Cumartesi 21.04.2018
Son Güncelleme: Cumartesi 21.04.2018

Anderson’dan politik bir masal

Yönetmen Wes Anderson, Köpek Adası’nda insanın kendi dışındaki türlere yaklaşımını eleştirirken büyüklere de politik bir masal anlatıyor. Bu masalda kah ‘derin devlet’ kah ‘algı operasyonları’ kah ‘üst akıl’ çıkıyor karşımıza

Usta yönetmen desek yeridir Wes Anderson için. Yıllar içinde kendine özgü bir sinema inşa etti ve taviz vermeden yoluna devam ediyor, üstelik sinemanın olanaklarını yaratıcı bir şekilde kullanarak.
2014 yapımı Büyük Budapeşte Oteli sinemasının zirve noktalarından biriydi kanaatimce. Bir masal atmosferi içerisinde hem 20 yüzyıl hem de sinema türleri arasında gösterişli bir yolculuğa çıkarıyordu seyirciyi, iyimserlikten zarafetten dem vuruyordu...
Anderson, Yaman Tilki'den sonra stop-motion tekniğiyle çektiği animasyon filmi Köpek Adası'nda bu sefer gerçek bir masal anlatıyor. Filmin hikayesi insan ve hayvan ilişkisi üzerine olsa da aslında otoriterleşen, her istediğini halka kabul ettirmeyi başaran bir liderle onun evlatlığı arasındaki mücadeleyi anlatıyor...
Yakın gelecekte Japonya'da geçen filmde, Vali Kobayashi, köpekleri insanlık için tehdit unsuru olarak gösterip, halkı da ikna ederek onları Çöp Adası'na tehcire gönderme kararı alır. Örnek olsun diye de ilk olarak evlatlığı Atari'nin köpeğini adaya gönderir. Fakat Atari bunu kabullenmez. Köpeğini kurtarmak için adaya gider.
Atari adada köpeğini ararken bir taraftan da Kobayashi'nin adamlarına yakalanmama mücadelesi verir. Fakat o, mücadelesiyle valinin otoriter yönetimine karşı çıkan insanların da temsilcisi olur.
Köpek Adası, çocuklardan ziyade büyükler için bir masal. Bir yandan insanın bencilliğini, kendi dışındaki türlere yaklaşımıyla eleştirirken diğer yandan özde değil sözde demokrasinin iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını ziyadesiyle anlatıyor.
Öteki nasıl yaratılır, tehlikeli ilan edilip düşmanlaştırılır, toplumdan tecrit edilir... Filmde bunu köpekler üzerinden izliyoruz. Bu süreçte karşımıza kah 'derin devlet' kah 'algı operasyonları' kah 'üst akıl' çıkıyor. İşin aslı Anderson incelikli bir şekilde, sofistike ve politik bir masal anlatıyor bize...

***

Gözlerimi açtığım festivalde jüri olmak!
İstanbul Film Festivali bitti ama festival sezonu devam ediyor. 19 Nisan'da Ankara Film Festivali başladı. 158 filmin gösterileceği festivalde Ulusal Yarışma'da Bekçi, Güvercin, Halef, Kelebekler, Put Şeylere, Renksiz Rüya, Sofra Sırları, Tuzdan Kaide, Yol Kenarı ve Zor Bir Karar yer alıyor.
Japon sinemasının efsanevi yönetmenlerinden Kenji Mizoguchi'nin retrospektifinin yapılacağı festivalde Kino 2018 kapsamında Western, Çirkin Kral'ın Efsanesi, Yüzbaşı gibi filmler bulunuyor. Ayrıca Münir Özkul'un son filmi Reha Erdem'in A Ay'ı da ustanın anısına programda.
Anlayacağınız son yıllarda derlenip toparlanan festival bu yıl sıkı bir programla seyircisinin karşısına çıkıyor. Bendeniz de Erkan Aktuğ ve Vecdi Sayar'la birlikte SİYAD jürisi olarak festivalde görev alacağım. 1992'de öğrenciyken katılıp film festivali nedir, ne değildir ilk defa deneyimlediğim Ankara Film Festivali'nde serde jüri olarak görev almak da varmış... Takdir edersiniz ki heyecan verici!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.