Ben Bond Cabbar Bond!

Maz Jobrani dünyanın en özgün ve aykırı komedyenlerinden biri. Iran asıllı Jobrani, Amerika'da dogup büyüdü. Çok kültürlü geçmisi nedeniyle birikimi ve hayalgücü genis. Hayatından süzdüklerini sahneye aktarma konusunda bir usta. Bu nedenle Amerika'da ve dünyanın dört bir yanına yaptıgı turnelerde, Ortadogulular ile Iran ve Amerikalılar arasındaki farklar üzerine yaptıgı espriler salonu dolduranları gülme krizine sokuyor. Sahnede Iran ve Amerikalı diplomatların birbiriyle iliskisini tiye alıyor, TED konferansında konusma yaparken kendisini, "Selamun aleyküm, ben Bond, Cabbar Bond" olarak tanıtıyor. Her ne kadar Amerika'da yasayan Iran dogumlu biri de olsa, bizden biri o. Bu nedenle BKM tarafından Türkiye'de ilk kez düzenlenen Komedi Festivali'nin en önemli konuklarından biri olacak. 18 Kasım'da Zorlu Sahnesi'nde seyirciyle bulusacak. Biz de Jobrani ile Türkiye'de sahne almadan önce küçük bir ön tanısma söylesisi yaptık.
- Ilk kez Türkiye'ye geliyorsunuz ve haliyle ilk kez Türk izleyiciyle bulusacaksınız. Nasıl karsılanacagınızı umuyorsunuz?
- Türkiye'ye gelecegim için çok heyecanlıyım. Herkes Istanbul'un çok güzel bir sehir oldugunu söylüyor ve harika bir tarih barındırıyor. Gösterime gelecek olursak, umarım izleyiciler hızlı konusmamı anlayabilir. Buzları kırmak için dans ederek çıkacagım, bu yolla hızlıca güldürmeyi de basarabilecegimi düsünüyorum.
- Çok kültürlü bir geçmisiniz var. Sizce bu çok kültürlülük komedi yaparken bir sıkıntı yaratıyor mu?
- Farklı kültürdeki insanların birbirleriyle bu kadar çok ortak noktası oldugunu görünce sasırıyorum. Deneyimlerinize dair gerçekleri seyirciyle paylastıgınızda onlara daha kolay temas etme sansınız oluyor. Ister Dubai'de, ister Meksika'da, ister Italya'da olayım fark etmiyor, çocuklarıma dair bir sey anlattıgımda seyircinin sempatisini kazanıyorum. Aslında dünyadaki insanların birçok ortak noktası var, bazılarının kabul etmek istemediklerinden fazla...
- Iran ve Türk kültürü arasında yasam tarzı ve komedi anlayısı açısından benzerlikler var mı?
- Kesinlikle! Babam Iran'ın Tebriz kentinden. Türkçe konusabiliyor. Bence Türklerin ve Iranlıların aile yapıları birbirine benziyor. Bazen ben bile bazı sarkılar içindeki Türkçe sözcükleri anlayabiliyorum. Yemek kültürümüz de birbirine benziyor. Türkiye'de birçok Iranlı'nın yasadıgını biliyorum, eminim bu benzerlik onların Türkiye'ye adapte olmasını kolaylastırıyordur.
- Komediye baslamak için size ilham olan bir durum var mı?
- Küçükken Eddie Murphy'nin büyük bir hayranıydım. Onu ilk kez Saturday Night Show'da gördügümde 10 yasımdaydım. Ve izledigim seye, onun insanları eglendirme biçimine âsık oldum. Onun gibi olmak istedim. Ama ailem Iranlıydı, haliyle bir komedyen ya da oyuncu olmamı istemediler. Doktor ya da avukat olmamı hayal ediyorlardı. Ama neyse ki, komedi kariyerim boyunca doktoru da, avukatı da canlandırdım. Sanırım bu ailem ve benim aramda tam bir kazan-kazan durumu oldu!
- Tüm bu komedi turlarınız sırasında basınıza gelen en ilginç ve komik anılar neler? -
Sovumu yaptıgım sırada bir adam sevgilisine evlenme teklif etti mesela. Bir keresinde de yaslı bir hanım epilepsi krizine girdi. Neyse ki zamanında müdahale edildi. Umarım evlenme teklif eden de evlenmistir.
- Bundan sonra neler yapacaksınız?
- Jimmy Vestvood isimli bir Amerikan kahramanını canlandırdıgım filmim vizyona girecek. Senaryosunu yazıp, oynadıgım bir film bu. Filmi Iranlı bir Pembe Panter'in Borat'la tanısması olarak tarif edebilirim. CBS televizyonu için Superior Donuts isimli bir sitcom yazıyorum. O da önümüzdeki kıs ekranda olacak.
İNSANLARI GIDIKLA!
- İnsanları güldürmenin sırrı ne?
- Ha! İyi soru. Onları gülümsetmek istiyorsan hoş davran. Güldürmek istiyorsan gıdıkla!
- Kötü hissettiğinizde sizi güldüren şey ne olur?
- Çocuklarım benim yüzümü güldürür. Çünkü onlar büyüklerin yaşadığı günlük sıkıntılardan çok uzaklar. Tabii onlar güldürdüğü kadar deli de edebilir insanı!