Son Güncelleme: Cumartesi 12.11.2016
Perakende sanat satışımız başlamıştır
Sevdiğiniz sanatçıların eserlerine sahip olamıyor musunuz? O halde onların tasarladıkları eşyalara sahip olmaya ne dersiniz? Kullanılabilir sanat piyasası ülkemizde de giderek büyüyor. O halde trendden geri kalmayalım ve aynadan halıya ayakkabıdan çantaya sanatçıların tasarımlarına bir göz atalım
SABUN DA VAR BABET DE
Ülkemizde sanat ve perakende işbirliğinin en önemli öncüsü rahmetli Burhan Doğançay oldu. Ulus'taki Sunset'in beyaz masalarını 2007 yılından beri Burhan Doğançay'ın 'show plate' yani şov tabakları süslüyor. Doğançay'ın ilk kez 2007'de çıkardığı kullanılabilir sanat ürünlerinden biri bu tabaklar. Üzerlerinde Kurdele serisinden resimler var. Yemek servisi öncesi tabaklar toplanıyor. Yani sanat ürünü sayılabilecek tabakların misyonu yemekten önce müşterilerin ruhunu doyurmak. Burhan Doğançay imzalı tabaklara sadece restoranda rastlamıyoruz, onları satın almak da mümkün. Doğançay Müzesi'nde tabaklar satılıyor. Avusturya kökenli, 'Kralların markası' olarak da bilinen ünlü Villeroy& Boch ile ortak yapılan tabakların seti ortalama 6 bin TL. Elbette çok daha ekonomik seçenekler de var Doğançay Müzesi'nde. Doğançay'ın ilk dönem işlerinden oluşan dörtlü sabun setlerinin fiyatı 20 TL. Babetler ise 75 TL. Ayrıca 5 liraya defter almak da mümkün.
SERGİ AFİŞİNDEN ÇANTA
Tophane'deki yüzde 100 İstanbul mağazası ise müze afişlerinden 'upcycling' yöntemiyle elde edilen çantalar bulabileceğiniz bir yer. Upcycling, işlevini tamamlamış bir malzemenin yeniden değerlendirilip daha iyi kalitede bir ürüne dönüştürülmesi demek. Mağazanın Pera Müzesi ile ortak geliştirdiği proje kapsamında üretilen sırt ve omuz çantalarını Pera Müzesi'nden de satın alabiliyorsunuz. Fiyatları ortalama 200 TL. Makyaj çantalarının fiyatlarıysa 40-60 TL arasında değişiyor. Bu afişlerden üretilen çantalara özellikle yurt dışından ilgi büyük.
TABURELER KAPIŞ KAPIŞ
Kezban Arca Batıbeki tasarımı tabureler ise Contemporary İstanbul'da sergilendi. Batıbeki taburelerin kapış kapış gittiğini söylüyor ve ileride porselen tabak tasarlamak istediğini belirtiyor. "Üzerlerinde sevdiğim sanatçıların resmi, ismi ya da izi olan objeler biriktirmeyi her zaman sevmişimdir" diye de ekliyor. Tabure serisi 14 farklı resimden oluşuyor ve her biri 30 edisyonla sınırlandırılmış. Karaköy'deki BOU Art&Design'da satılan taburelerin fiyatı 1250 TL. Mağazada ayrıca Ceyda Bozkurt'un fincanları ve cam sanatçısı Ebru Susamcıoğlu'nun camdan simitleri gibi farklı objeler bulmak da mümkün.
GÜNDELİK HAYATTA SANAT
Yasemin Bay tarafından kurulan Design Bay, sanat ile tasarım arasındaki geçişkenliği ortaya koymayı amaçlayan bir marka. O da karşımıza ilk defa Contemporary İstanbul'da çıktı. Çatısı altında ülkemizin hem usta hem de genç sanatçıları sınırlı sayıda tasarımlar ortaya koyuyor. Sanatçıların işlerinden referanslar taşıyan bu tasarımlar aracılığıyla da sanat gündelik hayatımızda yer ediniyor. Ardan Özmenoğlu'nun hit me baby one more time isimli sırtından bıçaklanmış koltuğu Bay Design'ın en dikkat çeken objelerinden biri. Özmenoğlu tarafından yeniden yorumlanan antika koltuğun fiyatı 7 bin 500 TL. Ekrem Yalçındağ'ın sarı ve turkuvaz renkte üretilen yastıkları ise 300 TL. Fırat Engin'in krom kaplama küçük boy kahve bardağı ise 450 TL.
HALILAR, AYNALAR
M.INT Galeri ise İsmet Doğan, Mehmet Kuran, Mike Berg, Kezban Arca Batıbeki, Yücel Kale, Elif Boyner ve Deniz Sağdıç gibi sanatçıların yanı sıra Alper Derinboğaz ve Refik Anadol, Sema Topaloğlu, Gürsan Ergil, URAStudio ve Merve Kahraman gibi tasarımcıların; tasarım ve sanatı bir araya getiren fonksiyonel sanat eserlerine yer veriyor. M.INT'te Mehmet Kuran'ın farklı boyutlardaki halıları 3-5 bin dolar fiyat aralığında satılıyor. İsmet Doğan'ın aynalarıysa 15 bin TL. Çok yakında Emirgan'da pop-art bir etkinlik yapıp kullanılabilir sanat eşyalarını satışa çıkaracak olan galeride her bütçeye göre bir şeyler bulmak mümkün.
GİYİLEBİLİR SANAT
20. yüzyılın başından itibaren sanat ve moda dünyasının işbirliği, en çok konuşulan projeler oldu. 40 milyar dolarlık sanat piyasası 300 milyar dolarlık lüks moda segmentiyle buluşunca gücüne güç katması kaçınılmazdı. Salvador Dali gibi sanatçıların işleri sadece kıyafetlerde karşımıza çıkmakla kalmadı, sanatçılar da kendi eserlerinden ilham alarak kıyafetler tasarladılar. Giyilebilir sanatın hatırladığımız ilk adımını Salvador Dali'yle işbirliği yapan Elsa Schiaparelli attı. Windsdor Düşesi Wallis Simpson'un ıstakoz desenli elbisesinin yankılarını moda dünyası hala unutmadı. Ya da Andy Warhol'un oldukça uygun fiyata sattığı meşhur Campbell çorba konservesi desenli elbiselerini. Sanat ve moda işbirliği her yıl katlanarak günümüze kadar geldi. Japon sanatçı Takashi Murakami'nin Louis Vuitton için tasarladığı çantaları almak için jet set bekleme listelerine adını yazdırmak zorunda kalmıştı. Converse'in Lichtenstein serisinden bir çift spor ayakkabıya sahip olmak ise prestij göstergesiydi. Alexander McQueen'in Damien Hirst'ün kurukafalarına yer verdiği serisi ise uzun süre 'hit parçalar' listesindeki yerini korudu. Daha ekonomik fiyatlı, herkesin alabileceği ortak projeler de oldu elbette. Örneğin Jeff Koons'un H&M için tasarladığı çantalar... Bugün moda her zamankinden daha fazla sanattan ilham almaya devam ediyor. Üzerlerinde video art olan Diana Broussard çantalarına sergi ve müze açılışlarında ve partilerde daha sık rastlar olduk. Üzerinde Ayse Gül Süter, Günnur Özsoy ya da Devran Mursaloğlu videosu olan çantalar hem çok havalı hem de çok sanatsal... BASHAQUES ise İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunda sürrealizm akımını Türk kültürüne uyarlamış ve Katalan ressam Salvador Dali'nin bakış açısıyla modern minyatür sanatını yorumlamış. "Dali, Osmanlı İmparatorluğu'nda evrilseydi nasıl olurdu?", "Sürreal minyatür kavramsallaştırabilir mi?", "Minyatür sanatı sürreal olabilir mi?" gibi sorulara cevap arayan tasarımcı Başak Cankeş marka için giyilebilir sanat eseri koleksiyonu hazırlamış. Kısacası bu kış modada da sanat yine başrolde olacak gibi gözüküyor.
ŞUNDAN BUNDAN
TADIN
İstikamet Yeniköy... Ev yemeklerinin farklı dokunuşlarla karşımıza çıktığı Yeniköy Lokantası keşfedilmeyi bekleyen bir mekan. 'Yavaşlasın şehir, yavaşlasın yemek' mottosuyla yola çıkmışlar. Özellikle mısır ekmeği, börek çeşitleriyle servis edilen kahvaltısı enfes. Ege bölgesinden enginar çorbası (7 TL) ve tarçınlı bademli pilavı denenmeyi hak ediyor. İştahınız kabardı değil mi? Şimdiden afiyet olsun.
