Mülteciler takımı madalya peşinde
Rio’daki 2016 Yaz Olimpiyatları’nda yarışacak takımlar arasında bu yıl Mülteci Olimpik Atletler takımı da bulunuyor. Ülkelerindeki savaştan kaçan genç atletler mültecilere umut mesajı verecek
KÖYDE KALACAKLAR
Şimdilerde yaşları 17 ile 30 arasında değişen, vatanlarından edilmiş 43 kadın ve erkek, Mülteci Olimpik Atletler adı verilen bu takıma seçilmek için son güçleriyle çalışıyorlar. Takım, Rio'da Maracana Stadyumu'nda 5 Ağustos'ta gerçekleşecek açılış seremonisinde diğer takımlarla birlikte, üzerinde beş olimpik halkanın bulunduğu beyaz bayrağın arkasında yürüyecek. Mülteci atletler diğer takımlarla birlikte Olimpiyat Köyü'nde kalacak. Üniformaları, ulaşımları ve teknik ihtiyaçları komite tarafından karşılanacak. Takımdaki sporcular altın madalya kazanıp kürsüye çıktıklarında milli marş olarak olimpiyat marşı çalınacak.
43 ADAY VAR
Takımın kurulması ile ilgili ilk adımlar geçen ekim ayında Suriye'den Avrupa'ya mülteci akını devam ederken atıldı. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, 2 milyon dolarlık bir fon oluşturduktan sonra ülkelerin ulusal olimpiyat komitelerine ülkelerinde olimpik standartlarda mülteci sporcuların olup olmadığını sordu. Ve ortaya 43 sporcudan oluşan bir aday listesi çıktı. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Direktörü Pere Miro, o dönem AP ajansına yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "Her adayın kişisel hikayesinden ayrı ayrı etkilendim. Ayrıca sporun hayatlarında ne kadar önemli olduğunu görmek de beni çok etkiledi." Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach da "Dünyadaki bütün mültecilere umut mesajı göndermek istiyoruz" açıklamasını yapmıştı.
BOĞULSAYDIM UTANIRDIM
43 kişilik listede atletler, yüzücüler, tekvandocular bulunuyor. Takıma girmesi muhtemeler isimlerden üçü Suriyeli yüzücü Yusra Mardini, İranlı tekvandocu Raheleh Asemani ve Kongolu judocu Popole Misenga. 18 yaşındaki Suriyeli Mardini ülkesinde gelecek vaat eden bir yüzücüydü. Geçen yaz kız kardeşi Sarah ile birlikte Şam'dan kaçarak önce Beyrut'a oradan önce İstanbul, sonra İzmir'e geçti. Ardından Lesvos Adası'na geçmek için diğer mültecilerle birlikte küçücük bir bota bindi. Yolculuğun 30. dakikasında botun motoru durdu. Su almaya başlayan botta bulunanlar arasında yüzme bilen sadece Yusra ve kız kardeşiydi. İki kardeş suya indi ve botu kimi zaman iterek kimi zaman da çekerek tam üç buçuk saatte kumsala kadar getirdiler. Yusra daha sonra yaşadıklarını anlatırken "Boğulsaydım bu çok utanç verici olurdu. Çünkü ben bir yüzücüyüm" demişti. Şimdi Almanya'da yaşıyor. Beş aydır yerel bir yüzme kulübünde yüzme antrenmanlarına devam ediyor. İranlı tekvandocu Raheleh Asemani ise 2012'den beri Belçika'da yaşıyor. 1989 İran doğumlu Asemani, İran'da gelecek vaat eden, çok başarılı bir sporcuyken neden ailesinin büyük bir bölümünü geride bırakıp ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığını açıklamak istemiyor. Asemani Belçika'da bir yandan da postacı olarak çalışıyor ve her gün aksatmadan antrenman yapıyor. Asemani, "Rio benim hayalim. Umut beni Olimpiyatlar'a taşıdı, ben de kazanmak için tüm gücümle çalışacağım" diyor. Kongolu Misela ise ülkesinde uzun zamandır süren kanlı savaştan kaçarak Brezilya'ya sığınmış. Annesi öldürülen, ağabeyi ise kayıp olan Misela, "Çok fazla savaş, çok fazla ölüm gördüm. Tekrar bunları yaşamak istemiyorum. Bu yüzden spora tutunuyorum" diyor.
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler