Bahar hem güçlü hem dişi

Oyunculuğa 16 yaşında başlayan İlayda Çevik, geçen hafta atv'de ilk bölümü yayınlanan Gel Dese Aşk dizisinde canlandırdığı Bahar karakteri ile tüm gözleri üzerine topladı. Gösterdiği performans ile tam not alan Çevik, fettan bir karakter olan Bahar için: "Bence Bahar herkesin hayatında olması gereken biri. Çünkü çok güçlü ve dişi bir karakter. Her şeye rağmen hayatta var olma mücadelesinde tek başına ayakta kalmaya çalışıyor. Bahar benim arkadaşım olsa, başım sıkıştığında mutlaka onu arardım" diyor. İlayda Çevik ile yağmurlu bir İstanbul gününde buluştuk ve onun Burhaniye'den İstanbul'a gelme hikayesinden yola çıkarak, oyunculuğa ve hayata dair samimi bir sohbete daldık... - Oyunculuk yolculuğunuz nasıl başladı? - Balıkesir, Burhaniye'de küçük bir sahil kasabasında doğdum, büyüdüm. Tiyatro hayatım da orada başladı. Burhaniye Belediyesi Kent Tiyatrosu'nda amatör gibi gözüken ama bana kalırsa çok profesyonel bir ekiple yola çıktım. İlkokuldaydım bu yolculuğa başladığımda. Annem İstanbul'da büyüdüğü için İstanbul'dan ayağım hiç kesilmedi. Ailemin desteği ile İstanbul'daki tiyatro ile ilgili etkinlikleri takip ediyordum. Liseye başlayacağım yıl Müjdat Gezen Sanat Tiyatrosu'ndaki bir çocuk oyunu için seçmelere katılmıştım ve kazandım. O oyunu her pazar oynamamızı istediler. İlk para kazandığım işimdi.
- Ne yaptınız ilk kazandığınız para ile?
- Oyun başı 30 lira alıyordum. 13 yaşındaydım. Çok mutlu oldum ve okul harçlığım oldu.
- İstanbul maceranız böyle mi başladı?
- Evet... Ben oyuncu olmayı kafaya koymuştum. Ailem de çok destek oldu. Bir sahil kasabasından çıkıp İstanbul'a yerleştim. Eğitimime de burada devam ettim. Konservatuvara girdim.
- İstanbul'da yalnız mı yaşamaya başladınız?
- Hayır, annem ve kız kardeşimle birlikte ev tuttuk. Babam esnaf. İşi gereği Balıkesir'de kalması gerekiyordu. Dükkânı kapatıp gelemezdi. 10 senedir hafta sonları babam geliyor. Yaz tatillerinde de biz Balıkesir'e gidiyoruz.
- İstanbul sizi korkuttu mu?
- Çok sık gidip geldiğim için hiç korkum olmadı. Aslında pek de algılayabildiğim şekilde gerçekleşmedi. "Tiyatro yapıyorum ne güzel" diye düşünüyordum ben. İmkânlarım daha da gelişmiş olacak diye bakıyordum olaya.
- Oyunculuk konusunda en büyük destekçiniz aileniz olmuş...
- Biz Kuzey Egeliyiz, deniz kenarında büyüdük. Çocukluğumdan gelen bir arzuydu bu ve ben şanslıydım. Anne ve babam ben hangi mesleği seçersem seçeyim aynı desteği verirlerdi. Oyunculuğa karşı çok tutkulu olduğum için onlar da arkamda durdular.
- Çocukluk arkadaşlarınız, komşularınız sizi ekranda gördüklerinde neler hissettiklerini anlatıyorlar mı size?
- Çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Onlar için de bir heyecan. Ellerinde büyüdüm ve birlikte büyüklerimiz var.
- Burhaniye için yapmak istediğiniz bir şey var mı?
- Tiyatroya ilk Burhaniye Belediyesi Kent Tiyatrosu'nda başlamıştım. Onlarla bir araya gelip bir oyun oynamayı çok isterim.
- Sektöre erken girmek bir şans mı?
- Hem avantajları hem de dezavantajları var. Ben şehir dışı bir işle başladım. Bursa, İstanbul derken birden kendimi Gaziantep'te buldum. Aslında o süreçte aile olarak üç parçaydık. Oturttuğun bir düzenden kopmak 16 yaşındaki bir kız çocuğu için zordu. Ama okul gibiydi set. Geliştim, öğrendim. Yeni kültürler gördüm.
- Gaziantep size farklı geldi mi?
- Daha önceden gidip gördüğüm bir yerdi. Dokusunu biliyordum ama gidip orada yaşamak farklıydı. Farklı kültürler tanımak çok kıymetliydi.
- Sette Erkan Petekkaya, Şebnem Bozoklu gibi tecrübeli oyuncular var. Birlikte nasıl gidiyor?
- Çok keyifli ve yoğun. Oturup konuşmaya vakit kalmıyor. İşle ilgili konuşuyoruz. O anlamda çok şanslıyım. Güzel bir enerjimiz var ve bu işe yansıyor.
- Anne olmayı çok istediğinizi öğrendim...
- Çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Kız kardeşimle rahat rahat bahçede oynayalım diye ailem başka bir eve taşınmıştı. Böyle kıymetli ve ince düşünen bir anne-baba ile büyümek hayata karşı bir güven duygusu sağlıyor. Sevdiğim işi de yapıyorum. İstediğim her şeye sahibim. Geriye bir tek anne olmak kalıyor. İnşallah ileride o da olur.
- Yakın vakitte evlenmeyi düşünüyor musunuz?
- Şu an öyle bir şey söz konusu değil. İşimizde gücümüzdeyiz. Ama katı değilim anne olmaya.
- Herkese karşı anaç mısınız?
- Bilmem. Şefkat duygum çok yüksek. Kız kardeşim olduğu için yarı anne oldum hep. Aman başına bir şey gelmesin diye endişelendim. Tabii annelik daha farklı bir şeydir. Kedimle kurduğum ilişki de böyle. Galiba anacım. (Gülüyor)
- Yeni nesil oyuncuların normal hayatta fazla makyaj yapmadığını görüyorum. Şu an siz de öylesiniz, yüzünüzde hiç makyaj yok. Geçmişte oyuncular daha yoğun makyaj yapıyordu, günlük hayatta da... Kuşaklararası farklar yoğunlaştı mı?
- Her şey farklılaştı aslında. Ama ben başından beri böyleyim. Süslenen, saçlarını boyatan bir kız olmadım hiç. Rol gereği çok farklı makyajlar yapıp kıyafetler giyiyoruz. İlayda ile Bahar arasındaki geçişi seviyorum mesela. Bunu da kıymetli buluyorum.
- İlayda mesleğinde nereye varmak istiyor?
- Oyunculukta varılacak bir yer yok. Sonsuza kadar bir keşif süreci. Her işten hayata, kendime ve oyunculuğa dair yeni şeyler öğrenebilirim. Her farklı yönetmen ve senaristten de farklı şeyler öğrenebilirim. "Ben kendimi nasıl daha fazla geliştirebilirim" diye bakıyorum hayata.
- Anneniz diziyi izlediğinde Bahar'ı gördüğünde ne dedi?
- Annedir ne kadar objektif olduğunu söylese de o annelik içgüdüsüyle hiç kötü bir yorum duymadım kendisinden. Bahar çok değişik geldi ona ama kabullendi Bahar'ı. Sevdiğini düşünüyorum hatta.
- Set dışındaki rutininiz nasıl geçiyor?
- Evcilim ben. Sürekli film izleyip kahve içiyorum. Sevdiklerim ve arka fonda güzel bir müzik beni mutlu etmeye yetiyor.
BAŞIM SIKIŞTIĞINDA ONU ARARDIM
- Şu ana kadar oynadığınız karakterlerden dolayı hep masum bir melek olarak anılıyordunuz ama Bahar fettan bir karakter... Bahar'la nasıl gidiyor?
- Bahar'la çok mutluyuz (Gülüyoruz). Bence Bahar herkesin hayatında olması gereken biri. Çünkü çok güçlü ve dişi bir karakter. Her şeye rağmen hayatta var olma mücadelesinde tek başına ayakta kalmaya çalışıyor. Bahar benim arkadaşım olsa, başım sıkıştığında mutlaka onu arardım.
- Zeki mi buluyorsunuz Bahar'ı?
- Tabii. Bahar'la yolculuğumuzu Osman Sınav'a borçluyum. Bana bu karakteri anlattığında çok heyecanlıydı. Ben de çok heyecanlandım. Gözündeki ışığı görmek bir oyuncu için büyük bir şevk.
Bu proje uzunca bir süredir Osman Sınav'ın aklında olan bir proje. Belki 10 senelik bir iş. Hep bir sebepten ötürü hayata geçememiş. Bahar'ı ve hikayeyi anlattı. Bahardan önce bu karaktere hazırlanmıştım zaten ben. Çünkü yoğun oyunculuk potansiyeli gerektiren bir karakterdi Bahar. Değişimleri, dönüşümleri, duygu geçişleri olan biri. Hazırlık süreci uzun ve sancılıydı ama diğer taraftan heyecanlı ve keşfettiriciydi.
Osman Sınav'ın yönetmenliğinde olması benim için çok önemliydi o kafasındakileri ben de hissettiklerimi anlattım. Ortak bir paydada buluştuk. Ortaya böyle bir şey çıktı. Çok mutluyuz.
BU DİZİ BİZİ HAYATLA YÜZLEŞTİRİYOR
- Bahar karakteri sosyal medyadan büyük bir tepki aldı. Muhtemelen bunu da bekliyordunuz. Eleştirileri duyduğunda ne hissettiniz?
- Benim Bahar'la bağım çok ayrı. Bir de ben işimi yapıyorum ve işim oyunculuk. Bana bir senaryo veriliyor. Yazılanı okuyorum. Kendimden bir şeyler ekleyerek bir karakter performe ediyorum. Ve kurgusal bir iş yapıyoruz. Özellikle Gel Dese Aşk çok hayattan bir senaryo. Kendimizle ve hayatla yüzleştiğimiz noktaların çok olduğu bir iş. Ama ne de olsa kurgusal bir iş. Bahar bir karakter. Dolayısıyla bu tepkiler beklediğimiz tepkiler. Öngördük. Ama bu benim işim. Bahar'a olan inancım ve tutkumla çok araya girebilecek bir şey değil.