Cumartesi 31.10.2015
Son Güncelleme: Cuma 30.10.2015

Modanın hızı kesildi

Moda ne derse onu satın alıyoruz, trendlerden kopmamak adına bazen bir sezon bile dayanmayan kıyafetlerle dolabımızı dolduruyoruz. Moda sektörünün temsilcileri bile "Artık yeter, bu duruma bir son vermek gerek" diyor. Böylece yavaş moda akımı gün geçtikçe güçleniyor

Üç günde değişen trendlere inat moda sektörünün yeni akımı 'yavaş moda'
Moda tasarımcıları, her sene altı farklı koleksiyonla karşımıza çıkıyor. Birçok global tekstil firması; hızlıca aldığımız, uygun fiyatlı, kullanım ömrü kısa, kumaş kalitesi düşük ancak trendlere uygun kıyafetlerle dolaplarımızı doldurmaya teşvik ediyor bizi. Büyükannemize ait bir kazak hâlâ giyilir durumdayken, sezon başında aldığımız bir tişörtü üç yıkamadan sonra giyemiyoruz. Dolaplarımız giyemediğimiz kıyafetlerle doluyor. Ve sonuç olarak bu düşük kaliteli ürünler çöp olarak dünyamızı kaplıyor.
DAHA ÇOK ÜRET!

2000'lerden itibaren moda sektöründe hakim olan bu anlayışı 'hızlı moda' olarak tanımlıyoruz. 21'inci yüzyılda küreselleşen moda endüstrisinin daha fazla kar elde etmek için, yarattığı modadaki hızlı değişime dayalı giyim anlayışı bizi resmen nefes alamaz bir hale getirdi. Ancak bu trende karşı çıkan yeni bir moda akımı da gittikçe alanını genişletmeye başladı. Yavaş tasarım ya da 'yavaş moda' hareketi 'hızlı modanın' tek kelimeyle karşıtı olarak gün geçtikçe moda dünyasında daha görünür olmaya başladı. 2000'li yılların sonunda şu an içinde bulunduğumuz moda karmaşasını öngören trend analistleri bir noktadan sonra dünyanın bu kısa ömürlü ve dolayısıyla hızla çöpe dönüşen giysilerle, ucuz tekstil işçiliğiyle başa çıkamayacağını söylemeye başladı. Kavramın ortaya çıktığı günden bugüne aslına bakarsanız beklenmedik derecede ilerleme yaşandı. Girdiğiniz mağazaların bazılarında 'yeşil, geri dönüştürülmüş, devam ettirilebilir, yöresel ve etik moda' gibi stickerlar görmeye başlamanızın da nedeni bu. Görünen o ki milyar dolarlık moda endüstrisi de bir noktadan sonra temel bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini fark etti. Nasıl ki fast-food restoran zincirlerinin birkaç yıl içinde iflas etmesi ya da tamamen içerik değiştirmek zorunda kalması gibi firmalar ve tasarımcılar da kendilerini yavaş yavaş yapılandırmak zorunda. Yaklaşık bir yıl önce Hüseyin Çağlayan ile konuşmacı olduğu bir konferans sonrası sohbet etmiştik. Çağlayan da bir tasarımcı olarak moda endüstrisinin tasarımcıya "daha çok üret" demesinden rahatsızdı. Çağlayan konuşmamız sırasında bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle anlattı: "Hani 'yavaş yemek' akımı var ya biz de 'yavaş moda' akımı yaratmaya çalışıyoruz. Her sezon yaptıklarımı daha da mükemmelleştirmeye çalışıyorum." Çağlayan yalnız değil. Hatta son dönemde moda endüstrisi içinde 'yavaş moda' akımını benimseyenlerin sesleri daha gür çıkıyor, demek mümkün. Biz de bu yeni anlayışı, sektörün önde gelenlerine sorduk:

BORA AKSU/Tasarımcı

Daha az tüketmemiz gerekiyor

"Bir tasarımcı olarak 'yavaş moda' akımını savunanlardanım. Vionnet'in, Balenciaga'nın el işçiliğiyle yapılmış koleksiyonlarına tek kelimeyle hayranım. O dönemin kumaşları ve el işçiliği bambaşka. Tabii ki bu arz ve taleple de ilgisi olan bir durum. Londra'da mesela çok ucuz fiyatlara ürün satan mağazalar var ve gençler trendleri takip etmek için bu mağazaları tercih ediyor. Ancak moda endüstrisi de diğer endüstriler gibi etik değerlere sahip olmalı. Bangladeş'te açlık sınırının altında yaşayan ve dev tekstil üreticileri için çalışan binlerce yetişkin hatta çocuk vardı. Yavaş moda bence etik değerlere sahip çıkarak üretim yapmak demek. İlk olarak. İnsanların yani tüketicinin de belirli bir bilinç düzeyinde olması gerekiyor. Çünkü sizin aldığınız bir tişört sadece bir tişört değil aslında. Siz belirli bir tişörtü alarak aslında belli şeylere de destek veriyorsunuz.
YAVAŞ MODA PAHALI
Tabii ki 'yavaş moda', pahalı moda da demek. Çünkü ürünün üretildiği yer, kullanılan malzemeler değişiyor. Ben 'yavaş moda' konusunda Londra merkezli People Tree isimli bir firmayla çalışıyorum. Felsefe olarak etik bir iş ortamı yaratmak üzerine çalışıyorlar. Bir tasarımcı olarak belki de bunu söylememem lazım ama bizlerin bilinçli bir şekilde davranıp az tüketmemiz gerekiyor. Genel olarak bu yüzyılda insanoğlu doyumsuz bir şekilde her şeye sahip olmaya ve daha çok sahip olmaya çalışıyor. Bu yüzden bu kadar çok trend ve bu yüzden bu kadar çok koleksiyon var. Anneme bakıyorum mesela, onun dolabındaki kıyafetler yıllar geçse de duruyor. 1960'lardan, 1970'lerden kalan birçok parçası var. Evet, hepsi gerçekten de çok kaliteli. Ve evet o zaman kıyafetler daha pahalı olduğu için insanlar seçerek satın alıyormuş ve bu yüzden de saklıyormuş.
KALİTELİ GİYİNMİYORUZ
Şu an 10 liraya bir şey aldığınız zaman zaten bu aldığınızın birkaç giyimden sonra çöpe gideceğini biliyorsunuz. Bu yüzden aldığınıza da kıymet vermiyorsunuz, bir şeyi düşünerek de satın almıyorsunuz. Bu yüzden de ileriki jenerasyonlara bir şey bırakmayan sadece tüketen bir grup olduk. Şu an standart olarak çok giyiniyoruz, ama kaliteli giyinmiyoruz. Trendler ve celebrity kültürü de bunu tetikliyor. Geçmişe dönünce mesela her 10 yılın belirli bir duruşu var. Oysa 2000'lerden beri bu yok. 2010'dan şu ana kadar doğru düzgün bir şey olmadı bence moda konusunda."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.