Cumartesi 21.01.2017
Son Güncelleme: Cumartesi 21.01.2017

Zeynep Demirel: Göz önünde olmamak, benim tercihim

Belçika güzeli... Milli kaleci Volkan Demirel’in eşi... Kamuoyu çok tanımıyor, çünkü göz önünde değil. Kendisini de çok anlatmıyor. Zeynep Demirel, ilk kez kendisini, hedeflerini, projelerini, aile yaşantısını anlattı. YouTube kanalıyla her kesimden kadına seslenen Zeynep Demirel’in hedefi sinema yönetmeni olmak...

Türkiye onu Belçika güzeli ve milli kaleci Volkan Demirel'in eşi olarak tanıdı. Zeynep Demirel yedi yıldır Türkiye'de yaşıyor. Ancak, göz önünde olmayı tercih etmediği için çok yakından tanımıyoruz. Özgürlüğüne düşkün olduğu için mütevazı yaşıyor; semt pazarlarına gidiyor, metro, metrobüs gibi toplu ulaşımı kullanıyor, kızını bakıcı desteği olmadan yetiştiriyor. "Belçika güzeli evlendi, eve kapandı" ve "İstediklerini hayata geçirmesine eşi Volkan mı izin vermiyor" algısına karşın Zeynep Demirel, kızı Yade'yi büyütürken aynı zamanda üniversite eğitimini eğitimine devam ediyor tamamlıyor...
Üniversitesinin bitimine bir yıl kala, eğitim, gelişim ve deneyimlerinin sonucunda projelerini hayata geçirmeye başladı. İlk adımını YouTube kanalı açarak attı. Sırada sinema filmi yönetmenliği var.
Iğdırlı Azeri ailenin üç kızının en küçüğü olan Zeynep Demirel'le, Acarkent'teki Five O'Clock Kafe'de buluştuk. Tüm hayatını, projelerini Cumartesi SABAH'a anlattı. Tabii, eşi Volkan Demirel olunca, futbol konusuna da girdik.
- Göz önünde çok görünmüyor, çok anlatmıyorsunuz. Sondan başlarsak, yıllar sonra bir YouTube kanalıyla kendinizi gösterdiniz, neden?
- Kızımız Yade'yle kendim ilgilenmek, karakterine kendim şekil vermek istedim. Yade'nin doğduğu yıl üniversiteye girdim. Bilgi Üniversitesi Sinema-TV Bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyim. Bu süreçte, televizyon programı, dizi teklifleri geldi. Ancak kabul etmedim. O nedenle göz önünde değilim. Olmayı çok da tercih etmiyorum. Çünkü, özgürlüğüme çok düşkünüm. Bu zaman diliminde sosyal hayattan çok geri kaldığım da oldu. E, davetleri de sevmem. O yüzden de insanlar, geri planda kaldığımı düşündü. Ama bu benim kendi tercihimdi.
- Özgürlük konusuna geleceğiz ama kızınız Yade'nin bir bakıcısı yok mu?
- Biraz takık bir tipim. Volkan da öyle. Sağ olsun, annem de ara ara gelip gidiyor. Belki ikinci çocuktan sonra bakıcı desteği olabilir. Volkan'ın hakkını yiyemem, çok ilgili bir baba. Yade, kampları nedeniyle yokluğuna alışkın ama babaya âşık. Volkan'ı parmağında oynatıyor. Yaptıramayacağım şeyleri Yade iki dakikada Volkan'a yaptırabiliyor. Yade, bana da çok düşkün ama diğer yandan rakip gibi görüyor beni. Elbise ya da etek giydiğim zaman bana da elbise ya da etek giydir diyor. Hayatımda en fazla gururlandığım şey, anne olmak. Yade'nin doğumuyla evliliğimiz daha anlamlı oldu. Gerçekten bir aile olduğumuzu Yade'yle hissettim.
- YouTube kanalınızla "Kızım artık büyüdü, bir şeyler mi yapayım" dediniz?
- Evet, "Artık bir yerden başlayalım" dedim. İnsanlar beni çok tanımıyor. Türkiye'ye geldiğimde bir adaptasyon sürecim oldu. Avrupa'nın kural ve düzeninden sonra İstanbul'daki kaos ortamında epey bocaladım. Artı, Volkan'ın işi nedeniyle bazı önyargılarım da vardı.
- Futbolculara karşı bir önyargınız mı vardı?
- Bu önyargı, aslında herkesinki kadardı. Volkan'la tanışmadan önce futbolla ilgilenen bir insan değildim. İnsanların futbolculara, birlikteliklerine karşı bir yargıları, baskıları vardı.
- Kanal projenize dönersek hedefiniz nedir?
- Yola çıkışımız, İstanbul'da uygun alışveriş yapılacak yerleri tanıtmak, anlatmaktı. Ama takipçilerin isteklerini de dikkate alıyoruz. Nasıl yaşıyor, neler yapıyorsam onları gösteriyorum. Şu an dört videomuz, 8 bin abonemiz var. Kadınlar, nasıl makyaj yaptığımı, nasıl beslendiğimi, ne kadar spor yaptığımı, nereden alışveriş yaptığımı merak ediyor. Kanalımızda 'kendin yap' bölümümüz var. Spor bölümümüz olacak. Kadını ilgilendiren her konuya yer vererek, sadece üst düzey kesime değil herkese hitap edeceğiz.
- Sadece kadınlar mı talepte bulunuyor? Volkan Bey'in katılımı söz konusu olacak mı?
- Taraftarların da istekleri oluyor. Mesela Volkan'la nasıl tanıştığımız merak ediliyor. Volkan da ilerleyen zamanda işin içine girebilir. Ama onu ikna etmek kolay olmayabilir.
O GECE TELEFONUMU İSTEDİ
- Siz Belçika'da, Volkan Bey burada... Nasıl tanıştınız? Güzellik kraliçesi olunca mı görmüş sizi?
- Tatillerde Türkiye'ye gelirdim. Yine İstanbul'da ablama gelmiştim. Yakın bir kız arkadaşımın doğum günü için toplanmıştık. Arkadaşımın erkek arkadaşı da, Volkan'ın okul arkadaşıymış. Volkan davetli olmadığı halde tesadüfen o mekandaymış. Burada beni gördü. Sonra telefonumu istedi. Böyle başladık.
- Hemen ikna etti mi sizi?
- Sporcu, yakışıklı, fiziği düzgün... Futbolcu önyargısı olunca nedir, ne değildir diye bir senelik tanıma süreci oldu. Belçika'ya döndüm ama görüşmeye devam ettik. Sonra çıkmaya başladık. Volkan'dan sonra futbolcu önyargısının ne kadar yanlış olduğunu gördüm. Aynı algılar, futbolcu eşleri için de geçerli oluyor. Senin önyargılı baktığın insanların yerinde bu kez sen oluyorsun.
- Volkan Demirel'i sahada, agresif, sinirli görüyoruz. Saha dışında da böyle midir?
- Bilimselliği kanıtlanmış bir görüş var, duygularını çok saklayamayan insanlar aslında iyi insanlardır. Çok doğru. Volkan oynayan, rol yapabilen biri değil, olduğu gibi. Gözlemliyorum rol yapanı, tabiri caizse tribünlere oynayan tipleri daha çok seviyoruz. Olduğu gibi yaşayanları pek kabullenemiyoruz. Galiba Volkan'ın durumu da böyle. Aslında çift olarak böyleyiz. İkimiz de aniden parlayabiliriz.
Belçika güzeli seçilince okulu bırakmak zorunda kaldım
- Boş durmamış, kendinize yatırım yapmışsınız.

