Güçlü kadınlar için iddialı çizgiler

New York'ta başlayıp sırasıyla Londra, Milano, Paris ve son olarak İstanbul'da devam eden moda haftalarını, gerçekleştirildikleri şehirlerden ayrı düşünmek mümkün değil. Londra'nın sokak kültürüyle harmanlanmış, yaratıcı tasarımların podyumlarda uçuştuğu moda haftasının ardından; hâlâ modanın başkentleri olan Milano ve Paris'te görücüye çıkan biraz daha ciddi, kesinlikle daha gösterişli ve fazlasıyla sektör ruhuna bürünmüş koleksiyonları gözünüzün önüne getirin. Her şeyin başladığı, moda dünyasının bu özel günlerine ev sahipliği yapan ilk moda haftasının merkezi New York ise, şehrin ruhundan olsa gerek, özgürlükçü ve özgün duruşuyla bambaşkadır. Çünkü hiç uyumayan, uyuyup uyanan herkese her yeni gün yeni mucizeler sunan bu özel şehirde hayaller gerçek olur. Şehir dünyanın dört bir yanından gelen moda sektörünün yıldızlarını, editörleri, kısacası modaya kıyısından köşesinden dokunan herkesi kucaklar, dinamik ruhunu herkese aşılar. Evet; New York her gün düş kurmanın özgür olduğu yegane şehirlerdendir ve moda dünyası hayal gücü zengin olanları sever.
AMERİKAN RÜYASI
Tayvan'da dünyaya gelip ardından 9 yaşında hiç İngilizce bilmeden Kanada'ya ve sonrasında da hayallerinin peşinden New York'a taşınan Jason Wu'nun hayatı da adeta bir New York mucizesi. Bugün Hugo Boss kadın giyim departmanının kreatif direktörü olarak karşımıza çıkan moda tasarımcısının Almanya merkezli Boss markasıyla buluşmasından çok önce, küçücük bir çocukken bebeklere kıyafetler tasarlamakla başlayan moda macerasından bahsediyoruz. Sanata yatkınlığı, bir dönem heykel üzerine eğitim alması onu zaman içerisinde modaya yönlendirince konunun en önemli merkezlerinde eğitimini tamamlar. Bir moda tasarımcısı olarak ilk koleksiyonunu ise, oyuncak bebeklere tasarladığı kıyafetlerden kazandığı para ile gerçekleştirir. Bugün Jason Wu'nun geçmişini düşündüğümüzde gözümüzün önünde beliren ilk kareler, oldukça feminen tasarımlarla dolu. Onu 'yeni çağın Oscar de la Renta'sı olarak tanımlayan moda eleştirmenlerini ise şimdi büyük bir sürpriz bekliyor. Bauhaus geleneğinden gelen ve sadece Türkiye'de 9 mağazası bulunan dev modaevi Boss, kariyerinde first lady Michelle Obama'yı giydirerek dikkatleri çekmiş, oldukça kadınsı tasarımların yaratıcısıyla beklenmedik bir iş birliğine imza atıyor. Ortaya çıkan tasarımların sadeliği, markanın geçmişinin günümüze uyarlanan modern siluetleri Jason Wu'nun çok yönlü yeteneğinin de bir kanıtı aslında.
GÜÇLÜ KADINLAR
Jason Wu henüz 32 yaşında ve adı şimdiden önemli tasarımcılar arasında geçiyor. 2009 yılında Barack Obama'nın göreve başlama konuşmasında -ve sonrasında sayısız özel davette- Michelle Obama'yı giydirmiş ve kendi adını taşıyan markasının günden güne güçlendiğine tanık olmuş biri. Şimdi 91 yıllık Alman markası Hugo Boss'u yenileyerek Avrupa'nın en büyük modaevlerinden birine dönüştürmek için işbaşında olması bu yüzden anlamlı ve heyecan verici. Boss kadını, Jason Wu'nun elinden çıkan, net kesimleriyle dikkat çeken spor-şık kıyafetler içinde daha modern bir görünüme bürünüyor. Başarılı bir erkek markası olarak akıllarda yer eden Hugo Boss'ta Jason Wu dönemi başladı. Wu'nun 'Sofistike ve aynı zamanda güçlü' olarak nitelediği Boss kadınının şimdiden yıldız hayranları da var. Tasarımcıyı kariyer yolculuğunda asla yalnız bırakmayan Kate Bosworth, Lupita Nyong'o, Diane Kruger ve elbette Julianne Moore bu listenin başında yer alıyor. Jason Wu, hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyor.