Son Güncelleme: Cumartesi 17.11.2018
Ölüm maratonu
ZEYTİN: ŞENLİK VE YAS
Bilhassa Ege'deki zeytin ve zeytinyağı üreten kasabalarda çok hoş festivaller düzenleniyor. Mesela geçenlerde (3-4 Kasım) Kuşadası Zeytin Festivali yapıldı. Benzeri bir festival önümüzdeki hafta (23-24 Kasım) Akhisar'da yapılacak. Dünya Zeytin Günü'ne denk getirilen Zeytin Hasat Şenliği'ne ben de katılacağım için heyecanlıyım. Heyecanım sadece zeytine ve zeytinyağına olan sevgimden değil, Akhisar'ın lezzet vahası lokantalara sahip olmasından geliyor. İzlenimlerimi bir ara yazarım. Bizim gibi Akdeniz'e kıyısı olan Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkeler birbirlerinin zeytin üretimini yakından takip eder. Çünkü mesela bir ülkeden zeytinle ilgili bir hastalığın çıkması, diğeri açısından hem iyi, hem de kötü haberdir... İyidir, çünkü zeytin rekoltesi düşük olacağından zeytinyağı üretimi global ölçekte azalacak, bu da fiyatları yukarıya çekecektir... Kötüdür, çünkü aynı hastalığın seneye öbür tarafları da vurma olasılığı doğar. Mesela şu anda İtalya kötü durumda... Xylella fastidiosa adlı bir bakteri zeytin ağaçlarına hücum ediyor. Hastalık 2015'te saptandı ancak önlemedi. Özellikle güney İtalya tehdit altında... Hastalanan ağaçlar kurtarılmaya çalışılıyor ama çoğu zaman da yakılmak zorunda kalınıyor. Ölmez Ağacı denilen ağaçları öldürülüyor. Bu durum sadece İtalyan için değil, biz tüketiciler için de kötü. Zeytinyağı fiyatları artmıştı, şimdi daha da artacak.
'YAŞASIN NÜFUS YAŞLANIYOR'
Kriz birisi için zor günler demekken, diğeri için fırsat demektir. Kızılderili atasözü müydü: Sular çekildiğinde karıncalar balıkları, sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer. Üç ve daha çok çocuk yapılması için düzenlenen kampanyalara rağmen hem doğurganlık hızımız düşüyor, hem de nüfusumuz yaşlanıyor. Sadece bizde değil, başka ülkelerde de durum aynı. Bu nahoş gerçeği genç kuşak fırsata çevirebilir. Bir örnek vereyim: Sermayesi olanlar yaşlılar için bakımevleri açabilirler. Çoğu karı koca çalıştığı için annelere babalara bakmak kolay olmuyor. Hele bir de Alzheimer gibi bir hastalık varsa... Eğitim her zaman önemli bir alternatif. Önümüzdeki yıllarda hemşire talebi kesinlikle artacak. Yaşlılara, hastalara iyi bakacak, hem tatlı dilli, hem de mesleğine hakim hemşireler eskisine kıyasla daha çok kazanacak. Sosyolojik bir olayla karşı karşıyayız. Bunun dönüşü yok. Gençler ona göre plan yapmalı
KUYUDAN NASIL ÇIKILIR?
TÜYAP Kitap Fuarı vesilesiyle verilen ilanlara bakıyordum. Elçin Poyrazlar'ın Mantolu Kadın kitabı şu spotla tanıtılmıştı: "Birbirimize tutunarak çıkacaktık içinde bulunduğumuz çukurdan". Bu cümle iki açıdan tuhaf... Birincisi, 'içinde olmadığın çukurdan çıkmak' diye bir şey olamaz! Dolayısıyla çukuru tarif ederken 'içinde bulunduğumuz' demek gereksiz. Onun yerine mesela 'o karanlık çukurdan' ya da ne bileyim 'çıyanlarla dolu çukurdan' filan denebilirdi. İkinci tuhaflık: Çukurdan 'birbirine tutunarak' değil, 'birbirinin sırtına, omuzuna, hatta kafasına basarak' çıkılır. Anlıyorum, tutunmak, dayanışmayı çağrıştırıyor ama buraya uymuyor. Hayatın her gün yaşadığımız acı gerçeğini unutmayalım: Bazıları kuyudan kurtulurken, 'altta kalanın canı çıksın' diyecektir. Birbirine tutunarak çıkmaya çalışmak, sonu hüsranla biten pembe bir hayaldir.
Emre AKÖZ
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu