Cumartesi 21.09.2019
Son Güncelleme: Cumartesi 21.09.2019

Müzik benim üçüncü dilim

Fransa’da doğdu, Fransızca eğitim gördü. Ama iş şarkı söylemeye gelince Türkçeyi seçti. Derya Yıldırım, “Türkçe şarkıların duygusu başka.... Türkçe söyleyerek kendimi iyi hissediyorum” diyor

Fransa'da yayınlanan ses yarışması The Voice'ta dört jüri üyesini döndürerek dikkat çekmişti Derya Yıldırım. Şimdi söz ve bestesi kendisine ait Bu Gece şarkısıyla pop müzikte yeni bir soluk olmaya aday. Sesi kadar fiziğiyle de dikkat çeken genç şarkıcıyı yakından tanımaya ne dersiniz?
- Bu Gece'nin söz ve müziğinin size ait. Fransa'da doğup büyümüş olmanıza rağmen Türkçe şarkı sözü yazmak zor olmadı mı?
- Aslında Türkçe, öğrendiğim ilk dil. Fransızcayı anaokulunda öğrendim. Fakat küçük yaşta evde ve dışarıda sürekli Fransızca konuştuğum için Türkçeyi biraz ihmal ettim, geliştiremedim. Menajerim Süheyl Atay ile tanıştıktan sonra Türkçemi geliştirmeye karar verdim. Zaman içinde de gelişti. Şarkı sözü yazma konusuna gelince, aslında şarkının sözleri basit ve anlaşılabilir. Bu şarkıyı bir gece, yıldızları seyrederken yazdım.
- Müziğin sizi ilk etkilediği anı hatırlıyor musunuz?
-13 yaşımdayken, internette gezerken Fransa'da yetenek yarışmasına katılan Caroline Costa'nın bir videosu ile karşılaştım. Çok sevdiğim My Heart Will Go On şarkısını seslendirmişti. Caroline'in sesine, duruşuna, tatlılığına hayran kaldım. Ne olduysa, o günden sonra oldu. Şarkının sözlerini bir kağıda yazıp söylemeye başladım. Ve hep "Bir gün Caroline gibi ben de bir yarışmaya katılacağım" derdim.


GEÇİCİ ŞÖHRET SAĞLIYOR
- Ve katıldınız da. Fransa'da yayınlanan The Voice'ta dört jüri üyesi de size döndü. Bu tür yarışmaların olumlu ve olumsuz yönleri nedir?
- İlk etapta fiziğe bakmadan sadece sese kulak veriyorlar. O yüzden o dört koltuğu da döndürmek benim için büyük başarı oldu. Olumsuz tarafı ise yarışmacı için geçici bir şöhret dönemi yaratıp sonra da unutturması. Yani kalıcı olmak zor. Bu yarışmanın kariyerin için sadece bir itici güç olması gerekiyor. The Voice'tan sonra? Devamı sende...
- Ailenizde müzisyen var mı?
- Dedem biraz saz çalıyor. Ama özellikle annem müziği çok sever. Bir enstrüman çalmayı hep istemiş ama imkanları kısıtlıymış. Zaten 17 yaşında anne olduğu için öğrenmeye ne zamanı ne de ayıracak parası olmuş. Çocukları hep önceliğiymiş. Beni müziğe yönlendiren de o oldu. Piyano eğitimine gönderdi, evdeki akustik piyanomu aldı. Daima arkamda durdu, hâlâ da duruyor. Rol modelim annem. Ben de ileride onun gibi bir anne olmaya çalışacağım. Babam, kardeşim, halam, dedem ve rahmetli babaannem de beni hep destekledi. Onlar en büyük hayranlarım.
EN UZUN İLİŞKİM
- Piyano çalmayı öğrendikten sonra müzik eğitimine nasıl devam ettiniz?
- Üç yıl özel piyano dersi aldıktan sonra konservatuvarı kazanıp yedi yıl okudum. Ne mutlu bana ki, müzik kulağım güçlü. Müzik benim üçüncü dilim oldu. İstediğimi çalabiliyorum, şarkılar, melodiler yazabiliyorum. Düzenleme yapıyorum. Bir müzisyen olarak, bir şarkıyı dinlerken kimsenin hissedemediği şeyleri duyuyorum.


- Enstrümanınızla ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
- En uzun ve sadık ilişkim. Şaka bir yana piyanomsuz olmaz. Ben varsam piyanom var. Birbirimizi tamamlıyoruz. Piyano özgürlüğümü ifade ediyor. Çaldığımda müziği ve tempoyu serbest bir şekilde ben yönetiyorum.
- Fransa'da bir yarışmaya katıldınız, orada dikkat çektiniz. Neden çalışmalarınızı sürdürmek için Türkiye'yi seçtiniz?
- Türk müziği, beni zamanla Fransız müziğine göre daha çok etkilemeye başladı. İlk başta Fransa'da kalıp, Fransızca veya başka dilde şarkılar söylemek istiyordum ama Türk müziğine özendim. Annemin desteğiyle Türkçe söylemeye başladım. Aksanım hâlâ duruyor aslında ama Türkçe şarkılar bir başka... Duygusu başka... En doğalı Türkçe şarkı yazmak gibi geliyor bana. Türkçe söyleyerek kendimi iyi hissediyorum ve bu iyiliği paylaşmak istiyorum. Dolayısıyla benim için Türkiye, Fransa'ya göre daha heyecanlı bir ülke.
- Peki şarkı sözü yazarken size neler ilham veriyor?
- Özel hayatım. Maalesef, yalnızca acı çekince şarkı yazabiliyorum. Birileri ya da bir şeyler canımı sıkınca bir şekilde peş peşe şarkılar yazıyorum. En son babaanneme bir şarkı yazdım. Malesef 31 Ağustos'ta yaşamını yitirdi. Hayata veda etmeden önce, üzülmesin diye dinletmek istemedim. Belki bir gün, onun hatırına paylaşırım.
- Müzisyen olmanın size ne kazandırdığını düşünüyorsunuz?
- Müzik hayatıma renk kattı, umut kattı. O kadar güzel yönlendirdi ki... Ayaklarının altındaki sahnenin ağırlığını hissetmenin ne kadar güzel olduğunu herkes anlayamaz. Her günüm resmen müzik oldu. Çok büyük, sonsuz bir bağ. Benim en büyük kazancım.
- İleride nasıl bir müzisyen olarak anılmak istersiniz?
- Bir 'müzisyen' olarak anılmak bile bana yeter.


HERKES ŞARKI SÖYLÜYOR, HERKES SANATÇI
- Fransa'da müzik sektöründe varolmak kolay mı?
- Zaman geçtikçe zorlaşıyor. Çünkü herkes şarkı söylüyor, herkes 'sanatçı'... İnsanlar, çok küçük yaşlarda şöhretin peşine düşüyor. Bizim sanatımıza, duygularımıza, hislerimize kim bakacak ki? Ben bir süre sonra Fransız müzik sektöründe yerimi hissetmemeye başladım.
- Türk şarkıcılardan kimleri dinlemeyi seviyorsunuz?
- Her tarzda dinliyorum aslında. Alternatif, rock, türkü... Örnek vermek gerekirse; Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli, Ezginin Günlüğü, Aşık Veysel, Feridun Düzağaç, Mabel Matiz, Mor ve Ötesi, Manga, Grup Seksendört, Vega.. Müzikte kendime örnek aldığım bir isim derseniz, Lana Del Rey derim..
İSTANBUL'UN GECE HAYATINI SEVİYORUM
- Müzik dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
- Temmuz ayında mimarlık okulunu bitirdim. Ama kendime biraz zaman veriyorum. Bu aralar Fransa ve Türkiye arasında kaldım. Türkiye'ye gelince müziğime daha çok odaklanıyorum, Fransa'da dinleniyorum. Boş zamanlarımda spor yapmayı, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, çizim yapmayı tercih ediyorum.
- Instagram post'larınızda hep pozitif mesajlar veriyorsunuz. Gerçek hayatta da böyle misiniz?
- Olaylara ne kadar pozitif bakarsam o kadar pozitif bir hayatım oluyor. Umudumu asla yitirmem. Ne olursa olsun hep bir çözüm bulmaya çalışırım. Ne kadar pozitif olursan, hayat sana o kadar pozitif dönecektir. O yüzden Instagram'da pozitif olmayı tercih ediyorum. Birbirimize iyi gelelim istiyorum.
- Türkiye'de sizi en çok ne etkiliyor?
- İstanbul'un gece hayatı beni çok etkiliyor. Konserler, mekanlar, insanlar... Malum 22 yaşında biri olarak, dünyanın en sakin ülkesinden geliyorum.
GÜZELLİĞİN AVANTAJI ÇOK
- Sesiniz çok güzel. Siz de güzelsiniz. Bunun size avantaj sağladığını düşünüyor musunuz?
- Gerçekçi olmam gerekirse, evet. Güzelliğin avantajları çok. Malesef bu her sektörde böyle. Ama beni en çok mutlu eden şey, "Güzelsin"den ziyade, "Güzel müzik yapıyorsun" denmesi. Eserime güzel diyen beni 100 kat mutlu ediyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.