Giriş Tarihi: 13.4.2019

Ömür Atay: Erkeklerin o erkeklik haliyle hesaplaşması gerek

Festival festival dolaşan ve ödüller alan Ömür Atay’ın Kardeşler filmi nihayet vizyona girdi. Aile kararıyla kız kardeşlerini öldüren bir abi-kardeşin hikayesinin anlatıldığı filmi, yönetmeni Ömür Atay ile konuştuk

Bir İstanbul Masalı, Kapalıçarşı, Güldünya gibi kalburüstü dizileri o çekti. Anlat İstanbul'un beş yönetmeninden biriydi. Ömür Atay, ilk sinema filmini merakla beklediğimiz yönetmenler arasındaydı. Atay merakımızı Kardeşler filmiyle giderdi. Festivallerin de gözdesi oldu film. Karlovy Vary, Adana, Nürnberg, Dhaka film festivallerinde yarıştı. Nürnberg'de En İyi Film, Adana'da başrol oyuncuları Yiğit Ege Yazar ve Caner Şahin En İyi Erkek Oyuncu, Gözde Mutluer ise Türkan Şoray Umut Veren Kadın Oyuncu ödüllerini kazandı. Film şu aralar İstanbul Film Festivali'nde Ulusal Yarışma seçkisinde yer alıyor.
Atay Kardeşler'de, aile içinde işlenmiş bir cinayet hikayesinden yola çıkarak suç, adalet, vicdan üzerine bir film koyuyor önümüze. Filmde evden kaçtığı için aile kararıyla kız kardeşini öldüren abiyle, yaşı küçük olduğu için cinayeti üstlenen bir kardeşin hikayesini izliyoruz. Bu hafta vizyona giren film bir anlamda kadın cinayetlerinde hep sessiz kalan erkeklerin dünyasında yaşananları anlatıyor. Atay ile buluştuk ve hem Kardeşler'i hem de erkek şiddetini konuştuk...
- Kardeşler, suç, vicdan, kadın cinayeti, hesaplaşma üzerine bir film. Genelde bu tür hikayelerin merkezinde kadınlar olur. Siz suçu işleyen erkeklerin dünyasına bakıyorsunuz.
- Evet hikayenin odağında aile içinde işlenmiş bir kadın cinayeti var, ama biz filmde cinayetten dört yıl sonra katillerin dünyasında yaşananları izliyoruz. Bu şiddet meselesinde madalyonun iki yüzü var aslında. Madalyonun bir yüzünde kadınlar diğer yüzündeyse 18 yaşının altında oldukları için az ceza alsın diye o şiddeti uygulamaya, suça itilen çocuklar var. Fakat asıl fail hep karanlıkta kalıyor. İşte o karanlık alanı biraz deşmek istedim. Çünkü o karanlık alan bizim filmimizde olduğu gibi bu çocukları kadına yönelik şiddette kullanılıyor. Bazen de biliyoruz ki siyasi cinayetlerde de kullanılıyorlar ya da bu çocuklar yoksullukla bağlantılı olarak mafya, suç örgütlerinin eline düşüp suça itiliyor. Aslında hepsi aynı karanlık noktadan besleniyor.
SESSİZLİK ANLAŞMASI VAR
- Nedir o karanlık alan?
- Erkekliğin, gücün kutsandığı, otoritenin sınır tanımadığı, feodal yapının hâlâ kurallarının işlediği karanlık alan orası... Herkes her şeyi bilse de bir sessizlik anlaşması yapılmış gibi. Kimse konuşmuyor. O karanlık alanda söz konusu kadına yönelik şiddet olunca namus kılıfı bulunuyor. Sonra her şeyin üstü kapatılıyor. Bence işte tam da bakılması gereken nokta işte bu sessizlik. Orada gizleniyor, saklanan her şey. Katil sessizliğe bürünüyor. Bazen aile içindeki kadınlar bile sessiz kalıyor.
- Yıllar önce kadınların yaşadığı zorlukları anlatan Güldünya dizisini çekmiştiniz. O dizi sürecinin bir etkisi oldu mu Kardeşler'i çekmenizde?
- Güldünya'yı hazırlarken bir sürü olay dosyası okumuş, sığınma evlerinde yaşayan kadınlarla konuşmuştum. Bu meselenin göründüğünden daha büyük bir buzdağı olduğunu, kurbanların sadece kadınlar olmadığını o zaman anladım. Kadınlar kurban. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Orada çok sert ve trajik bir durum var. Ama erkeklerin durumu gözden kaçıyor.


- Nedir gözden kaçırdığımız?
- Türkiye'de erkekler toplumsal rollerini, toplumun o erkekliği kutsayan anlayışı konuşmuyorlar. Aslında erkeklerin de kendi cinsiyetleri üzerine konuşmaları, o erkeklik meselesini sorgulamaları gerekiyor. Meseleye kadına yönelik şiddet diyoruz. Ve konuyu hep kadınlar üzerinden konuşuyoruz. Oysa bunun adı erkek şiddeti. Sorunun adını bile yanlış koymuşuz.
- Son zamanlarda artık erkek şiddeti olarak tanımlanır oldu.
- Evet, zaman içerisinde nihayet meseleyi doğru tanımlamaya başladık. Ama bana sorarsan aslında bu mesele bir cinsin diğer cinse yönelik soykırımı. Gücün, erkekliğin kutsandığı anlayış kadının kendi özgür iradesiyle bir şey yapmasını istemiyor. Bir de hep namus kılıfı bulunuyor. Namus deyince bizde her şey meşrulaşabiliyor ya. Tüm o cinayetler namus yüzünden mi işleniyor sanki. Oysa bir kadının okumak istemesi, başka bir şehirde yaşamak istemesi bile suç olarak görülebiliyor, cinayet sebebi sayılabiliyor.
- Feodalizm hâlâ içimizdeki varlığını sürdürüyor mu?
- Feodal anlayış kapitalizmin içinde kendini gizleyebiliyor. Ki bu konuyla ilgili de bir algı bozukluğu var. Mesela kadın cinayeti deyince bu suçlar sanki töre cinayetiymiş ve sanki genelde Doğu ve Güneydoğu'da yaşanıyormuş gibi bir algı var. Oysa öyle değil Türkiye'nin en batısıdaki, en kuzeyindeki illerimizde de var bu sorun. Öyle eğitimli kesim yoksul kesim ayrımı da yok. Şiddet her şekilde ortada çıkıyor.
YERELDEN YOLA ÇIKTIM
- Filmin bir bölümü ıslahevinde geçiyor. Siz gidip incelemelerde bulundunuz mu?
- Çekimlerden önce Adalet Bakanlığı'nın izniyle ıslahevlerine gittik. Birçok çocukla konuştum. Günlük yaşamlarını gözlemledim. Genel olarak gördüğüm şey şu: Yoksulluk üzerine çok düşünmemiz gerekiyor.
- Dünyada birçok festivalde gösterildi film nasıl algılandı?
- Suç, ceza, iç adalet, vicdan edebiyatın, sinemanın hep ilgisini çeken olgular. Ben bu filmde şundan çok memnunum. Bu olgular üzerine bir iş yaparken o bildik klasikleri referans almadan, yerelden yola çıkarak özgün bir hikaye anlattığımı düşünüyorum. Bu festivallerde de algılandı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.