Giriş Tarihi: 24.11.2018

Mutlu olmak varken şu dünyada

Milenyumun ilk günlerinde tanıştığımız Grinç, yıllar sonra tekrar huzurlarımızda. Bu sefer animasyon olarak. Film çocuklara hitap ediyor ama son sözü yetişkinlere söylüyor

Huysuz, yalnızlıktan ketum hale gelen yeşil yaratık Grinç, Theodor Geisel, nam-ı diğer Dr. Seuss'un 1957'de yayımlanan kitabıyla ortaya çıksa da biz onunla kitlesel olarak milenyumun ilk günlerinde vizyona giren filmiyle tanışmıştık. Çocuk kitabı uyarlaması olan, Ron Howard'ın yönettiği Jim Carrey'nin oynadığı film o gün bu gündür yılbaşı filmleri arasında hep yerini aldı. Dr. Seuss'un yılbaşı kutlamalarının ticarileşmesini eleştiren ama aynı zamanda mutluluk düşmanı bir yaratığın dönüşümünü anlatan hikaye, aradan geçen 18 yıl içinde efsanesinden hiçbir şey kaybetmemiş anlaşılan. Ki yenisi de bu yüzden çekiliyor. Efsaneleşen Grinç ile yeni sürümü arasında hikaye olarak açıkçası pek bir fark yok. Malum, Whoville kasabasının dışında yaşayan yeşil kahramanımız aşırı coşumcu yeni yıl kutlamalarından hiç hazzetmez. Bencil ama bir o kadar da zeki olan Grinç bir noktadan sonra çileden çıkar, yeni yıl kutlamalarını kökten yok etmek için plan yapar. Planı da tıkır tıkır işler. Ancak küçük bir kız hem onun dengesini hem de planlarını bozacaktır. Scott Mosier ile Yarrow Cheney'in yönettiği film ilk Grinç gibi hem büyüklere hem küçüklere hitap eden bir yapım değil. Daha ziyade çocuklara yönelik bir animasyon. Ama hikayeden gelen, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla durumu da var. Film, ortak ritüellerin insanları nasıl mutlu ettiğini anlatırken bu ritüellere bencilce karşı çıkmanın insanı nasıl yalnızlığa sürüklediğini ele alıyor. Tabii Grinç'in böylesi, mutluluk düşmanı, sevgisiz, bencil olmasının sebebi var. Sevgi yoksunu olarak yaşamış biri o. Mutlu olanı kıskanıyor. Mutluluğa düşmanlığı mutlu olmayı bilememesinden. Doğal olarak animasyon çocuklara yönelik olsa da son sözü yetişkinlere söylüyor: Sevgi verirsen, mutluluğun kapılarını açarsın...
BUNLAR DA VAR
Sezonun iddalı yerli yapımlarından Deliler: Fatih'in Fermanı haftanın öne çıkan yapımlarından. Osman Kaya'nın yönettiği Cem Uçan, Erkan Petekkaya, Nur Fettahoğlu ile Yetkin Dikinciler'in oynadığı film, Fatih Sultan Mehmet'in elçisini öldüren Romanya Prensi Vlad'a gerekli dersi vermek isteyen askerlerin öyküsünü konu ediyor.
Kirill Serebrennikov'un yönettiği Yaz ise 1980'ler Sovyetler Birliği'nde Rock'n Roll'un kaderini değiştiren kahramanların hikayesini anlatıyor. Thomas Stuber imzalı Muhtemel Aşk ise kendini yalnızlığa hapseden, markette çalışan bir adamın reyon görevlisine aşkını ele alıyor.
KISA KISA
Atıf Yılmaz'ın filmografisinin önemli filmlerinden Ah Güzel İstanbul'un kopyası restore edildi... Bir klasik daha kurtuldu.
1 Kasım 2019'da vizyona girmesi planlanan Charlie'nin Melekleri filminin bir bölümü İstanbul'da çekilecek.
35 yıl sahada görev yapan iki CIA ajanı, ajan filmlerini değerlendirdi. Sonuç, Tomas Alfredson'un yönettiği Köstebek'i en gerçekçi casus filmi seçtiler.
2019 Independent Spirit Award Adayları açıklandı. Eighth Grade, First Reformed, If Beale Street Could Talk, Leave No Trace, You Were Never Really Here En İyi Film ödülü için yarışacak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.