Son Güncelleme: Cumartesi 02.12.2017
Çayın fendi kahveyi yendi mi?
Londra’da çaylar müzayedelerde satılıyor, sosyetikler mideyi rahatlatan, sinirleri gevşeten çayları yanında taşıyor, çayevleri AVM’lerde şube açıyor. Çay, kahveye başkaldırıya hazırlanıyor
Meğer mevzu başkaymış. "Siyah, beyaz ya da yeşil çayı sevmiyorsan bari oolong dene" diyor arkadaşım. Oolong yarı fermante çay demekmiş. Neyse ki durumu çabuk kavrıyorum ve "Pu-erh çayınız var mı?" diye soruyorum. Hani şu Londra'da müzayedede 2 bin 60 gramı 1.7 milyon dolara satılan çaydan bahsediyorum. Haberini okumuştum yabancı bir sitede. Siz misiniz bana çayla hava atan, haydi getirin de içelim o halde milyon dolarlık çaydan...
Elbette mekanda dünyanın en değerli çaylarından biri olan pu-erh yok. Ama garson hızlıca farklı harmanları sıralamaya başlıyor. Eh ne de olsa bir gol yedi, illa bir tane de o atacak...
Matcha, papatya-yasemin, beyaz çay karışımı, yeşil çay-zencefil, Bartın ıhlamur, vanilyalı roybos... Birçoğunu anlamıyorum ve "Papatya-yasemin" demekle yetiniyorum. Yahu daha kahve harmanlarını ezberleyememiştik, ne ara çaya geçtik...
MEĞER ÇOK FAYDASI VARMIŞ!
ÇANTADA ÇAY TAŞIYANLAR
Bir de çantasında çay taşıyanlar var. (Çok laf etmeyeyim lakin ben de bu gruba dahil olmuş bulundum.) Mideyi rahatlatan, zayıflamaya yardımcı olan, böbreklere iyi gelen...
Çeşit çeşit çaylar taşıyor özellikle de cemiyetten tanıdığımız simalar çantasında. "Ruju olan var mı?" diyorsun kimse de yok ama karaciğere iyi gelen çay sorduğunda herkes "Benimki şöyle iyi" diye sıralamaya başlıyor.
INSTAGRAM'DA DA HAVALI DURUYOR
Instagram hikayelerinde birçok kişi matcha yani yeşil çay tozunu bambu fırçayla karıştırıyor üstüne de sıcak su, ardından badem ya da soya sütü ekliyor. Sanırsınız herkesin evinde bu bambu fırça ve matcha var.
Ne yalan söyleyeyim ben aldım. Ama sosyal medyamda paylaşmadım. "Tadı nasıl?" diye sorarsanız ben çok sevdim. Hatta yaklaşık bir aydır kahve yerine matcha içiyorum. Ama anneanneme "Türk kahvesi yerine matcha içer misin?" diye sorduğumda bir bakışı var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
ÇAY SOMMELIER'LERİ GELİYOR
Londra, ABD, Hindistan... Dünyanın farklı yerlerinde çay sommelier kursları pek gözde şu sıralar. Üstelik bulundukları coğrafyaya göre de içerikleri değişiyor. Bizim sosyetikler servis konusuna da değinen İngiltere'deki kurslara pek bir merak salmış durumda. Artık "Çayınızı nasıl istersiniz demli mi açık mı?" yerine "Matcha mı kombucha mı?" diye sorarlarsa anlamadığınızı çaktırmayın "İlkinden" deyip geçin.
Ne de olsa hepsi çok sağlıklı ve lezzetliymiş baksanıza...
ÇAYEVLERİ ARTIYOR
Yaklaşık beş yıl önce çayevleri artıyor diye yazmıştık. O yıl içerisinde arttı, kimi sonrasında kapandı. Ama artık tüm dünyada sağlık mevzusunun önplana çıkmasıyla yeniden gözde oldular.
Londra'da, Almanya'da Japon çayevleri ve Çin çayevleri gibi farklı mekanlar açılıyor. Bizde de Karaköy'deki Dem Çayevi popülaritesini koruyor. Ayrıca Melez Tea hem Reşitpaşa'da hem de Kanyon AVM'de farklı harmanlarını sattığı çayevleri açtı.
"Çay bizim kültürümüzde zaten var" diyebilirsiniz. Ama bu çaylar bildiğimiz siyah çaydan farklı. Bir Ajda bardağında tavşan kanı çayın yerini tutar mı orasını bilemem ama bu yıl içerisinde isimlerini daha sık duyacağımıza eminim.
ŞURADAN BURADAN
IN/OUT
Giyilebilir teknoloji IN. Artık giydiğimiz iç çamaşırı spor yapmamız gerektiğinde bize alarm verecek. Korse gibi bizi zayıf gösteren içlikler ise OUT.
Akaretler'de ardı ardına kafeler açıldı. Buralarda sosyalleşmek IN. Nişantaşı'nda görünmek ise OUT.
Balkabağı, tarhana, kuşkonmaz, kereviz... Çorbanın her hali IN. Salatayı ana yemek olarak yemek OUT.
120 derece soğukta üç dakika beklediğimiz kriyoterapi IN. Sauna ise OUT.
Pazar günü brunch'larında caz, canlı piyano dinlemek IN. Van kahvaltısı gibi yöresel tatlar peşine düşmek OUT.
TADIN
Ortaköy'de mahalle kafesi konseptiyle açılan Borgo Kitchen Bar hem cuma günleri canlı müzik performanslarıyla hem de pazar caz brunch'larıyla önplana çıkmaya başladı. Fiyatları oldukça makul. Dört peynirli, üç mantarlı pizzaları öne çıkan lezzetleri. Ünlülerden oluşan, sağlam bir müdavim kitlesi de var. Berry profiterolü mutlaka deneyimleyin.
?FİT KALIN
Uzun zamandır önünden geçiyordum, ilk kez gittim Etiler'deki Beyaz Fırın'a. Ne yalan söyleyeyim çok sevdiğim beyaz çikolatalı profiterolünü yemeye gitmiştim ama fit menüsü olduğunu görünce kendimi tuttum. Kısırlı karnabahar salatası, glütensiz makarna, nişasta yerine sübye kullanılarak hazırlanan sütlü tatlılarına daldım. Tabii ki abarttım ama en azından fit tatlardan tattım.
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu