Türk müziği dünya müziğini zenginleştiriyor

Geçen yaz Nevada'da düzenlenen Burning Man festivaline gidenlerin çektiği Instagram videolarında fonda Neşe Karaböcek'in seslendirdiği Yali Yali'yi duymak birçok kişiyi şaşırtmıştı. 1970'li yılların parçasına Norveçli prodüktör Todd Terje tarafından yapılan düzenlemenin üzerinden birkaç yıl geçmişti ama festivale giden Türkler sağ olsun, şarkının tekrar gündeme gelmesini sağladılar.
1960 ve 1970'lerin Türkçe sözlü saykodelik funk, rock ve folk müziğine ilgi büyük. Özellikle son birkaç yıldır... Sadece yurtdışında değil yurtiçinde de... Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, Erkin Koray parçaları, yapılan edit ve mix'lerle yeniden hayat buluyor. Bu parçaların çalındığı DJ performanslarının biletleri günler öncesinden tükeniyor.
O dönemin Türkçe şarkılarını yeniden düzenleyen, disko ritimleriyle birleştirip günümüze taşıyan isimlerden biri de Hey! Douglas projesiyle Yasin Vural (VeYasin). Yetenekli prodüktörü, Evren Besta ile birlikte kurduğu rap grubu Mode XL'tan hatırlayanlar olacaktır.
KOMŞU ÇOCUKLARI GİBİYİZ
Hey! Douglas da aslında yeni bir proje değil. Ama özellikle bu yıl patladı. Gece boyunca Hey! Douglas parçalarıyla dans eden arkadaşlarım ertesi gün ne kadar eğlendiğini anlata anlata bitiremedi.
"Elektronik müziği türkülerimizin havanında dövüyoruz" diyen Yasin Vural, Anadolu pop'u kültürümüzün çağdaş yansıması olarak görüyor. Hey! Douglas'la bunu ileriye taşımaya çalışıyor. Yurtdışındaki ilginin nedenini sorduğumda ise şu yanıtı veriyor: "İnternet sayesinde müziğin sınırları kalktı. 1000 yıllık şiirlerimizle, melodilerimizle dünyada her festivalde yer alıyoruz. Türk müziği, dünya müziğini zengin kılıyor."
Başarılı prodüktör, projeye kişisel zevklerini ön planda tutarak başlamış olsa da sonrasında dinleyicinin de kendisini yönlendirdiğini anlatıyor: "Bir ruh havuzu partisine dönüştü. Güzel bir dil oluştu dinleyici ile aramda. Konsere gelen dinleyicilerle aynı mahallede büyümüş komşu çocukları gibiyiz. Müzikal şakalarla güle oynaya zaman geçiyoruz."
O dönemin müziklerinin herkesin hayatında soundtrack görevi gördüğü görüşünde Vural: "Çocukken kulağınıza kaçıyor bir şekilde. Mutfakta anneniz mırıldanıyor. Dolmuşta, takside, kunduracıda, bakkalda çalıyor. Dönemin sinema filmlerini klip gibi seyrediyorsunuz."
Son olarak ilham kaynağını iki kelime ile özetliyor: Sadri Alışık
BAĞCAN LONDRA'DA
Londra'da bağımsız plak şirketi kuran Sine Büyüka, yurtdışında müzikal arşivimizin gördüğü ilgiyi 'sevindirici' buluyor.
"Londra'ya taşındıktan sonra burada Türkçe saykodelik funk, rock ve folk müziğin alıcısının küçümsenmeyecek büyüklükte olduğunu fark ettim. Ben de Türkçe saykodelik şarkılardan oluşan bir mix hazırladım ve Londra'nın en önemli radyolarından NTS'e yolladım. Anında kanalın müdüründen email geldi ve mix radyoda yayınlandı. En son programı duyan The Wire'ın editörü mail attı ve mix'in içerisindeki sanatçılarla ilgili sorular sordu, sonra radyo programında da Neşe Karaböcek çaldı. Bu arada yazın Türkçe saykodelik funk gecesi düzenledik. İçeride adım atacak yer yoktu. Florence and the Machine, Antony and the Johnsons, David Byrne gibi isimlerin Selda Bağcan hayranlığı zaten biliniyor. Bağcan şubat ayında Londra'nın ikonik mekanlarından KOKO'da çalacak."