Cumartesi 24.12.2016
Son Güncelleme: Cumartesi 24.12.2016

Çocukla birlikte masumiyeti hatırladım

Bir süredir ortalıkta yoktu. Bu arada anne oldu, ardından da iş hayatına döndü. Yıllardır tarzıyla konuşulan sunucu Ebru Akel, kendi adını taşıyan bir koleksiyon hazırladı. Akel’le hem yeni işini hem de hayatını konuştuk

Zarif, sade ve tarz... Ebru Akel'i anlatmak için bu üç kelime yeter sanırım. Bale geçmişi, duruşuna tarzına yansımış. Doğum yaptıktan sonra ekranlardan uzak kalan Akel, iki kızkardeşinin teşviğiyle kendi markasını yarattı.
Arnavutköy'de sıcacık bir mekanda, Curtis'te buluştuk... Arka fonda Arnavuköy'ün beyaz ahşap evleri eşliğinde, kendi tasarımı kıyafetleri ile harika bir çekim yaptık. Ve ardından keyifli bir sohbet...
- Güzel bir aileniz var. Hayat yolculuğunuzun güzel geçtiğini düşünüyor musunuz?
- Eşim yaptığım her şeyi destekleyen biri. Tercihlerim, neyi yapmayacağımı daha iyi bilmem ve vakit farklı bir önem kazandı. Çünkü ben yaz-kış durmadan çalışan biriydim.
- Çocuk nasıl değiştirdi sizi?
- Daha duyarlı oldum, daha vicdanlı oldum diyemem. Bunlar sanatçı ruhumun derinliklerinde hep vardı. Müzikten, resimden, çiçekten etkilenen bir balık burcuyum. Çocukla beraber bu dünyanın içine çok fazla masumiyet girdi. Onun alanına girip keşfetmek ayrı bir güzellik sağladı. Çocukla birlikte yenilendim, zenginleştim, masumiyeti tekrar hatırladım.
- Aileyi büyütmeyi düşünüyor musunuz?
- Kendime sorduğumda "Hayır" diyemediğim bir konu. Olabilir tabii. Kariyer ve çocuk bir arada yürütülebilir. İki-üç yıl uzak kaldım, bu bir şey kaybettirmedi, aksine ne isteyip, istemediğim konusunda netleştim.
- Eşiniz nasıl bir baba? Nasıl bir eş?
- Biz tanıştıktan dokuz gün sonra, hiç ayrılmamacasına bir yola çıktık. Her şey çok hızlı gelişti, bir buçuk yıl sonra da evlendik. Zekasıyla, bilgisiyle, donanımıyla hayat görüşümü, hayata bakış açımı kuvvetlendiren, daha fazla güven veren ve yükselten biri. Dolayısıyla "Özer'den müthiş bir baba olur" diye içimden geçirdiğim her şeyi, her geçen gün ispatlıyor. Onun için de çok mutluyum. Çok ilgili, çok düşkün bir baba.
- Bir sanatçıyla olmak onun açısından zor mu?
- Hiç değil. Çünkü o profesyonel bir seyircidir, çok okur. Çok ortak yönümüz var. Kızkardeşinde ve kendisinde de sanata ilişkin müthiş bir yetenek var. Sanattan çok uzak değiller.
- Neden eşinize aşık oldunuz. Onda sizi çeken unsurlar neydi?
- Sadelik, rafinelik, dünyaya açılmış bir göz, beni böyle kabul edebilecek, her şeyimle destekleyecek olgunlukta ve kendine güvenen bir adam olması. O beni ekranda izlemeyi çok seviyor ama daha üretken, yaratıcılığımı daha çok ortaya çıkaracak işlerde olmamı tercih ediyor. İranlı bir yönetmenden teklif aldım. Amerika'da Martin Scorsese'le ortak yapacakları bir filmde oynamamı teklif etti. Fotoğraflarım Scorsese'in önündeydi... Filmde rol alacak isimlerden biri de Natalie Portman'dı. Üç ay New York'ta kalmam gerekecekti. Bunu sonuna kadar destekledi. Gidiyorduk oraya... Ama film maalasef ertelendi, senaryo sorunları çıktı. Olmadı ama eşim o süreçte oraya gidip yaşamamız konusunda sonuna kadar destekti.
- Bale kariyerinize sağlık sorunları nedeniyle ara verdiniz, uzun süre dans edememek içinizde kaldı mı?
- Tabii. Bale çok uzun ömürlü bir meslek değil ama benim dönemimdeki insanların zımba gibi sahnede olduğunu görmek mutlu ediyor. Oysa o dönem belimle ilgili tedaviyi halledip dönebilirdim baleye ama hayat farklı bir yolla çıktı karşıma. Başıma farklı şeyler gelmeye başlamıştı. O dönem bale sanatçısı olarak İzmir'den İstanbul'a gelmiştim ve burada yer edinmek çok kolay değildi. İstanbul Opera Balesi'nde, çekingen bir halde, barın kenarında kendime yer bulmaya çalışırken, yer vermedikleri oldu... Her meslekte oluyor böyle şeyler. Küçük yaşta bunları görerek, sindirerek, o hali anlayarak büyüdük. Bu hali İstanbul'da görünce dışarda ders almaya başladım. Çünkü devlet sanatçılığı sınavına girmek istiyordum. Tam onlara hazırlanırken, belimde bir rahatsızlık ortaya çıktı. Ama bana daha güzel yollar açıldı, almış olduğum eğitim de buna katkı sağladı.
Hayat daha sade, zevkler daha rafine
- Nereden çıktı böyle bir koleksiyon oluşturma fikri?

