Cumartesi 09.04.2016

Bu mekanlara dikkat

Menüleri ve lezzetleri iddialı olanlar, kokteylleriyle öne çıkanlar, her saat dolup taşanlar ve kadınlar gününü andıranlar... İşte şehirde son günlerin öne çıkan mekanları...

Gerek sosyal medyada, gerek dost sohbetlerinde ismi sık sık geçmeye baslayan mekanlar var. Kiminin kahvesi 10 numara, kiminin salataları pek doyurucu, kiminde ünlü simalar oluyor, kimi gerçekten iyi yemekleri ve kokteylleriyle öne çıkıyor. Sehrin yeni açılan, yenilenen ve yeniden ataga kalkan ve en çok konusulan mekanlarına bir göz atalım...
KISS THE FROG:
Kuruçesme'nin en ugursuz sayılan lokasyonunda açıldıgında herkes akıbetini merak ediyordu. Malum daha önce orada açılan mekanlar hep hayal kırıklıgına ugramıstı. Ama G by Karaf markasının da yaratıcısı Gül Etker'in Kiss The Frog'undan su sıralar eglence sesleri yükseliyor. Deniz mahsullülerinden olusan menüsü leziz.
Mürekkep balıklı ızgara kalamarlı pizzasını yemeyen kaldıysa da lezzetini duymayan kalmamıstır. Ama barı, kokteylleri ve pazar brunch'ları da en az yemekleri kadar iddialı. Bu arada barda duran kurbaga biblolarını da öpmeyen kalmadı. Sosyal medyada birçok kurbaga öpen fotografa rastlayabilirsiniz.
WANDA:
Atiye Sokak'ın en yenisi, en çok dikkat çekeni.... Mutfakta sef Gabriele Sponzo var. Isletmesi geçen sene Çesme Alanga'dan tanıdıgımız isletmeci Erhan Seven'e emanet. Menüsü iddialı ama barı daha da iddialı. Özellikle dogum günü kutlamalarında çokça tercih ediliyor. Geçtigimiz cumartesi içeride 200 kisilik bir dogum günü partisi vardı. Kalabalık partiler için biçilmis kaftan. Keske salata porsiyonları biraz daha doyurucu olsaydı.
GREY:
Nisantası ve Topagacı çevresinde onlarca mekan vardı ama meger Grey'siz her sey eksikmis. Bir açıldı pir açıldı. Günün her saati kalabalık. Porsiyonlar büyük ve doyurucu. Öglen saatlerinde kız kıza toplananlar, karnını doyurmak için ugrayanlar, birer kahve için soluklananlar... Herkesin Grey'e gelmek için sanki bir bahanesi var.
HUDSON:
Arnavutköy'deki iki katlı mekanın alt katı eglenmek isteyenlerin üst katıysa daha çok gurme yemekler yemek isteyenlerin tercihi oluyor. Günün her saati dolu. Bara dizilen lezzetlerinden istediklerinizi gün boyu tabagınıza alıp yiyebiliyorsunuz. Geceleri ise Murat Tokuz gibi ünlü DJ performanslarıyla dolup tasıyor.
MORINI:
Öglen vakti bir kahve için gittigimde 45 dakika bekleme süresi var dediler. Sanki çeride ünlü kadınlar günü yapılıyor. Masalardan kahkahalar yükseliyor ve çogunluk birbirini tanıyor. Morini Teras 12.00-16.00 saatleri arasında dolu oluyor. Masalarda ise kahve ve sampanya içenler göze çarpıyor.
WHISPER:
Arnavutköy'ün en yenisi... Ilk açıldıgı günler o kadar bostu ki pek umudum yoktu dogrusu. Simdi özellikle de hafta sonu aksamları kalabalık sokaga tasıyor. Whisper'ın avantajı ise deniz manzarasına sahip olması. Özellikle 30 yas üstü kesim daha çok burayı tercih ediyor. Gece ise müzigin sesi epey yükseliyor ve mekan bara dönüsüyor.
BİR KÜÇÜK SAKIZ MESELESİ
Z Kuşağı gençler, artık yeme-içme ve eğlence sektörünün yeni efendileri... İyi para harcıyor, gerçek anlamda dans ediyor ve lezzetli yemekler sipariş ediyorlar. Kısacası ne yapacaklarını iyi biliyorlar. Peki ya ne yapmayacaklarını... Karaköy, Arnavutköy, Bebek, Yeşilköy... Fark etmiyor. Bu güzel bahar havasında güneşin altındaki masalara yayılan Z kuşağı gençlerinin birkaç ortak özelliği daha var. Hepsinin gözünde güneş gözlükleri ve ağızlarında sakızlar var... Üstelik birçoğu sakızı sesli sesli çiğniyor, balon patlatmaktan geri durmuyor. Sanırım tüm bu sakızlı hareketlerin de 'cool' olduğunu düşünüyorlar. Sadece genç kızlar değil erkekler de sakız olayına pek takmış durumda. Sakızdan sıkıldıkları anda da peçeteye çıkartıp atmak yerine direk kül tablasına koyuyorlar. Restoranlarda sakızı ses çıkartarak çiğnemek, balon şişirip şirip patlatmak bu kadar methiye dizdiğimiz Z kuşağı gençlerine pek yakışmıyor doğrusu. Hele bir de sinemada, konserde sakız çiğneyenler ve sonrasında yere atanlar var ki ayakkabılarımızın en büyük düşmanı onlar...
BUZDOLABINDA SANAT
Yemek bir sanattır... Tabaklar ve sunumlar da... Ama şimdi iş bir adım daha öteye taşındı ve buzdolabından da sanat üretildi. Dolce&Gabanna, Smeg markasıyla işbirliği yaparak bu renkli ve sanatsal buzdolaplarını tasarladı. Toplamda sadece 100 adet üretilen buzdolaplarının fiyatı 33 bin dolar. Üstelik Türkiye'de de bu dolaba sahip olanlar var.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.