Cumartesi 11.06.2016
Son Güncelleme: Cuma 10.06.2016

kutsal emanetler bu müzede

İslam sanatının en erken döneminden 20. yüzyıla uzanan zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapan Türk ve İslam Eserleri Müzesi ziyaretçilere bambaşka bir dünya sunuyor. Teşhir edilen nadide eserler arasında Kur’an-ı Kerim’in küfi tarzda yazılan ilk nüshaları da var, eşsiz güzellikteki seramikler, halılar, ahşap eşyalar, çiniler ve daha niceleri de. Kutsal Emanetler bölümü ise manevi bir atmosfer sunuyor

Sultanahmet Meydanı'nda Dikilitaş'ın hemen karşısında yer alan Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ndeyiz. Müzenin bulunduğu tarihi binanın mazisi ise yüz yıllar öncesine dayanıyor. İstanbul'un ünlü tarihi alanı At Meydanı'nda, Roma İmparatorluğu'ndan kalma eski hipodrom kademeleri üzerine yapılan bu sarayın tam olarak ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Kanuni Sultan Süleyman ise tarihi yapıyı restore ederek sadrazamı İbrahim Paşa'ya hediye etmiş. İbrahim Paşa Sarayı adını alan bu tarihi yerin ikinci avlusu günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ne ev sahipliği yapıyor.
OSMANLI'DA AÇILAN SON MÜZE
Müzenin geçmişi 102 yıllık. Osmanlı döneminde açılan son müze unvanına sahip. Biz de bu tarihi atmosferi yaşamak ve eserler hakkında bilgi almak için müzeye konuk olduk. Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nin 11. kuşak müdürü Seracettin Şahin karşıladı bizi. Şahin ilk olarak müzenin kuruluş hikâyesini paylaştı: "19. yüzyılın sonlarında vakıf binaları, cami, mescit, tekke ve türbelerden eserlerin çalınması engellenemeyince Osman Hamdi Bey'in başkanlığında kurulan komisyon yeni bir müze açmaya karar verir. 1914'te ilk Süleymaniye Camii Külliyesi'nin içindeki imaret binasında Evkaf-ı İslâmiye Müzesi ismiyle müze açılır. Cumhuriyet döneminde ise Türk ve İslam Eserleri Müzesi ismini alır. Teşhir edilen eserlerin artması sonucu 1983'te şu an bulunduğu yere taşınır." Müzenin zemin katındaki hipodrom kalıntılarının bulunduğu bölüme gidiyoruz. Şahin: "Bu alan 2012-2014 yılları arasında müzenin restorasyon çalışması sırasındaki kazı da yapıldı. Hipodrom'un batı oturma sıralarına ait tonozlu kalıntılar ortaya çıktı. Burayı müzenin teşhir alanlarından biri haline getirdik" diyor. Geç antik çağ mimarlığının başyapıtı olarak adlandırılan hipodrom kalıntılarına bilgi panoları ve çizimler de eşlik ediyor. Şa hin: "Şu taş bölümler oturma kademeleri. 50 bin kişilik bir hipodrom bu. Attaki boşluk da insanların geçiş yerleri" diye gösteriyor. İbrahim Paşa Sarayı'nın ikinci avlusu olarak adlandırılan müzenin üst katına çıkarken 13. yüzyıldan kalma bir Selçuklu Arslanı heykeli karşımızda selam duruyor. Girişte müzenin kurucularını yad etmek için fotoğrafları eşliğinde bilgilerine yer veriliyor.
'SAKAL-I ŞERİF VE KUR'AN'IN İLK NÜSHALARI BİZE EMANET'


ROMA'DAN OSMANLI'YA YOLCULUK
Yolculuğumuz Samarra Odası ile başlıyor. Bağdat'ın başkenti ve Fırat'ın incisi, ünlü seramik merkezi Rakka'ya uğrayıp Emevi ve Abbasi dönemindeki el yazması Kur'an-ı Kerimlerin ardından Şam Evrakları bölümünde Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshaları olarak kabul edilen Kur'an yaprakları koleksiyonundan örnekleri görüyoruz. Şahin: "1. Dünya Savaşı sırasında müzenin kurucu heyeti üyesi İsmet Bey tarafından 1919 yılında Şam Evrakları trenle İstanbul'a getirildi. Müzedeki bu koleksiyon 250 bin civarında" diyor. Artuklu'dan Eyyûbi'ye, Büyük Selçuklu'dan Memluk'e, İlhanlı'dan Timurlu'ya, Safevî'den Anadolu Selçuklulara ve Osmanlı'ya kadar İslam sanatının en erken döneminden 20. yüzyıla uzanan zengin koleksiyonda yer alan eserleri gördüğünüzde zaman tünelinde yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz. Müzede teşhir edilen el yazmaları, seramikleri, halıları, ahşap eşyaları ve daha nice nadide eser sizleri bekliyor. Unutmayın, müzedeki Kutsal Emanetler bölümü ise size bambaşka bir manevi atmosfer yaşatacak.
SAKAL-I ŞERİF VE KUR'AN'IN İLK NÜSHALARI
Şam Evrakları, Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshaları olarak kabul edilen ve İslamiyet'in ilk asırlarında yazılmış olan Kur'an yaprakları ile İslam kitap sanatının ilk örnekleri olan ciltlerin de muhafaza edildiği binlerce nüshadan oluşan bir koleksiyon. Şam Evrakları odasında da küfi tarzdaki el yazması Kur'an-ı Kerim sayfalarından örnekler mevcut. Hatta rulo şeklinde yazılmış Kur'an-ı Kerim cüzleri de sergileniyor.
Müzedeki Mukaddes Emanetler bölümüne girer girmez salavat sesi yankılanıyor. Burada Kâbe'nin çeşitli dönemlerdeki örtüleri var. Video gösteriminde Enbiyâ Suresi'ndeki "(Ey Muhammed) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" ayeti İngilizcesiyle sunuluyor.
Mukaddes Emanetler bölümünde hemen sağ tarafta ise Kadem-i Saadet'in (Hz. Peygamber'in ayak izi) sergilendiği bölüm mevcut. Burada iki Hilye-i Şerif duvarda asılı. Camekanın içinde ise hattat Abdülkadir bin Ali bin Yusuf'un yazdığı, Hz. Peygamber'in şeceresinin yazılı olduğu Şeceretü'n Nebî (1503) ve Osmanlı dönemi el yazması Siyer-i Nebi, farklı dönemlerde yazılmış el yazması Kur'an-ı Kerimler ve çeşitli kitaplar bulunuyor.
Sakal-ı Şerifler odasının duvarında ise Hz. Muhammed'e (s.a.v) ait özelliklerin belirli bir tasnif içinde anlatıldığı Hilye-i Hakani'ler asılı. Camekanın içinde ise Sakal-ı Şerifler korumalı bir şekilde muhafaza ediliyor. Ziyaretçilerin en çok rağbet gösterdiği oda da burası.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.