Cumartesi 14.05.2016

Kadın abluka altında

Festivallerin gözdesi Ana Yurdu, Anadolu’da anne-kız ilişkisini ele alıyor. Köksüz’ün sinemamıza getirdiği taze bakışa çok güçlü bir nefes veriyor

Deniz Akçay'ın Köksüz filmi babasız bir aileyi odağına yerleştirse de sinemamızın pek de ele almadığı anne-kız ilişkisine farklı bir perspektiften bakıyordu. Filmin, alışılageldiği gibi aile fertlerine, doğal olarak da anne- kız ilişkisine, sosyolojik bir bakış yerine psikolojik temelli bir yaklaşımı vardı. Açıkçası bu yaklaşım taze bir soluktu sinemamız adına. Venedik Film Festivali'nde prömiyer yaptıktan sonra, festivallerin gözdesi olan, en son geçen hafta Ankara Film Festivali'nde En İyi Film dahil altı ödül alan, Senem Tüzen'in ilk filmi Ana Yurdu da Köksüz'ün anne-kız ilişkisi üzerinden sinemamıza getirdiği bu taze bakışa çok güçlü bir nefes veriyor. Ana Yurdu, ölen anneannesinin İç Anadolu'daki boş evine roman yazmaya giden Nesrin (Esra Bezen Bilgin) ile onu yalnız bırakmamak için kızının yanına gelen annesi Halise'nin (Nihal Koldaş) öyküsünü, daha doğrusu birbirleriyle yüzleşmelerini anlatıyor bize.
EL ALEM NE DER
Halise öğretmen olsa da hayatta, toplumsal ilişkilerin ona yüklediği rolü hep oynamak durumunda kalmış. Kızı Nesrin ise köy yaşantısını bilen ama annesinin tersine ona biçilen rolü oynamayı reddedip kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadın. Fakat annesinin o rolü aşırı derecede içselleştirip kızına da oynaması için dayatması onları bir çatışmaya sokuyor. 'Aman el alem ne der' şeklinde 'kurallara uy, yoksa ayıplanırsın' baskısına bir müddet direnen, direndikçe annesiyle ilişkisi gerginleşen Nesrin'in çıkışsızlığı, Halise'nin ise kendi kişiliğini edilgen hale getirip tamamen başkalarının ağzıyla kızıyla ilişkisini sürdürme isteği her konuda anne-kızı karşı karşıya getiriyor. Halise bir noktadan sonra zaten kişi olmaktan çıkıp özellikle Anadolu'da (kırsalda) kadını her yönüyle şekillendiren psikolojik ve toplumsal baskının ta kendisi oluyor adeta. Dolayısıyla Nesrin ile Halise'nin ilişkisi bu noktadan sonra Nesrin'in geleneksel ve kapalı bir toplum yapısıyla olan mücadelesine dönüşüyor. Tabii bu dayatma kadın üzerinden gelse de aslında oldukça ataerkil bir anlayışın ürünü. Nesrin, bu mücadelenin içinde yavaş yavaş delirirken üzerine binen baskıya oldukça sert tepki veriyor.
YENİ BİR KUŞAK
Senem Tüzen, çok katmanlı senaryosunu son derece etkili ve yenilikçi bir sinema anlayışıyla ete kemiğe büründürürken, Türkiye'de kadının psikolojik olarak ataerkil anlayışın ablukasına nasıl zorla sokulduğunu ve edilgen hale getirildiğini, özgün bir şekilde, çok iyi anlatıyor. Nihal Koldaş ve Esra Bezen Bilgin ise çok iyi oynuyor. Bir anlamda Ana Yurdu, toplumsal normların kadınları bir şablona sokma çabasının ve kadının da buna karşı direnmesinin filmi. Ve bu yılın da öne çıkan birkaç yerli yapımdan biri. Kaçırmayın deriz! Ama son söz olarak sinemamıza yeni bir yönetmen kuşağı geldiğini belirtmek isterim. Birkaç hafta önce Toz Bezi ile Ahu Öztürk ile tanışmıştık, şimdi de Ana Yurdu ile Senem Tüzen var karşımızda. Devamı da gelecek bu yönetmen kuşağının. Beklemede kalın!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.