Fahriye’nin suçu ne?

Magazin sitelerinde şöyle bir haber başlığı gördüm: "Fahriye Evcen'den Burak Özçivit'e ilginç yasak." Neymiş bu ilginç yasak diye meraklanıyor tabii okuyucu. İnternet sitelerinin meraklandırma amacına hizmet ederek tıklıyorum haberi. Şöyle devam ediyor: "Üç aylık hamile olan güzel oyuncu Fahriye Evcen, eşi Burak Özçivit'le çocuk telaşına girdi. Geçtiğimiz günlerde Burak Özçivit'in evde parfüm bile kullanmamasını isteyen Fahriye Evcen, yeni kurallarıyla herkesi şaşırttı.
Evcen, dışarıdan yemek sipariş vermeyi yasakladı. Ayrıca eşine parfümü yasaklayan oyuncu, evde kolonya kullanılmasına da yasak getirdi. Temmuz 2017'de evlenen çiftin doğacak bebeklerine bu kadar hassas davranması, sosyal medyada abartıldığı yönünde tepkiler almalarına neden oldu."
Haberi yapanların tıklanma endişesini anlıyorum ancak ortada kimseyi şaşırtacak bir durum yok. Sosyal medyadan abartıldığına dair tepkiler yağıyormuş. Bunlar abartı değil, gayet olağan bir süreç. Hamile kadınların hemen hepsi hormonlar nedeniyle bu bulantı ve tiksinmeleri yaşarlar. Üstelik bulantı dönemine girilir girilmez ilk hassasiyet kokulara karşı başlar ve hamileler eşlerinden bile tiksinebilirler. Bırakın evi, iş yerinde bile arkadaşlardan parfüm sıkmamalarını rica etme durumları görülür.
Bu haberi yapan ya da kopyalayıp yapıştıran arkadaşların erkek olduğunu düşünüyorum. Yoksa bir kadının, hemcinsinin bu en hassas ve olağan davranışlarını böyle bir üslupla gündeme taşıyacağını sanmıyorum. Şimdi Fahriye Evcen ünlü diye hamileliğini midesi bulanmadan, kusmadan, hormonlarının ona yaptırdığı en sıradan hamilelik davranışlarını yaşamadan mı geçirsin? Dileğim şudur, hamile kadınları bırakın, şu süreçlerini huzurlu bir şekilde geçirsinler. Zaten sağdan soldan "Tek hamile sen misin?" gibi halden anlamayan cümleleri duyuyorlar. Bari manşet yapıp en hassas dönemlerinde gözyaşlarına boğmayın. Hamilelere saygı, lütfen.
ÇOCUKLAR İÇİN ÜCRETSİZ MEYVE SEPETİ
İş çıkışı eve gitmeden önce markete uğradım.
Aldığım meyveleri tarttırırken üç yaşlarında bir kız çocuğu ile annesinin diyaloğuna denk geldim.
Çocuk: "Anne muz yemek istiyorum."
Anne: "Evde var kızım, gidince yersin."
Çocuk: "Hayır, ben şimdi yemek istiyorum, şuradakini bana ver."
Anne: "Onu alamayız kızım, evde var dedim. Sinirlendirme beni."
Çocuk: "Canım istedi anne, şimdi istiyorum."
Anne aldığı bir muzu tartıya götürdü. Görevliye kendince açıklamalar yapıp tek muzu tarttırdı ve kızına verdi. Küçük kız, alışveriş boyunca büyük bir iştahla muzu yedi. Kasadan kabuğu geçirip, ödemeyi yaparken, annenin kredi kartı, limit yetersiz uyarısı verdi. Anne aldıklarını bıraktı. Muzun ücretini ödeyip marketten ayrıldı.
O an, ödemeyi teklif etmek geçti içimden. Ancak rencide edebileceğimi düşünerek vazgeçtim. Annenin kasada kısılan sesi hâlâ kulaklarımda...
Sonrasında Twitter'da yapılan bir paylaşım düştü önüme. İngiltere'de büyük bir markette çocuklar için ücretsiz sepet uygulaması yapılıyormuş. Sepette muz, portakal, elma gibi meyveler var ve çocuklar bu meyveleri ücretsiz olarak alıp yiyebiliyor. Ne kadar güzel değil mi? Neden bizde de olmasın? Bu marketlerde bir kazanç kaybına neden olmaz. Tersine bizde "Allah yerini doldurur", "Göz hakkı" gibi güzel inanışlar vardır. Bu tür şeyleri neden biz yapamıyoruz? Sağlıklı çocuklar ve mutlu alışverişler için bir düşünelim.
MÜZEDEKİ İMGELERİ BULUN
İstanbul Modern'in keşif alanında çocuklar için harika bir etkinlik var: Müzedeki imgeler. Çocuklar ve aileleri için düzenlenen etkinlik İstanbul Modern'in sergilerinde yer alan eserlerden ilham alıyor. Çocuklar sanatçıların eserlerindeki imgeleri bulup eşleştirecek, sonrasında yaratıcılıklarını kullanıp kendi tasarımlarını yapacaklar.