Cumartesi 22.04.2017
Son Güncelleme: Cumartesi 22.04.2017

Düzgün ahlaklı biri olarak yetiştirildim

One Direction grubunun eski üyesi Zayn Malik’in kitabı Türkçeye çevrildi. Kitapta hayalleri ile önüne serilen hayat arasında sıkışan bir yıldızın hikayesine tanık oluyorsunuz

Listelerin ilk sıralarında yer alan 100 şarkı, 100 milyon albüm satışı, 10 milyona yakın kişinin izlediği konserler, sayısız ödül... 2010 yılında kurulan One Direction grubunun kısa sürede zirveyi gören kariyerini özetlemek için bu rakamlar yeterli olsa gerek.
Beş erkekten kurulu grubun en çok konuşulan üyelerinden biri de Zayn Malik'ti. Grubun melez, Müslüman üyesi. Beş yılın sonunda gruptan ayrılıp kariyerine solo devam etme kararı alması o dönem çok konuşuldu, çok tartışıldı. Malik'in herkes bir yana grubu zirveye taşıyan hayranlarına bir açıklama borçlu olduğu söyleniyordu. Pek konuşkan olmadığı bilinen Malik de bu tartışmalara kendi hikayesini anlattığı bir kitap yazarak son verme kararı aldı.
Geçen yıl çıkan kitap, Hep Kitap tarafından İpek Güneş Çıgay çevirisiyle Türkçe de yayımlandı. Dün piyasaya çıkan kitabı okuduğunuzda kendisine sunulan şaşaalı hayat ile hayalleri arasında bocalayan bir genç adamın portresi ile karşılaşıyorsunuz.
Zirvedeki hayat hiç de görüldüğü kadar toz pembe değil. Zaten bu durum ruhsal sağlığını etkileyecek aşamaya geldiğinde de o zor kararı verip gruptan ayrılıyor. Kitapta da yaşadığı süreci, bundan sonrası için izlemek istediği yolu tüm içtenliği ile anlatıyor.
Z adlı kitapta ilgimi çeken anekdotlardan birkaçı şöyle:
- Kendimi bana hiçbir zaman uymayacak bir kalıba sıkışmış gibi hissediyordum. Stüdyoya girip beni yansıtan sözler söylemek istiyordum ben. Başkalarının yazdıklarını tekrarlamak değil.
- Sıkıntılarımı müzik yoluyla çözmenin beni çok daha iyi bir insan haline getirdiğini düşünüyorum. Beni olumsuz yönde etkileyen olayları değiştiremem belki, ama daha iyi biri olmaya uğraşabilirim; bu da epey iyi bir başlangıç sayılır.
- İnsanlar nedense Müslüman olmama takmış durumda. Annemle babam sayesinde düzgün ahlaklı biri olarak yetiştirildim ancak herkesin içinde dinim hakkında da politik görüşlerim hakkında da konuşmaktan kaçınıyorum.
- LA'deki yaşamım çok güzel. Sabah kalkıyor, evdeki arkadaşlarımla takılıyorum, bazen evde ufak bir resim ya da kolaj yapıyorum. Yemek pişirmeye bayılıyorum. Köri soslu yemekler hazırlayayım diye annem bana bolca baharat gönderdi...
BOL FOTOĞRAFLI, ALBÜM GİBİ...

Kitabı elime aldığımda kısa bir süreliğine de olsa 16 yaşıma geri döndüğümü de itiraf etmeliyim. Gençliği sevdiği müzisyenin fotoğraflarını, röportajlarını dergilerden, gazetelerden kesip bir deftere yapıştırarak albüm oluşturmakla geçenler, kitabı incelediğinde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar. Kitapta Pakistan asıllı İngiliz müzisyenin açıklamalarına, el yazısı notlarına 100'den fazla renkli fotoğraf eşlik ediyor. Kitap baskı kalitesiyle dikkat çekiyor.
İKİ DEHA AYNI BELGESELDE

Ekran ikiye bölünüyor. Bir tarafta 2001 yılında kaybettiğimiz Yavuz Çetin, diğer tarafta oğlu Yavuzcan Çetin var. Aynı parçayı farklı zamanlarda çalıyorlar. Ama yaşları birbirine yakın olmalı. Sweet Home Alabama... Sonra Yavuzcan kolunu gösteriyor. Şarkının notalarının bir kısmını dövme olarak yaptırmış. Çalmayı öğrenmekte en çok zorlandığı bölümü. Bir yandan da babasının bu şarkıyı sık sık çaldığını anlatıyor. Şimdi de o çalmadan duramıyor.
90'ların efsanevi grubu Blue Blues Band'de çalan Yavuz Çetin bu topraklarda yetişen en yetenekli müzisyenlerden biri. Müzik oğluna bıraktığı en büyük miras. Aslında sadece oğluna değil, tüm müzikseverlere bıraktığı en büyük miras...

Dün gösterime giren Blue adlı belgesel, müzikseverlere Yavuz Çetin ile Blue Blues Band'in bir diğer üyesi Kerim Çaplı'nın hayatına ve müzik kariyerine ilk kez yakından bakma fırsatı veriyor. İki ismin nasıl birer müzikal deha olduklarını hatırlatıyor.
Sertan Ünver'in yönettiği belgesel duygu yoğunluğu yüksek, gözyaşlarıyla izlenen bir yapım. Özellikle o döneme tanık olanlar için. Belgeselin röportaj editörü Serkan Seymen daha önce dergi ve gazetelerde yayımlanan röportajlarındaki tadı belgesele de başarıyla taşıyor.
?ÖZLEM BİTİYOR

2008'de geçirdiği rahatsızlığın ardından müziğe olmasa da canlı performanslara ara vermişti Tuna Ötenel. Türkiye'nin ilk caz plağı olan 1978 tarihli Caz Semai'de piyano ve saksofon çalan Ötenel, İstanbul Caz Festivali kapsamında çok özel bir konser verecek. 26 Nisan'da Salon İKSV'de gerçekleşecek konserde müzisyene Sibel Köse, Hakan Behlil, Neşet Ruacan, İmer Demirer, Murat Verdi, Can Kozlu, Hasan Kocamaz ve Emin Fındıkoğlu eşlik edecek. 21.30'da başlayacak konserin geliri müzik öğrencisi gençlere burs olarak verilecek.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.