Arnavut güzel gözünü Türkiye’ye dikti

Geçtiğimiz yılki iddialı Dolce&Gabbana reklamlarını hatırlayanlar ismini bilmeseler de Armina Mevlani'yi hatırlayacaktır. Ancak eminim pek çoğunuz "Kim ki acaba bu kız?" diye soracak... 25 yaşındaki Mevlani, 2009 yılında Miss Albania yani Arnavutluk Güzeli seçildi. Ülkesinde televizyon programlarında sunuculuk yapan ayrıca çeşitli dergilerde moda editörü olarak görev yapan Mevlani'nin dünyaca ünlenmesiyse blog'u sayesinde oldu... Geçtiğimiz yıl Dolce&Gabbana'nın tasarımcılarından Stefano Gabbana bu esmer güzelin fotoğraflarını sosyal medyada görüp takip etmeye başlıyor. Sonrasında da Instagram sayfasına mesaj yollayıp tanışmak istiyor ve sonuç olarak Mevlani, markanın iddialı kırmızı ruj koleksiyonunun yüzü oluyor. Benim Mevlani ile tanışmamsa Türkiye'yi kapı komşusu yapması nedeniyle oldu... Şu an Türkiye'de bir projede yer almak için çeşitli görüşmeler yapan Mevlani, tarihe merakını ve İstanbul'a olan aşkını anlattı...
- Geçen yıl tam anlamıyla sizin yılınızdı... Sosyal medya sayesinde dünyaca ünlü bir tasarımcının dikkatini çekmeyi başardınız...
- Geçen yıl gerçekten inanılmaz geçti benim için... Tabii ki ülkemde güzellik yarışması sayesinde tanınıyorum. Ancak dünyaca ünlü bir markanın yüzü olabilmek bambaşka bir duygu.
- Nasıl oldu da Dolce&Gabbana markasıyla bir araya geldiniz?
- Her iki tasarımcıyı da tanımıyordum kişisel olarak. Stefano Gabbana sosyal medyada fotoğraflarımı görüyor, Instagram'da takip etmeye başlıyor beni. Sonrasında da mesaj yolladı ve kişisel olarak tanışmak istediğini söyledi. Ve sonrasında da markanın yeni ruj koleksiyonunun yüzü oldum. Gerçekten inanılmaz bir deneyimdi...
- Türkiye'ye ilk ne zaman geldiniz?
- Ülkenize ilk gelişim yaklaşık 10 sene önceydi. Daha turistik bir ziyaretti. En çok Bebek, Rumelihisarı ve Kapalıçarşı'yı seviyorum. İstanbul âşık olunacak bir şehir. Muhteşem bir kültürünüz ve mimari geçmişiniz var. Bu şehre gelip, kalbinizi burada bırakmamanız imkansız. Şimdi her fırsatta İstanbul'a geliyorum. Arnavutluk çok yakın olduğu için boş vakitlerimi İstanbul'da geçiriyorum. Şu anda da burada çeşitli iş görüşmeleri yapıyorum.
- Benziyor mu her iki ülke?
- Arnavutluk, yüzyıllarca Osmanlı idaresinde kalmış. Çok yakın kültürlerimiz. Hatta bazı kelimeler bile aynı. Moda bakış açısı, insanların sıcaklığı ve konuşma tarzlarımız o kadar bir birine benziyor ki, belki bu yüzden İstanbul'u bu kadar seviyorum ve burada kendimi evimde gibi hissediyorum.
- Tanıyor musunuz Türk moda tasarımcılarını?
- Raisa&Vanessa, Bora Aksu, Serdar Uzuntaş, Zeynep Tosun, Özgür Masur... Birçok tasarımcınızı tanıyorum.
- Sosyal medyada blog'unuzda ve Instagram'da paylaştığınız fotoğraflarla ünlendiniz... Nasıl görüyorsunuz Türkiye'de sosyal medyanın kullanımını?
- Her ülkenin blogger'larının kendisine has güzelliği var. Ülkelerin beğenilerine göre sosyal medyada popüler olan kişilerin de tipi ve giyim tarzı değişiyor aslına bakarsanız. Bence Türk blogger'lar çok güzeller. Ve moda anlayışları o kadar kaliteli ki hayranlıkla takip ediyorum.
- Peki nedir sosyal medyada dikkat çekmenin püf noktası?
- Benim size üç önerim var. Öncellikle kendiniz olun. İkincisi kendinize güvenin. Ve son olarak da her yerde durup resim çekin.
- Peki nedir bir fotoğrafın moda açısından da etkileyici olmasının sırrı?
- Sanatsal bir yönü olması gerekiyor. Doğru ışıkta çekilmiş olması gerekiyor. Tabii ki üzerinizdeki kombin ve genel olarak makyajınızdan saçınıza kadar bir bütün olarak siz önplanda olmalısınız.
Her gün gül suyu
Dolce&Gabbana'nın yüzü olan birine cilt bakım ritüllerini sormamak olmaz herhalde...
- Doğallıktan yanayım. Ve cildim çok hassas. Her gün cildimi gül suyu ile siliyorum. Ve nemlendirici olarak bitkisel yağlar kullanıyorum. Ayda bir kez de cilt bakımına gidiyorum.