- Çok genç yaşta, çok farklı ortama (Belçika güzelliği) girdiğim için eğitim ve kişisel gelişimimi tamamlayamamıştım. Yarım kalan lise eğitimimi burada tamamladım. Üniversitenin dışında fotoğraf kursuna gittim. Benim için verimli bir dönemdi.
- Eşinizin gölgesinde kaldığınızı düşünüyor musunuz?
- Düşünmüyorum çünkü, ünlü bir insanın eşi olduğunuz zaman onunla anılırsınız. Dünyada da böyle. Mesela Tom Cruise'la Katie Holmes bir zamanlar evliydi. Holmes'un adı, Tom Cruise'un eski karısı olarak geçiyor. Bu durumdan çok rahatsız değilim ama çok da bayılmıyorum.
- Evlendiğinizde sizi Belçika güzeli olarak biliyorduk...
- Aksine, Volkan'la tanıştıktan sonra güzellik yarışmasına katıldım. 2008'de Volkan'la çıkmaya başladım. Volkan katılmamı çok gerekli bulmuyordu. Ama istediğim için flört aşamasında olduğumuz için sözünü çok geçiremedi bence (gülüyor). Volkan'la çıkmamızdan bir yıl sonra Belçika Güzeli seçildim.
- Belçika güzeli olduktan sonra hayatınız nasıl değişti?
- O zaman lise son sınıftaydım. O dönem okulu bırakmak zorunda kaldım. Çünkü, kraliçe seçilmeniz halinde bir yıllık sözleşme imzalıyorsunuz. O bir yıl süresince, yarışmayı düzenleyenlerin programına uymak zorundasınız. Çok yorulmuştum. Ama Flamanlar ile Valonların birlikte yaptığı tek program olduğu için yarışmanın politik bir yönü de var. Bu yönden getirisi çok oldu. Başbakanla, kralla aynı ortamlarda bulundum. Bir Türk olarak benim için çok gurur vericiydi. Aslında Türkiye'yi temsil ettim.
- Belçika'ya gittiğinizde tanınıyor musunuz?
- İki yıl önce Belçika havalimanında Yade'nin pasaportuyla ilgili bir sıkıntı oldu. Beni bir yerde beklettiler. Beklemeye devam edeceğim derken, polisler beni tanıdı, sonrasında fotoğraf çektirdiler. Belçika'da bir kafeye gittiğimde rahatça oturabiliyorum. Burada Volkan'la bir yere gittiğimizde en az üç-dört kişi fotoğraf çektiriyor.
Volkan yeri geldiği zaman tabii ki kıskanır
- Volkan Demirel kıskanç bir eş mi?

- Evet. Yeri geldiği zaman tabii ki de kıskanır. Geçmişte bir mekanda şişe kırmasının benim yüzümden olduğu yazılıp çizilmişti. Asla benimle ilgili değildi. İstediğim bir şey olursa tabii ki destekler. "Belçika güzeli, evlendi, geri çekildi" ya da bir şey olduğu zaman, "Acaba Volkan mı izin vermiyor veya geri planda tutuyor" algısının farkındayım. Bir de çok insan tanımaktan da çok hoşlanmıyorum. Geniş çevrem de yok. Karakter, samimiyete göre arkadaşlık yaparım. Ama çevremde samimiyet, zorlandığım bir husus. Arkadaşlarımın beni kolayca eleştirebiliyor olması hoşuma gidiyor. Arkadaş, her şeyi pat diye söylemeli. Ben öyleyim. Kavga aşamasına getirmeden, hoşlanmadığım bir durumda, ruhu duymadan hayatından çıkarım. Bu nedenle insanlar böyle düşünüyor olabilir.
Aile terbiyesi almış insan küfretmez
- Gelelim futbolcu eşi olmaya. Zor mu?

- Her işin bir zorluğu var. Ama kalkıp kendi durumuma zor dersem, çok zor şartlarda hayatını sürdürenlere çok ayıp ederim. Ama üzerinizde bir baskı olduğu için yaptığınız her şeye dikkat etmek zorundasınız. En kötüsü, küfür. İlk zamanlar, "Beni tanımıyorlar, niye böyle konuşuyorlar" diyerek kafama çok takıyor, üzülüyordum. Futbolcuya, ailesine, bir eş olarak yıllardır alıştım ama bir anne olarak kızıma hakaret edilmesine alışmam ve hiçbir zaman kabullenmem. Çocuklara küfür ediliyorsa, burada bir sıkıntı var demektir. Aklım almıyor bu insanları. Dünyadaki hiçbir şey, bir amaç, tanımadığın bir kadına, küçücük bir çocuğa küfür edebilecek ölçüde olamaz. Bir de, her şeyde olduğu gibi 'futbolcu eşi' gibi genellemelerine de karşıyım.
- Genellemeler derken... Nasıl yani?
- Türkiye'de genelleme yapmayı yani sınıflandırmayı çok yapıyoruz. Geçenlerde, 'Ünlülerin evlilikleri niye uzun ömürlü olmuyor?' başlıklı bir yazı okudum. Buradaki ünlüler kelimesi gibi... Sadece ünlüler, futbolcu eşleri için söylemiyorum. Toplumda, günlük yaşantımızda, politikada, diğer alanlarda, her şeyde bunu birbirimize yapıyoruz. Sürekli bir 'onlar' durumu var. Böyle bir sıkıntı var. Kimse 'biz' demiyor. Türkiye'de kültürlü kendini aydın gören bir insan bile diğerinin fikrini kabul etmiyor. Hep 'Benim dediğim, benim yaptığım doğru' vaziyeti söz konusu.
- Anne olarak taraftarlara ne dersiniz ?
- Her şeyin başı anneler. Çocukları biz yetiştiriyoruz. Aile terbiyesiyle doğru yetiştirilmiş, iyi eğitim almış insanlar küfretmez diye düşünüyorum.
Birimiz parlayınca diğeri susuyor
- Aynı yapıda iki insan olunca evde durumu nasıl dengeliyorsunuz? Anlaşmadığınız noktalar da vardır...

- Birimiz parlayınca diğerimiz susuyor. Anlaşmadığımız, uyuşmadığımız konular ve fikir ayrılıkları tabii ki oluyor. Ama çabuk üstesinden geliyoruz. En önemlisi de, her şeye rağmen güvenmeye devam edebilmek, sevebilmek... Zaten, 'Bizim evliliğimiz muhteşem' diyenlere çok inanmıyorum. Öyle bir şey yok.
- Eşiniz size çok karışır ya da müdahale eder mi?
- Volkan benim hayatımı kısıtlıyormuş gibi bir algı var. Özgürlüğüme düşkün birisi olarak, çok fazla gözönünde, ön planda olmayı sevmiyorum. Özgürlüğümün kısıtlanmasını istemem. Hâlâ pazara gidiyorum. İlk kez pazara gittiğimde haber olmasına da çok şaşırmıştım. İstanbul trafiğinde araba kullanmaktan gerçekten nefret ediyorum. Okula iki vasıtayla gidebilsem hiç araba kullanmam. Halk otobüsüne bindim. Metro ve metrobüse hâla binerim. Toplu taşımayı seviyorum. Burada insanları gözlemlemek hoşuma gidiyor. Ama bir konuda birkaç kez uyarırsa, dikkate alırım. Fazla karışmadığı için uyarıyorsa, haklıdır derim.
Hedefim yönetmen olmak
- Sinema-TV okuyorsunuz. Neden?

- Hedefim, görüntü yönetmeni ya da yönetmen olmak. 10 kısa filmim var. Kadın haklarını önemseyen bir kadın olarak uzun metrajlı filmim de kadın temalı olur.
- Kısa filmlerinizi önce kime izletirsiniz?
- Sınıftan gözüne güvendiğim yakın arkadaşlarıma, yine yönetmen bir arkadaşıma izletiyorum.
- Volkan Bey'e izletmiyor musunuz?
- En son Volkan'a izletiyorum. Çünkü film zevklerimiz ve bakış açısıyla pek uyuşmuyoruz. Ben festival, sanat filmlerini önemserim. Volkan gişe filmleri izleyicisidir. Kısa metrajlı filmlerimin, bir alt metni olur, bir göndermesi olur... Onu da sinemayla ilgilenenler daha iyi anlayabiliyor.
- Sanat, film konusunda ayrışıyormuşsunuz. Başka en çok hangi noktada ayrışırsınız?
- Mesela tatil konusunda. Ben otantik, değişik kültürlü tatili severim. Hindistan'a, Uzakdoğu'ya, Meksika'ya gideyim, kültürülerini tanıyıp, fotoğraf çekeyim. Volkan da, -işinden kaynaklı- rahatıma bakayım, dinleyim modunda.
Trump'la fotoğrafın hikayesi
- ABD başkanlık seçimini kazanmasıyla, sosyal medyada Trump'la birlikte fotoğrafınız çıktı... Bunun hikayesi nasıl?

- Belçika Güzeli olarak katıldığım Kainat Yarışması'nın olduğu otelde Trump da ailesiyle kalıyordu. Korumaları "Bay Trump sizinle fotoğraf çektirmek istiyor" dediler. Ayaküstü diyaloğumuzda, "Nasılsın" gibi sorular sordu. Bu paylaşımım, kendisini destekliyor ya da desteklemiyor anlamında değildi. Bu fotoğrafın orijinali bende yok. Blog'lardan bulmuştum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.