Avrupa'nın en ünlü 'mama'sı öldü
Avrupa'nın en ünlü genelev işletmecisi Madame Claude önceki gün Fransa'nın Nice şehrinde 92 yaşında hayatını kaybetti. İkinci Dünya Savaşı'nda ajan olarak çalışan Madame Claude bir süre hayat kadınlığı yaptıktan sonra 1950'li yılların sonunda ilk genelevini açmıştı
Gerçek adı Fernand Grudet olan, Madame Claude bir hastane odasında yalnızlık içinde hayata veda etti. 1923 yılında Fransa'nın Angers şehrinde mütevazı bir ailede hayata gözlerine açan Grudet'nin Nazilerin toplama kampında bir süre kaldığı ve sırtında Yahudilere yapılan dövmelerden olduğu söyleniyor.
LİDERLER KAPISINI ÇALDI
Geçtiğimiz yıl William Stadiem tarafından yazılan biyografisi, dünya çapında bir üne sahip olan Madame Claude'un hayatına dair bazı sırları ve kapısını çalan ünlüleri açığa çıkardı.
Bir zamanlar Fransa'nın ve dünyanın en ünlü simalarının en büyük sırlarını biliyordu.
Madame Claude'un müşteri portföyünde politikacılardan yüksek rütbeli bürokratlara, iş adamlarından sanatçılara kadar birçok ünlü isim bulunuyordu. Eski ABD Başkanı John Kennedy, Aristotle Onassis ve genelevdeki kızların nü eskizlerini bedava yapan ünlü ressam Marc Chagall müşteriler arasındaydı.
Libya'nın halkı tarafından katledilen lideri Muammer Kaddafi, İsrail'in askeri lideri Moşe Dayan, ünlü sinema oyuncusu Marlon Brando ve İran Şahı Pehlevi de Madame Claude efsanesini zirveye taşıyan isimler arasında yer alıyor. 'İnsanların her zaman para ödeyeceği iki şey vardır; yemek ve seks. Yemek yapmakta iyi değildim" diyen Claude, o yıllarda adı fazla duyulmamış en önemli kadınlarından biriydi. Çalıştırdığı geneleve gelen "önemli kişilerden" aldığı sırları Fransız istihbaratıyla paylaşan Claude bu yönüyle devlete hizmet ediyordu ve genelevinin kapanmamasını sağlıyordu.
BİR AVCI GİBİYDİ
Ancak bu genelevde her şey çok farklıydı.
Klasik genelev patronu imajından oldukça farklı olan Claude'un çalıştırdığı kızlarla farklı bir ilişkisi vardı. Onlara iyi davranıyordu. Madame Claude 30-50'si gözde olan 200 kızla birlikte çalışıyordu.
Bu sayının bir zamanlar 500'e kadar çıktığı söyleniyor. Claude kızların kazandığı paranın yalnızca yüzde 30'unu alıyordu.
Daha fazla almanın onları aptal yerine koymak olduğunu söylüyordu.
Madame Claude, birlikte çalışacağı kızları büyük bir özenle seçiyordu. Çarpıcı ve göz alıcı güzelliğe sahip kızlarla çalışıyordu. Özellikle uzun boylu ve soğuk İskandinavyalılar ilk tercihiydi.
Çalıştığı kızlar arasında Fransa'nın en ünlü moda markaları için çalışan mankenler ve modeller vardı. Tam bir estetik operasyon düşkünü olan Claude gerekli gördüğünde estetik operasyonu şart koşuyordu. Aksi takdirde onunla çalışmak mümkün değildi. Ancak güzellik Madame Claude için asla yeterli değildi.
Claude, kızlarının eğitimine büyük önem veriyordu. Bunun için "iyi aile kızlarını" ikna etmeye çalışıyor ve ülkenin en iyi kole ve üniversitelerinden kız avlamaya çalışıyordu. Felsefe, genel kültür ve sanat konularında özel öğretmen tutuyordu. Hatta yabancı dil öğrenmeleri için onları yurtdışına gönderiyordu.
Bu nedenle çalışanları arasında sadece mankenler değil, profesyonel hayatta başarılı kadınlar ve hatta üniversite profesörleri vardı.
Claude kendisiyle yapılan bir röportajda çalışanları arasında bir Normandiya Kontesi, Fransız Hava Kuvvetleri Mareşali'nin kızı ve Paris'in yönetiminde yer alan önemli figürlerin eşlerinin olduğunu itiraf etmişti.
Madame Claude çalışanları için Chanel gibi Fransız modasının ikon hâline gelmiş markalarının kıyafetlerini ve kozmetik ürünlerini tercih ediyordu. Ancak kızlar bunun için borçlanıyor ve daha fazla çalışmak zorunda kalıyordu. Siyah iç çamaşırı giymek yasaktı. Tercihi hep beyaz çamaşırdı.
CLAUDE BİTİYOR
1974 yılında yolsuzluk ve fuhuşla mücadele sözüyle cumhurbaşkanı olan Valery Giscard d'Estaing ve dönemin içişleri bakanı Michel Poniatowski'nin göreve gelmesiyle Madame Claude için geri sayım başladı. 1976'da Claude'un yalanlarla örülü dünyası, kurduğu şebekenin çökertilmesiyle tuzla buz oldu.
Hakim Jean-Louis Bruguiere Claude'un fuhuş ağını soruşturmaya başlanmasıyla Claude'un başı beyan etmediği kazancıyla derde girdi. 11 milyon frank (1,7 milyon euro) tutarındaki vergi borcunu ödememek için ABD'ye kaçtı.
Değişen yasa ile birlikte vergi borçlarının silineceğini düşünerek 1985 yılında Paris'e dönen Madame Claude, dört ay hapis cezasına mahkum edildi.
1992 yılında tekrar eski işini yapmaya başlamış ancak polisin düzenlediği bir operasyonda yakalanmış ve kadın pazarlamaktan suçlu bulunarak üç sene hapis cezasına çarptırılmış, ancak altı ay cezaevinde kalmış ve cezasının 30 ayı ertelenmişti.
Serbest kalmasının ardından Fransa'nın Cannes şehrine yerleşen Claude oldukça mütevazı emekli maaşıyla geçiniyordu. Bu dönemde arasının açık olduğu kızıyla ilişkilerini iyileştirmeye çalıştı.
TRAVMAYI UNUTMADI
Stadiem, kitabı için Madame Claude'un müşterilerinden Yunan gazeteci Taki Theodoracopulos ile yaptığı görüşmede ilginç ayrıntılara ulaşmıştı. Theodoracopulos, Claude'a toplama kampında yapılan dövmeyi gördüğünü itiraf etti.
Claude'un büyük ihtimalle Ravensbrück Kampı'nda olduğu söyleniyor.
Ancak esirlere yapılan dövmelerin sadece Auschwitz'de yapılması toplama kampı hikâyesinin düzmece olma ihtimalini doğuruyor. Theodoracopulos Claude'un kendisine Yahudi olduğunu söylediğini ve toplama kampında kendi soydaşlarını gaz odalarına attıran işbirlikçi Yahudiler nedeniyle yaşadığı şoku unutamadığını anlattığını belirtiyor.
Fransız yönetmen Just Jaeckin Madame Claude'un hayatını 1977 yılında filmleştirmişi.
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler