Güçlü kadının romantik yüzü
Game of Thrones’un Khaleesi’si, son Terminator’ün Sarah Connor’ı... Emilia Clarke daha 20 yaşında ama karizmatik, güçlü kadın imajıyla aklımızda. Aynı zamanda muzip, sıcakkanlı biri. O, romantik yüzünü edebiyat uyarlaması olan, aşk filmi Senden Önce Ben’de gösteriyor!
DAHA 20 YAŞINDA
İngiliz oyuncu genç yaşında (daha 20'sinde) çok büyük işler başarmış isimlerden biri değil henüz. Onun için, küçük yaşta oyuncu olmayı kafasına koyan ve bu işin mektebini okuyan biri olarak doğru yolda gitmeye çalışan biri demek daha doğru. Bunun için, Game of Thrones'ta oynamasaydı büyük bir ihtimalle biz yine tanışacaktık kendisiyle. Belki bugünkü gibi fanı olmayacaktık ama bir İngiliz filminde ya da dizilerinde karşımıza çıkacaktı. Ama dedik ya Game of Thrones onun hayatını kökünden değiştirdi. Bir anda tüm dünyanın tanıdığı bildiği bir isim haline getirdi. Fakat Emilia Clarke bu tanınırlığın üzerine yatan biri değil. Çabuk gelen şöhretin çabuk söneceğinin de farkında. Bunun için sinemayla flörtünde dikkatli davranıyor. Kariyerinin başlarında oynadığı (bizde vizyona girmedi) Spike Island filminde romantik bir unsur olarak gözükse de, mesela sansasyonel Grinin 50 Tonu filmini reddedecek kadar da zeki! Bilindiği üzere Arnold Schwarzenegger'in yıllar sonra 'geri döndüğü' Terminator: Genisys'ta bir başka güçlü kadın Sarah Connor'ı oynadı. Khaleesi gibi Connor'ın da güçlü bir kadın olmasından dolayı mı seçildi bu role bilinmez! Ama Clarke, Linda Hamilton ile simayen benzerliğinin dışında ortak noktaları olmadığının, Hamilton'ın Sarah Connor'a üflediği ruhu kendisinin üfleyemediğinin, yani ekran personasının sinemada çalışmadığının çabuk farkına vardı.
KİBİRLİ DEĞİL MUZİP
Bu yüzden bu hafta vizyona giren romantik dram Senden Önce Ben/ Me Before You filminde kendi personasına yakın duran bir rolde daha mutlu görünüyor. Zaten açık açık da söylüyor canlandırdığı Louisa Clark'ın kişilik olarak kendisine çok benzediğini: Ben de onun gibi şapşal biriyim. Yemek sofrasında en uygunsuz anlarda şakalar yapan hep ben oluyorum" Ama ne kadar şöhretli olursa olsun şöhretli olmaya anlam yükleyenlerden, kibir ve kaprise bürünenlerden değil. Yani birçokları gibi kimyası bozulmamış henüz! Hatta gün gelip, yaşayan en seksi kadın ilan edilse, ya da 'arzulanan kadın' seçilse bile... Belki bu seçimler Clarke'ın hoşuna gidiyor ama o kadar olmadığını o da biliyor. Yani hayranlığın yarattığı abartılı durumların farkında. Ha şöhreti sayesinde ünlüler aleminde takılmaktan memnun mu derseniz. Cevap: Evet. Ama o, bu alemde takılırken de içindeki 'sıradan insanın masumiyetini' koruyabilmeyi başarmış görünüyor. Nereden çıktı bu derseniz bir örnek: Titanic filminden beri hayran olduğu Leonardo DiCaprio ile aynı ortamda bulunsa bile heyecanlanıp gidip yanına konuşma cesareti gösteremiyor. Ya da kendi anlattığı bir olay var onu aktaralım siz Emilia Clarke'ı anlayın: "En yakın arkadaşım Mike'ı Los Angeles'a götürmüştüm, gittiğimiz partide Jennifer Lopez'i dans pistinde görünce aklı çıktı. Ona "J. Lo'yla yakın temasa girmeye kalkıp beni rezil etme" dedim." Soh tahlilde Emilia Clark tek atımlık barut değil. Khaleesi olarak kalmayacağı da ortada. Çok farklı roller üstlenmeyi istiyor. Ama üzerine yapışan o güçlü kadın personasını da bir tatlı gülüşle silmeyi başaracak mı, onu da zaman gösterecek...
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler