Cumartesi 17.11.2018
Son Güncelleme: Cumartesi 17.11.2018

Ölüm maratonu

Beyniyle, aklıyla, mantığıyla, zekasıyla övünen insanlığın deli bir yanı var. Hem de zırdeli. Geçen gün insanların yaptığı delice davranışlardan birini daha öğrendim: Ölüm Maratonu. Maraton koşusunun kökenini biliyorsunuz. MÖ 490 yılında Atinalılar ile Persler, Maraton Ovası'nda kapışır. Savaşı Atina kazanır. Filipides adlı asker, hiç durmadan 42 kilometre 195 metre koşarak zaferi Atina'ya iletir ve yorgunluktan ölür. Bugün, yeterli antrenmanı yapmış olan kalbi sağlam atletler, maratonu rahatlıkla koşuyor. Ancak Japonya'da öyle bir maraton var ki akla mantığa uymuyor. Kaihogyo ('dağı dolanmak' demekmiş) adlı maraton, Budist tarikatı Tendai'ye bağlı olan keşişlerin başvurduğu bir ibadet şekli... Olay eski başkent Kyoto'nun yakınındaki Hei Dağı civarında geçiyor. Diyeceksiniz ki: "Neticede bu bir yarış değil. Yavaş da olsa koşarsın, olur biter." Keşke bu kadar olsa! Çünkü... Kaihogyo tam bin (1.000) gün sürüyor ve toplam yedi yıla yayılıyor. Dini maratonun farklı etapları var: Mesela ilk yıl, keşiş 100 gün art arda 30 kilometre koşuyor. Bir dakika: Koştu geldi, yattı uyudu durumu yok ama... Gelir gelmez tapınaktaki görevlerini yapmaya devam etmek zorunda. Bu da uyumak için dört buçuk saat bırakıyor. Maratonu koşmadan önce yapması gerekenler arasında, ayağına hasır sandaletler giyerek dağdaki 260 tapınakta durup dua etmek var. Şimdi gelelim niye ölüm maratonu dediğimize: Kendine güvenip maratona başlayan keşiş ilk 100 gün içinde pes edebiliyor. Ama 101'inci güne geçerse, maratonu tamamlamak zorunda... Ya tamamlamazsa? Harakiri yapacak, yani kendini öldürecek! 1885 yılından beri 46 keşiş, 'Aydınlanmaya giden hac yolculuğu' denilen maratonu tamamlayabilmiş. Diğerleri öteki dünyaya göçmüş. Mesela Kaihogyo'nun beşinci yılında, dokuz gün süren ve Doiri adı verilen yemek yememe, su içmeme ve uyumama faslı var. Birçok hacı bu etapta dünyamıza elveda diyor. Bir insanın su içmeden yaşama süresi maksimum bir haftadır. Normalde üçdört günde ölür. "Keşiş arada kaçamak yapıyordur" diyeceksiniz ama tarikattan iki keşiş, maratoncuyu anbean gözetim altında tutuyor. Kaihogyo maratonunu son olarak tamamlayan keşiş olan Endo Mitsunaga, yedi yıl zarfında yaklaşık dünyanın çevresi (40 bin km) kadar koşmuş oldu. Bence insanlık dışı bir iş bu... Ancak Budist rahipler insanlıklarını tam da böyle bulduklarını söylüyor.
ZEYTİN: ŞENLİK VE YAS
Bilhassa Ege'deki zeytin ve zeytinyağı üreten kasabalarda çok hoş festivaller düzenleniyor. Mesela geçenlerde (3-4 Kasım) Kuşadası Zeytin Festivali yapıldı. Benzeri bir festival önümüzdeki hafta (23-24 Kasım) Akhisar'da yapılacak. Dünya Zeytin Günü'ne denk getirilen Zeytin Hasat Şenliği'ne ben de katılacağım için heyecanlıyım. Heyecanım sadece zeytine ve zeytinyağına olan sevgimden değil, Akhisar'ın lezzet vahası lokantalara sahip olmasından geliyor. İzlenimlerimi bir ara yazarım. Bizim gibi Akdeniz'e kıyısı olan Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkeler birbirlerinin zeytin üretimini yakından takip eder. Çünkü mesela bir ülkeden zeytinle ilgili bir hastalığın çıkması, diğeri açısından hem iyi, hem de kötü haberdir... İyidir, çünkü zeytin rekoltesi düşük olacağından zeytinyağı üretimi global ölçekte azalacak, bu da fiyatları yukarıya çekecektir... Kötüdür, çünkü aynı hastalığın seneye öbür tarafları da vurma olasılığı doğar. Mesela şu anda İtalya kötü durumda... Xylella fastidiosa adlı bir bakteri zeytin ağaçlarına hücum ediyor. Hastalık 2015'te saptandı ancak önlemedi. Özellikle güney İtalya tehdit altında... Hastalanan ağaçlar kurtarılmaya çalışılıyor ama çoğu zaman da yakılmak zorunda kalınıyor. Ölmez Ağacı denilen ağaçları öldürülüyor. Bu durum sadece İtalyan için değil, biz tüketiciler için de kötü. Zeytinyağı fiyatları artmıştı, şimdi daha da artacak.
'YAŞASIN NÜFUS YAŞLANIYOR'
Kriz birisi için zor günler demekken, diğeri için fırsat demektir. Kızılderili atasözü müydü: Sular çekildiğinde karıncalar balıkları, sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer. Üç ve daha çok çocuk yapılması için düzenlenen kampanyalara rağmen hem doğurganlık hızımız düşüyor, hem de nüfusumuz yaşlanıyor. Sadece bizde değil, başka ülkelerde de durum aynı. Bu nahoş gerçeği genç kuşak fırsata çevirebilir. Bir örnek vereyim: Sermayesi olanlar yaşlılar için bakımevleri açabilirler. Çoğu karı koca çalıştığı için annelere babalara bakmak kolay olmuyor. Hele bir de Alzheimer gibi bir hastalık varsa... Eğitim her zaman önemli bir alternatif. Önümüzdeki yıllarda hemşire talebi kesinlikle artacak. Yaşlılara, hastalara iyi bakacak, hem tatlı dilli, hem de mesleğine hakim hemşireler eskisine kıyasla daha çok kazanacak. Sosyolojik bir olayla karşı karşıyayız. Bunun dönüşü yok. Gençler ona göre plan yapmalı
KUYUDAN NASIL ÇIKILIR?
TÜYAP Kitap Fuarı vesilesiyle verilen ilanlara bakıyordum. Elçin Poyrazlar'ın Mantolu Kadın kitabı şu spotla tanıtılmıştı: "Birbirimize tutunarak çıkacaktık içinde bulunduğumuz çukurdan". Bu cümle iki açıdan tuhaf... Birincisi, 'içinde olmadığın çukurdan çıkmak' diye bir şey olamaz! Dolayısıyla çukuru tarif ederken 'içinde bulunduğumuz' demek gereksiz. Onun yerine mesela 'o karanlık çukurdan' ya da ne bileyim 'çıyanlarla dolu çukurdan' filan denebilirdi. İkinci tuhaflık: Çukurdan 'birbirine tutunarak' değil, 'birbirinin sırtına, omuzuna, hatta kafasına basarak' çıkılır. Anlıyorum, tutunmak, dayanışmayı çağrıştırıyor ama buraya uymuyor. Hayatın her gün yaşadığımız acı gerçeğini unutmayalım: Bazıları kuyudan kurtulurken, 'altta kalanın canı çıksın' diyecektir. Birbirine tutunarak çıkmaya çalışmak, sonu hüsranla biten pembe bir hayaldir.
Emre AKÖZ

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.