Stil imparatorluğunun kraliçesi

Dünyanın en saygı değer dergilerinden biri Vanity Fair, geçtiğimiz günlerde 'Dünyanın En İyi Giyinenleri' listesini açıkladı. Her yıl moda dünyasının büyük bir heyecan içinde beklediği bu listenin içinde farklı kategorilerde tarzlarıyla bir yıl boyunca dikkat çeken isimler yer alıyor. Ancak tüm kategoriler içinde en prestijli olanı hiç kuşkusuz 'Hall of Fame' ismi verilen onur listesi. Her yıl sadece bir ya da iki kişinin yer aldığı bu kategorinin amacı yıllar boyunca stilleri konusunda istikrarını sürdüren isimlerin ayrı bir kategoride değerlendirilmesi.
18 yaşında evlendi
1956 yılında Windsor düşesinin 15'inci kez seçilmesinden sonra oluşturulması gerektiğine karar verilen bu listede bugüne kadar birçok prenses, kraliçe ve düşes yer aldı. Derginin bu yılki onur listesinde sadece Katar'ın eski Emiri Şeyh Hamad bin Khalifa al Thani'nin eşi Moza bint Nasser yer aldı. 1958 doğumlu Nasser, ülkenin şu anki emirinin de annesi olarak siyasi etkinliğini sürdürüyor. 1977'de evlenerek ülkesindeki en önemli kadınlardan biri olan ve ülkesindeki sosyolojik ve siyasi birçok çalışmada yer alan Moza bint Nasser, muhafazakar ve sosfistike giyim tarzıyla tüm dünyaca moda ikonu olarak kabul edildi. 1971'de bağımsız bir devlet olan ve uzun yıllar aşiret beylerinin yönetimi altında bulunan ve göçebe kabilelerden oluşan Katar'ı 19'uncu yüzyıldan bu yana idare eden al Thani ailesine gelin gelen bu güzel aristokratın babasıysa al Thani ailesine muhalif olduğu için ülkesini terk etmek zorunda kalan al Missned kabilesinin lideriydi. Katar'ın başkenti Doha'daki Katar Üniversitesi'nde sosyoloji eğitimi alırken henüz 18 yaşında iki aile arasındaki husumeti ortadan kaldırmak amacıyla yapılan evlilik Moza bint Nasser'in hayatının tamamen değişmesini sağladı. Yıllar boyunca balıkçılık ve inci ticaretiyle ekonomisini döndüren Katar'daki petrol rezervlerinin bir bir ortaya çıkması da bunda önemli rol oynadı. Yedi çocuk annesi bint Nasser, Birleşmiş Milletler (BM) ve UNESCO gibi dünyaca etkili kurum ve kuruluşlarda etkili bir role sahip. Ülkesinin 2030 yılına kadar bilim ve teknoloji merkezi haline gelmesi için yapılan çalışmaların da en başında bulunuyor. Hem ülkesinde hem de bölgedeki ülkeler eğitim çalışmalarında aktif olarak rol alan bint Nasser, spinning dersleriyle formunu koruyan ve gününün büyük kısmını sarayda kendine ayrılmış çalışma alanında geçiren biri olarak biliniyor. Harrods gibi dev firmalara yatırım yapmasıyla, Valentino gibi modaevlerini ülkesine sokmasıyla tanınan bint Nasser, yardım çalışmalarıyla olduğu kadar stiliyle de tüm dünyayı etkilemeyi başarmış bir isim. Hicab ve türbanı katıldığı her davette en güzel şekilde yorumluyor, türbanını iddialı mücevher iğnelerle süslüyor. Mücevherli bir kemer kullanmaya dikkat eden, ülkesinin incilerini inanılmaz güzel tasarımlar haline getirtip yurtdışı seyahatlerinde kulanan bint Nasser; Dior, Chanel ve Valentino modaevlerinin en önemli müşterilenden biri. Ayak ucuna kadar uzanan etekli elbiseleri tercih eden ve kıyafetlerin dekolteli kısımlarını yeniden kendi zevkine göre yorumlatan bint Nasser'in timsah derisi çantalara ve kürklere olan ilgisi de tüm dünyaca biliniyor.
Parlak renkleri seviyor
Ancak onun stilinin en dikkat çekici yanı türbanını bağlama şekli ve tamamen muhafazakar giyim kurallarına göre giyinse de olabilecek en parlak renkleri tercih ediyor oluşu. Baştan ayağa tek ve parlak bir renk giymesi ve kıyafetini göz alıcı mücevherlerle tamamlamasıyla tanınan bint Nasser, şu an ülke siyasetinde en azından gözler önünde eskisi kadar etkili olmasa da giyimiyle her zaman moda dünyasındaki etkisini sürdüreceğe benziyor.