- 15 yıldır sektördeyim. Aslında daha gerilere de gider bu hikaye. 2000 yılında ilk kez bir güzellik yarışmasında sunuculuk yaptım, dizlerim birbirine çarpıyordu (gülümsüyor). Kaldı ki aynı güzellik yarışmasına o tarihten iki yıl önce kendim katılmıştım. 20 yaşında tüm bu işlere girmem büyük bir şanstı. O zamandan beri iş anlamında hızlı bir tempoda geçti hayatım. Bu süre içinde ismimi bilen kitleler arttı. İnsanlar beni sevdiler. Yıllar içinde bir tarzım oluştu. O sürede fark ettim ki, beni takip eden kitlenin benimle ilgili merak ettiği en önemli konulardan biri, giydiklerim, tarzım oldu. Tesadüftür ki, yaptığım ilk program da bir moda programıydı.
- Siz de seviyorsunuz ama modayı... -
Kendi halim de biraz renklidir. Bale geçmişim, kostümlerin, dekorun, sahnenin içinde olmam bunda etkili. Rengi, modayı yaptığım işle ayrılmaz bir bütün olarak görüyorum. İnsan sadece kendi sahip olup, üzerine geçirebildiği şeyi yansıtabilir, öbür türlü mış gibi olur. Sevdiğim şeyi taşıyabiliyorum. Kendime yakıştırdıklarımdan, süzdüklerimle bir tarzım oluştu. Akel's by Ebru Akel'i üç kardeş olarak hayata geçirdik.
- "Eyvahhh bunu nasıl giymişim?" dediğiniz şeyler var mı?
- Ciddi bir assolist edasıyla ekranda olduğum görüntülerim var. Ama hayal dünyamı genişleten en önemli insan Tuvana Büyükçınar'dır. Onunla birlikte büyüdük. Belli dönemlerde farklı tarzlar öne çıkıyordu. Artık her şey şekil değiştirdi. İnsanlar artık doğallaşmaya, daha az makyaj yapmaya, daha az aksesuvar kullanmaya başladı. Hayat sadeleşti.
- Bir kadının görünümüyle ilgili yolculuğu aşamalardan geçiyor. Bunun da bir olgunluk seviyesi var, sizinki şimdi mi?
- Kesinlikle. Moda kurbanı asla olmadım. Ne giyersem giyeyim taşıyabiliyorum, böyle bir avantajım var. Sahne üzerindeyken bana giydirilen her şey kostümdür. Bunun ne olduğunun önemi yok.
- Normal hayatınızda asla giymem dediğiniz bir şey var mı?
- Genel olarak takım etek, ceket insanı değilim. Günden geceye taşınabilen kıyafetleri seviyorum. Ayakkabımı değiştirdiğimde ya da bir küpe taktığımda geceye hazır olmak istiyorum. Şıklaşmak için çok büyük çaba sarfetmek istemediğim bir dönemde bu koleksiyon hazırlandı. Genç tasarımcılarla çalışıyoruz ve onların bakış açısı hoşuma gidiyor.
- Her kadının hayatında, ona moda anlamında ilham olan biri vardır. Sizinki kimdi?
- Annem çok önemli bir figür. Kendimi bildim bileli, kırmızıyla kızıl arasında iddialı bir saç rengine sahip, fuşyanın en parlağını, yeşilin en renklisini giyebilecek bir cesarette kadındır. Annem benim için merak konusudur. Renklerle oynama cesaretine, onu görerek ulaştım.
Küçüklüğümde onunla terziye gittiğim günleri hatırlıyorum. İrfan Amca diye bir terzisi vardı, akşamüstleri giderdik. Annemin hayal ettiği şeyleri tasarlardı. Kumaşlar seçerlerdi. Kadının güzelleşmek uğruna bir süreçten geçmesi gerektiğine, kendini önemsemenin, yakışanı seçmenin önemine dair algım o yıllardan kalma... Baleyle başlayıp, oyunculukla pekişen bir yolculukla bugünkü kıvama geldim. İnsanın ruhunda ne varsa görüntüsüne o yansır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.