Cumartesi 24.02.2018
Son Güncelleme: Cumartesi 24.02.2018

Masal şehrinden gerçek kesit

The Florida Project, Florida’daki Disneyland’in hemen yanı başında yaşayan çaresiz insanların dramını bir anne-kız ilişkisi üzerinden anlatıyor. Yönetmen Sean Baker filmiyle Amerikan rüyasının yaldızlarını kazıyor

Disneyland, bir rüya ve masal diyarı olmanın ötesinde, aslında bize sunulan mutlu Amerikan rüyasının da bir parçasıdır. Starlet ve Tangerine filmleriyle tanıdığımız Amerikalı yönetmen Sean Baker, The Florida Project'te işte bu rüya ve masal imajını öyle bir kazıyor ki altından çaresiz insanların saf dramı çıkıyor.
Florida'danın Orlando şehrindeki Walt Disney World'ün hemen yanı başındaki bir motelde, düzenli bir işi olmayan annesiyle birlikte yaşayan Moonee ve arkadaşlarının yaz tatilinde yaşadıklarına odaklanan yapım, bir yandan büyükler için yaşam mücadelesinin keskinliğini diğer yandan çocuk dünyasının her şeye rağmen saflığını konu ediyor.
Baker, Walt Disney World'ün dibinde yaşayan yoksul insanların hayatına odaklanarak zaten bir tezatı ortaya koyuyor. Gelecekten umudu olmayan, bir belirsizlik içinde yaşayan insanlar bunlar... Yaşadıkları çaresizlik içinde ellerindeki tek şey çocukları. O çocuklar da gün boyu küçük yaramazlıklarla vakit geçiriyor. Ama büyükler için hayat çok zor. Yetişkinler için suça bulaşmak an meselesi ki, Moonee'nin annesi de bir noktada suça bulaşıyor, o zaman da devletin soğuk yüzüyle karşılaşıyor...

Sean Baker, hareketli kamerasıyla çocukların güzünden olayları anlatırken büyüklerin yaşadığı o keskin çaresizliği çok da altını çizmeden yalın bir şekilde anlatmayı tercih ediyor. Daha çok anne-kız ilişkisine odaklanıyor.
Ama annenin çaresizliği kızın hayatını da etkiliyor. Ve bütün film bizi yavaş yavaş, Moonee'nun büyüklerin dünyasının gerçekleriyle karşılaştığı o finaldeki dramatik ana hazırlanıyor. O an aslında masumiyetin kaybedildiği an. Baker da Amerikan rüyasının kalbinde, çocukların masumiyetini nasıl yitirdiğini etkili bir şekilde veriyor.
Willem Dafoe'ye üçüncü Oscar adaylığını getiren film, çocuk masumiyetiyle, yetişkin çaresizliğini aynı potada eriten ve Amerikan rüyasının yapaylığının yaldızlarını kazıyan bir film. Açıkçası En İyi Film dalında Oscar adaylarını izledikçe bu filmin neden Oscar'a aday olmadığını anlamak da pek mümkün değil.

İTALYA'DA BİR YAZ RÜYASI
BENİ ADINLA ÇAĞIR / CALL ME BY YOUR NAME
En İyi Film dahil dört dalda Oscar'a aday olan İtalyan yönetmen Luca Guadagnino'nun yönettiği Beni Adınla Çağır geçen yıl Sundance Film Festivali'nde prömiyer yaptıktan sonra sürekli övgüler alan bir yapım olarak namı çok önceden geldi buralara.
İtalya'da 1983'te bir kasabada yaz tatilinde geçen bir aşk hikayesini anlatıyor film. Misafir olarak profesör babasının yanına yardıma gelen Oliver (Armie Hammer) ile Elio Perlman (Timothee Chalamet) arasındaki tutkulu aşk hikayesini anlatan yapım aslında Andre Aciman'ın Türkçeye Adınla Çağır Beni olarak çevrilen romanının uyarlaması.

