Cumartesi 19.05.2018
Son Güncelleme: Cuma 18.05.2018

Bu onların öyküsü

Şu sıralar herkesin dilindeki Bu Benim Öyküm adlı şarkıyı seslendiren Tuğçe Kandemir ve Eli Türkoğlu ile bir araya geldik. Ve onlardan kendi öykülerini dinledik

Genç bir kız hayatı ve aşkı sorguladığı bir günün sonunda eve gelir ve bir şarkı yapar. Amatör kaydı YouTube'da yayınlanır. Birden herkesin dikkatini çeker. Bir yapım şirketi ile anlaşılır ve şarkı 'patlar'. Şarkıya çekilen klip, YouTube'da bir ay dolmadan 50 milyon kez izlenir. Hayaller gerçek olmuştur. Bu Benim Öyküm'ün hikayesi ilk başta benzerlerinden farksız görünse de şarkının söz ve müziğinde imzası olan Tuğçe Kandemir ve şarkıyı birlikte seslendirdiği Eli Türkoğlu ile bir araya geldiğimizde hikayenin bilinmeyen ayrıntılarını öğrendik.
- Şarkının öyküsüyle başlayalım mı sohbetimize?
- Şarkıyı hayatın anlamı üzerine düşündüğüm bir günün sonunda eve gelip 15 dakikada yazdım. Aslında paylaşmayı düşünmüyordum. Kaydı arkadaşlarım YouTube'a yükledi. Bir süre sonra da yapımcımız Serkan Özdemir, Mersin'e gelip beni buldu. Aslında şarkıyı sadece Eli söylesin istiyordum ama sonra ikimizin birlikte söylemesine karar verildi.
- Müzisyen olma hayaliniz yok muydu?
- Hayalim edebiyat öğretmeni olmak. Mersin Üniversitesi Edebiyat Öğretmenliği bölümü son sınıf öğrencisiyim. Kısmetse yüksek lisans yapacağım.
- Peki şarkının başarısından sonra da fikriniz değişmedi mi?
- Şarkı büyüdükçe ben kendimi geri çektim aslında. Hatta bir dönem sosyal medya hesaplarımı bile kapatmıştım. Çünkü yayılmasını istemiyordum. Hâlâ da aynı noktadayım. Hayatımda değişen bir şey olmadı. Şarkıyı söyledim, insanlar beni tanıdı, tamam. Rotam aynı, kafam aynı yerde. Fıtrat bu, değiştiremiyorsunuz.
-Müzikle ilişkinizi nasıl sürdüreceksiniz?
- Köşeme çekilip söz yazıp beste yapmaya devam edeceğim.
- Şarkılarınızı kimler söylesin istersiniz?
- Toygar Işıklı, Volkan Konak.
TÜRKÜ SÖYLEYEREK BÜYÜDÜM
- Ailenizde sizden başka müzikle ilgilenen var mı? -
Abimle ben çok şanslıyız. Çocukluğumuzdan beri saz sesi vardır kulağımızda. Babam Neşet Ertaş'la büyümüş. O da bizi Neşet Ertaş'la büyüttü. Annem de saz kültürüyle büyüyen bir kadın. Türkü dinleyerek büyüyen çocuklar olarak, okulda diğer çocuklardan hep farklıydık. İlkokulda bize şarkı söyletmek istediklerinde biz türkü söylerdik. Hâlâ da evde oturduğumuzda canımız sıkıldıkça türkü söyleriz. -
Söylemeyi en çok sevdiğiniz türkü hangisi?
- Aman Doktor en severek söylediğim türkü.
BEN ARABESKÇİYİM
Şarkıyı Tuğçe Kandemir ile birlikte seslendiren Eli Türkoğlu, 17 yaşında. Azerbaycan'da doğup büyümüş, kısa bir süre önce de müzik çalışmalarına devam etmek için İstanbul'a yerleşmiş. Türkiye'yi çok seviyor, Türkçeyi Türk dizilerinden öğrendiğini söylüyor. Özellikle genç kızlar ona bayılıyor.
- İstanbul'dan kalkıp Bakü'de sizi nasıl buldular?
- Eskiden şarkılarımı kaydedip Instagram'dan paylaşıyordum. Videolar dikkat çekince şimdiki menajerim benimle bağlantıya geçti. Sonra da yapım şirketiyle anlaşma imzaladım.
- Sizin şarkıcı olma hayaliniz var mıydı?
- Babam müzisyen. Azeri şarkıları söylüyor. Annem İngilizce öğretmeni ama piyano çalmayı biliyor. Annemin anlattığına göre ben de elimde uzaktan kumanda ile üç yaşında şarkı söylemeye başlamışım. Ama böyle bir hayalim yoktu. Videolar çektiğim için Instagram fenomeni filan olurum diye düşünüyordum.
- Müzik eğitiminiz var mı?
- Azerbaycan Devlet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nde okuyordum. Her şey çok hızlı ilerleyince ve İstanbul'a taşınmam gerekince okulu dondurdum. Piyano ve gitar çalıyorum.
- Bu Benim Öyküm'ü seslendirirken neler hissettiniz?
- Çok güzel bir şarkı. Daha önce cover da yapmıştım. Yüreğimle söyledim. - Bu tarz bir şarkılar söylemeyi mi seviyorsunuz? - Ben aslında arabeskçiyim. Fantezi söylemeyi de seviyorum. Nasıl oldu buralara geldim hiç anlamıyorum.
- Gelecek planları nedir?
- Ramazan Bayramı sonrasında yeni bir single yayınlayacağım. Tuğçe Kandemir ile birlikte konserlerimiz de olacak.
ÜÇ SORU ÜÇ CEVAP
Kendim olmayacaksam ne anlamı var!

Bu yıl 20'ncisi düzenlenen Siemens Opera Yarışması, genç bir opera sanatçısıyla tanışmamıza vesile oldu. Yarışmada ikinci olan 25 yaşındaki Fidan, turkuvaz rengi saçlarıyla alışık olduğumuz sanatçılardan farklı bir görünüme sahipti, ama halinden memnun görünüyordu. Konya Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı'nda öğrenim gören Fidan'la yaptığımız kısa sohbette yarışma öncesinde saçlarını boyatmayı düşünüp düşünmediğini sorduk. Rengin negatif etkisi olabileceğinin farkında olduğunu hatta siyaha boyatmayı da düşündüğünü söyledi. Ama daha sonra "Kendim olmayacaksam ne anlamı var" deyip bu şekilde çıkmış. Fidan'a göre opera sanatçısı olmanın en büyük zorluğu insanın kendi içinde verdiği savaş. Bu yüzden iç huzurun önemli olduğuna inanıyor. 18 yaşında kendini Ruhe Sanft söylemeye çalışırken bulunca yapacağı işin de bu olduğuna karar vermiş. Genç operacı, sahnede hissettiklerini ise şöyle anlatıyor: "Sahnede bambaşka karakterlere ses vermek ve bunu müzikle yapmak bana kendimi 'evimde' hissettiriyor."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.