KEŞFEDİN
Dünya çapında ilkelere imza atan gastronomi ve eğlence merkezi Watergarden İstanbul açıldı. Gösterişli şov havuzu, farklı damaklara hitap eden restoranları, çocuklar için etkinlik alanları, macera parkı, pazarı ve nostalji sokağıyla Ataşehir'de açılan Watergarden'ı hafta sonu programınıza ekleyebilirsiniz.
EĞLENİN
Zorlu Center'ın gizli mekanı Le Baron'da Cuma akşamları set menü eşliğinde Danna Leese ile caz akşamları düzenleniyor. Çarşambaları ise yüzde 100 Türkçe geceleri başladı. Menüye eklenen suşiler ve saşimiler de cabası. Bu sofistike eğlenceden geri kalmayın ve ister caz ister Türkçe pop eşliğinde dans edip lezzetli yemekler tadın.
FİT KALIN
Evlere servis edilen sağlıklı beslenme paketlerinde glütensiz olanlar oldukça rağbet görüyor. Maya, laktoz ve glütenden uzak kalıp ama bir yandan da tatlıdan tuzluya lezzetli yemekler yiyip form tutmak istiyorsanız Habit'in beslenme programını deneyebilirsiniz. Badem unlu, portakal ve hurmayla tatlandırılmış keki gerçekten de leziz...
DENEYİN
Evet aroması keskin... Ama tadı nefis... Biraz alışmak gerekiyor sadece... Mevzu bahsimiz beyaz trüf. Ekim ve Kasım aylarında özel tekniklerle avlanan ve gastronomi dünyasının 'elması' olarak kabul gören beyaz trüfü Zorlu Center içindeki Morini'de tadabilirsiniz. Bir ay boyunca servis edilecek menünün favorisiyse her zamanki gibi krema soslu garganelli.
DİNLEYİN
Birçoğumuzun dilinde hala aynı şarkısı var: "Bu yüzden her gece ben her gece üzülmüşüm..." diye mırıldanıyoruz ismini duyar duymaz. Ama sahnesinde çıkış şarkısından çok daha fazlası var. Mirkelam'dan bahsediyorum. Uzun zamandır rastlamıyorduk. Şimdi her salı Karaköy Goya'da sahne alıyor. Mekan kalabalık, ortam epey eğlenceli oluyor. O halde "Canlı müzikle eğlenmek için nereye gitmeli?" diyenler Goya'nın yolunu tutabilir. Hem yemekleri de epey iddialı.
YAKALADIN YAKALADIN...
ŞİKAYETİM VAR
NE NEREDE KAÇ LİRA?
KEŞİF NOKTASI: NOBLESSE
Bir eski Yeşilköylü olarak eski dostlarla buluşmamda keşfettim ben Noblesse'ı. Önümüzde hem yemyeşil doğa hem de masmavi deniz manzarası... Çay saatinde hazırlanan açık büfesinde ise makaronlar, pastalar, börekler... Hem Yeşilköy'e yolculuk edelim hem de sürekli yazılan Karaköy-Boğaz hattından uzaklaşıp yeni yerler keşfedelim, değil mi!
NE ZAMAN GİTMELİ?
15.00-18.00 saatleri arasında düzenlenen çay saatinde çok hoş bir ambiyansa bürünüyor. Açık büfeye dizilen tatlılar diyet nedir unutturuyor ama bir kerelik kaçamak yapmaya değiyor. 'Çay saati' konseptine canlı piyano performansı da eşlik ediyor. "Çay saatine yetişemem" diyorsanız pazar hariç her gün 21.00-24.00 saatleri arasında gerçekleşen Grup Duo'nun canlı performansını yakalayabilirsiniz. Geçmişten günümüze pop ve caz parçalar çalıyorlar.
NE GİYMELİ?
Hem çay saatinde hem de akşam performansında herkes şık oluyor. Ama abartmaya gerek yok. İster elbise, ister jean ve ceket giyin. Ama çay saatindeki hanımlar genelde pek süslü oluyor benden Mirkelam söylemesi.
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu