Tavşan kurabiye anahtar davetiye

Vizyona giren ve gişe rekorları kıran filmlerin sosyal hayatta yansımaları hemen görülüyor. Parti guruları bu filmlerden ilham alarak anında konseptler geliştirmeye başlıyor. Genelde bu partilerin ve konseptlerin en gösterişlileri de geçmişten ilham alıyor. Örneğin iki yıl önce Moulin Rouge ve Gatsby salgını baş göstermişti. Şatafatlı, lüks ve Fransız bu iki konsepti çok kullandık ve sonunda tükettik. Çocuk doğum günü partilerinden VIP davetlere kadar her yerde gördük. Şimdi sırada her yaştan kesime hitap eden Alis Harikalar Diyarında konsepti var. Bu kez 1920'li yılların kıyafetleri değil de "İçindeki çocuğu ortaya çıkar" sloganı önplanda. Geçtiğimiz hafta katıldığım iki çocuk partisi ve bir pazar brunch'ından içeri girdiğimde kendimi Alis'in harikalar diyarında hissettim. Sonra öğrendim ki özellikle Londra'da bu konsept epey moda olmuş ve sevilmiş. Meşhur beş çayının tahtını kısa süreliğine de olsa ele geçirmiş. Öncelikle şunu söylemekte yarar var. Bu konseptte bol bol kalori var. Son dönemde gözden düşen cupcakeler, rengarenk kurabiyeler, farklı meyvelerle hazırlanan limonatalar, kokteyller... Yok yok... Ama davetlerin baş tacı elbette çok katlı kurabiye tepsileri. Kurabiyelerin kimi tavşan şeklinde, kimi çay fincanı... İsterseniz iskambil kağıdı ya da saat olanlarını da seçebilirsiniz. Harikalar diyarına gelmişiz sonuçta, uçuklukta sınır tanımaya gerek yok.
KİTAPTAN DAVETİYE
Dekorasyon ve yemekler kadar davetiyeler de iddialı hazırlanıyor. Örneğin anahtar ya da köstekli saat şeklinde davetiye hazırlayanlar bile var. Bir de orijinal kitabın kendisini davetiye olarak yollayanlar var ki bence en çarpıcısı kesinlikle bu. Ya da ufak cam şişelerde renkli çaylar yollandığı bile oluyormuş. Zaten şu ara pasta siparişi vermek için butik pastacıları aradığınızda size farklı Alis Harikalar Diyarında pastalarını öneriyorlar.
SANDVİÇTEN DAMA TAHTASI
Geçtiğimiz hafta katıldığım davette en çok ilgimi çeken detaysa hiç şüphesiz esmer ve beyaz ekmeklerle hazırlanan dama tahtasıydı. Ekmekler kare kare kesilmiş ve sıra sıra bir esmer bir beyaz ekmekle hazırlanan sadviçler konmuştu. Havuç şeklinde hazırlanan somonlar ise davetin en çok konuşulanı ve beğenileniydi. Malum Alis'in dünyasında hayaller sınır tanımıyor. Üstelik bu davetler için kıyafet seçmek de pek eğlenceli oluyor. Yalnız söylemeden edemeyeceğim birkaç kişide Deniz Berdan tasarımları hemen göze çarpıyordu. Ev dışında otellerin süitlerinde de bu tarz gündüz partiler verilmeye başlanmış. Çok renkli, çok eğlenceli... Yaz sıcaklarına bu cıvıl cıvıl konsept bence çok yakışmış.
BODRUM'DAN HAVADİSLER
Yazın gelmesiyle birlikte sayfalarda Ege'den gelen havadislerin sayısı doğal olarak çoğalıyor. Zira her yaz yaşanan Bodrum-Çeşme savaşlarında ben bu yaz gardımı Bodrum'dan yana alacağım gibi gözüküyor. Göcek ise favori tatil yerim olarak değişmez yerini elbette koruyor. İki hafta evvel Bodrum-Türkbükü'ne kısa bir hafta sonu kaçamağı gerçekleştirdim. Türkbükü şu sıra tam da huzur kıvamında. Ramazan ayı içerisinde de çok değişmez gibi görünüyor. Zaten kimi mekanlar kapılarını haziran ortasında açmayı planlıyor. Maçakızı merdiven kontenjanından sınıfta kaldığı için en ideal konaklama yeri yine Divan Bodrum olacak gibi duruyor. En azından benim için. Maçakızı'nın iskelesi, yemekleri ve müzikleri tartışılmaz. Ama düz ayak bir tatil için Divan ve Mavi Otel daha ideal alternatifler. Bu arada Divan havuzuyla da tercih sebebi oluyor. Zira halihazırda deniz suyu soğuk olduğu için kimileri deniz yerine havuzu tercih ediyor. Ama Divan'ın en önemli özelliği kesinlikle yemekleri. Konaklanmasa da yemek için uğranması gereken yerler arasında. Four Seasons'tan tanıdığımız şef Giancarlo Gottardo otellerin executive şefi olmuş. Yemekler de parmak ısırtan cinsten olmuş tabii. Yanında risotto ile servis ettiği ızgara kılıç balığını her akşam yiyebilirim. Yine burada yediğim içinde avokado, kaju, bezelye olan kinoa salatasının ise müptelası olduğumu söyleyebilirim. Divan'ın hemen yanındaki Ship A Hoy ise bu yaz yok. Yılların mekanının sessiz sedasız durduğunu görünce insanın içi burkulmuyor değil. Ama hemen yanındaki Mavi yaza hazır durumda. Bu arada Mavi'deki 30 liralık lahmacun parasını Cemal Yarar'a yaptığım ısrarlar sonucu 28 liraya düşürdüğümü de söyleyeyim.
SARI FASULYE YEDİNİZ Mİ?
Ben henüz yemedim. Ama Bodrum'da kime rastlasam Didem Özgen ve Ergun Yıldız işletmesindeki Mufla'nın sarı fasulyesini konuşuyordu. Havalimanında Yıldız'a rastladım "Yemek istiyorsan elini çabuk tut, sezonu bitiyor" dedi. En kısa sürede Mufla'ya sarı fasulye yemek için gideceğim. Hem çok yakında açılacak olan ve herkesin merak ettiği plajını da görmüş olurum.
ÇOCUKLARA İYİ GELECEK
Geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken organızsayonu ise Maslak'taki Elgiz Sanat Müzesi'nde açılan Çocuklara İyi Gelecek sergisiydi. Koruncuk Vakfı'nın, Ozan Güven, Melisa Sözen, Halit Ergenç, Tansa Mermerci, Murat Özyeğin, Banu Çarmıklı gibi 20'yi aşkın kişinin desteğiyle başlattığı Çocuklara İyi Gelecek projesi Kiehl's işbirliğiyle hayata geçirildi. Vakıf Başkan Yardımcısı Berrin Yoleri'nin öncülüğünde gerçekleşen proje kapsamında, çocuklara iyi bir gelecek için önem taşıyan; sevgi, barış, çevre, sanat, sağlık, adalet, aile, oyun, yaratıcılık, doğa, özgürlük, iletişim, spor, hayvan sevgisi gibi kavramları ünlü isimler yorumlamış. Ve bu yorumlar, graffiti sanatçısı Leo Lunatic'in çizimleri ve renkleri ile duvardaki yerlerini almış. Sanat, spor, cemiyet ve iş dünyasının önemli isimlerinin katılımıyla hayata geçirilen proje ile, bir süre önce inşaatına başlanan Urla Koruncuk Köyü'nün tamamlanmasına kaynak oluşturulacak. Sergi yediden 70'e herkesin keyifle gezebileceği nitelikte.