Yıllar öncesinde Melissa P. filmiyle adını duyuran ama asıl olarak 2015 yapımı Sen Benimsin filmiyle takdir toplayan Guadagnino'nun filmografisine vakıf olanlar için, yönetmenin sinemasında belgeselini de çektiği Bertolucci etkisi olduğu gözden kaçmaz. Beni Adınla Çağır'da da bu etki var. Ama Bertolucci'ye göre daha parlak renkleri ve geniş açıları tercih ettiği de bir gerçek. Hikayenin gücüyle Guadagnino, Oliver ve Elio arasındaki ilk gençlik aşkını derinlemesine anlatmayı başarıyor. Dönem ruhunu başarıyla yansıtıyor. Fakat filmin kendi janrında bir başyapıt muamelesi görmesi çok anlaşılır değil. Genel olarak farkını finaldeki Elio ile babası arasındaki konuşmada ortaya kokuyor.
Sahi kaç film çekildi Türk sinemasında?
Türker İnanoğlu'nun Başlangıçtan Günümüze 1914-2018 Afişlerle Türk Sineması kitabı bu soruya afişlerle cevap veriyor. 1914'ten bu güne kadar 104 yılda 6973 film çekilmiş. Yıllık film çekme ortalaması ise 67

Türkan Şoray'ın yönettiği ve Kadir İnanır ile başrolü paylaştığı Bodrum Hakimi filmini herkes bilir ama ikilinin yine birlikte oynadığı Asla ve Daima filmini bilen var mı? Yine Ertem Eğilmez klasiği Mavi Boncuk'u izlemeyen yoktur ama aynı oyuncu kadrosunun Sürüsüne Bereket filmini izleyen var mı? Tarık Akan, Halit Akçatepe, Kahraman Kıral'lı Canım Kardeşim filmi defalarca izlense de üçlünün bir araya geldiği Öksüzler filmini kaç kişi izlemiştir acaba?

Bu ve benzeri soruların bir cevabı yok. Çünkü bahse konu olan Asla ve Daima, Sürüsüne Bereket ve Öksüzler diye filmler çekilmedi sinemamızda. Ama işte afişleri var... Nasıl oluyor derseniz, anlatalım. Bir zamanlar Türk sinemasında bir uyanıklık vardı. Bir filmin ticari gösterimi bittikten bir süre sonra farklı bir adla afiş yapılır ve yeniden farklı bir film gibi vizyona sokulurdu. İşte çift isimli filmler böyle oluştu. Azımsanmayacak kadar da fazladır bu filmler sinemamızda. Türker İnanoğlu'nun Başlangıçtan Günümüze 1914-2018 Afişlerle Türk Sineması kitabında öğrendiğimiz kadarıyla 467 film çift isimle vizyona girmiş.

AFİŞLİ SİNEMA TARİHİ
100 yılı geçkin sürede Türk sinemasında ne kadar film çekildi peki? Yine aynı kitaptan 6973 sayısına ulaşıyoruz. Bu rakama TV filmleri ve 1980 sonrası video döneminde çekilen video filmleri dahil değil. Sinema tarihimizde 240 TV filmi çekilmiş ise 234 de video filmi çekilmiş. Sinemamızda yıllık üretim inişli çıkışlı bir seyir izlese de 104 yılda yıllık film çekme ortalamamız 67 yapım. 'Bay Sinema' namlı Türker İnanoğlu'nun iki ciltlik devasa eseri işte bu tür birçok soruya cevap olacak bilgilerle dolu. Yani kitabın isminden yola çıkarak sadece bir afiş kitabı olarak değerlendirmeyi düşünmezseniz sinemamızın genel tablosuyla ilgili kıymetli bilgilere ulaşabiliyorsunuz kitap sayesinde.

Ama afiş meselesini de hafife almamak gerek. Afiş, filmler için sadece vizyon zamanı bir pazarlama aracı olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Hele hele kaydı kuydu özenli tutulmamış Türk sineması için. Yüzlerce kayıp filmin olduğu sinemamızda bir filmin çekilip çekilmediğinin delilidir afişler.
Yeşilçam'da ilklerin sinemacısı olarak bilinen, 20 yaşında, 1956'da Yeşilçam'a ayak bastıktan bu yana aktif bir şekilde sinema macerasını sürdüren İnanoğlu için rahatlıkla Yeşilçam'ın son yapımcısı' denilebilir. İnanoğlu'nun yıllar önce yayımlanan 5555 Afişle Türk Sineması kitabının yeniden gözden geçirip kapsayıcı bir şekilde güncellediği Başlangıçtan Günümüze 1914-2018 Afişlerle Türk Sineması naçizane Türk sinemasının büyük resmini afişleri kullanarak çekiyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.