Cumartesi 06.06.2020
Son Güncelleme: Cumartesi 06.06.2020

Şenlendirici Hayat Akademisi kuracağım

Klarnetine ruhunu üfleyen adam Hüsnü Şenlendirici salgın günlerini Bergama yakınlarındaki çiftliğinde geçiriyor. Bu arada oğlunu da evlendirdi, genç yaşında kayınpeder oldu. Sanatçıyla salgın günlerini ve çiftlik hayatını konuştuk. Ve öğrendik ki yakında “hayatımın projesi” dediği Şenlendirici Hayat Akademisi’ni kurmayı planlıyor. Belli ki bu proje çok konuşulacak...

Bir nefes ustası... Klarnetine kendi ruhunu üfleyen adam... Ünü çoktan Türkiye'yi aştı. Dünyanın hatırı sayılır caz festivallerinin de yıllardır aranan isimlerinden Hüsnü Şenlendirici. O klarnet çalmıyor sadece, kendi tabiriyle, klarnetiyle şarkı söylüyor. Şenlendirici salgın günlerini, bundan beş yıl önce, İzmir'in Bergama'ya komşu Kınık ilçesinde satın aldığı 10 dönümlük çiftliğinde geçiriyor... Sebze ve meyve yetiştiriyor. Küçükbaş hayvan besliyor... Usta müzisyenle hem salgın günlerini hem de çiftlik hayatını konuştuk...

- Nasılsınız, nasıl geçiyor orada hayat?
- Valla şükürler olsun, ben şanslı olanlardanım. Çiftliği alırken böyle bir öngörüm yoktu tabii. İnsanlar bir-iki odadan çıkamadı aylarca...

-Çiftlik satın alma kararını nasıl vermiştiniz?
- Yaklaşık beş sene oldu. Uzun yıllardır konserler falan yurt dışında dolaştığım için, yollarda en çok baktığım yerler, yol kenarlarındaki çiftlikler olurdu. Avrupa'da özellikle... Bir de eski zamanlarda İstanbul- Bergama arası otobüslerle gidip geldiğimizde, çiftlikler, tarlalar beni hep çekiyordu. Bergama'da müzisyenler düğün sezonunda düğüne, düğün olmadığı zaman pamuk ya da tütün tarlasına gider çalışmaya. Tarlaya çok uzak değildim aslında. Duygu olarak kendimi buraya daha ait hissediyorum...

- Neler ekiyorsunuz?
- Ben zaten burayı yaklaşık 300'ü aşkın zeytin ağacıyla beraber aldım. Bunun yanında herhalde 20, 30 taneye yakın ceviz ağacı, bademi, çağlası, eriği, mandalinası... Kendime göre hani böyle dalından koparabileceğin her şeyi ektim. Cennet hurması, elma, ayva, armut bu tür şeyler... Geldiğimden beri yaklaşık 30, 40 ağaç da kendim ektim, bunlardan 10,15'i tuttu. Burada kendime göre bir şeyler yapıyorum ama hiç dal kesmeden... Burada ekip biçmesi daha da keyifli. Onun dışında domates, salatalık, biber... Keçiler, koyunlar da var tabii...

- Doğup büyüdüğünüz Atmaca Mahallesi'ne yakın mı çiftlik?
- Şöyle söyleyeyim; Atmaca Bergama'nın içinde, yükseklerde bir yerlerde yine. Roman mahalleleri genelde yüksek, tepe yerlerde olur. 10 kilometre Bergama, Kınık 7 kilometre. Yani bir şekilde Bergama'yla da mahalleyle de bağlantım var, gidip geliyorum...

- Yakın dönemde oğlunuzu evlendirdiniz bu arada hayırlı olsun... Genç yaşta kayınpeder oldunuz... Çiftlikte mi oldu nikah?
- Çok teşekkür ederim. Salgının ilk günlerinde evlendi oğlum Ergün. Bize korona sürprizi oldu. Kuralları bozmadan küçük bir şey yaptık. İstedik. İnşallah sonra bu olaylar geçince de telafi edeceğiz.

- Çaldınız mı baba oğul?
-
Yok, öyle bir şey değildi. Nikah merasimi yaptık sadece. Ufak bir müzik yapıldı, beş dakika. Davul çalsın derler bizim buralarda onu yaptık, düğüne saklıyoruz kendimizi...

- Üstadım şimdi biraz bu dönemin müzikli felsefesine geçmek istiyorum. Şunu gördük aslında bir yandan, hayatı biz çok planlayabildiğimiz sanıyorduk ya... Hayatın doğaçlama olduğunu virüs yoluyla Allah bize öğretti. Siz de müzikte bir doğaçlama üstadısınız aynı zamanda... Nasıl bir bağlantı var hayat ve müziğin öngörülmezliği arasında?
- Ya, çok güzel söyledin. Tabii ki müzikte dizili olan bir sistem vardır, taksimde de... Ama ne kadar doğaçlama yapıyorum dersen de aslında kuralları icra ediyorsundur. Sadece kendinden bir şeyler katıp, farklı bir şeyler sunmaya çalışıyorsundur. Hayatta da o doğaçlamalar zaten insanın ilgisini çeker. Özellikle caz müziğinin temelini oluşturan doğaçlamadır. Türk müziğinde de taksim derler mesela, farklı bir açıdan bakıldığında da. O doğaçlama her an sürprizlere gebedir yani, ne olacağı belli olmaz, bir nota sonrasını bilemezsin. O daha çok heyecan verir insana. Tabii bu içinde bulunduğumuz durum şunu gösteriyor aynen dediğin gibi; mesela bir şarkı yapmışım ben, evet bunu üç ay sonra paylaşırsak şöyle olur. Hayır abi, bunu bence taze taze ilk yaptığında, fırsatını bulduğun ilk zamanda çıkarmak lazım mesela. Hani o zaman kavramı, hesaplar, kitaplar tutmuyor bazı durumlarda onu görmüş olduk insanoğlu olarak.

- Bu durum ertelemenin, yarın yaparımların hepsinin yalan olduğunu da gösterdi bize...
- Hayatı ertelemeyelim, hiçbir anlamı yok. Her şey şu anda... Gerisi Neşet Baba'nın söylediği gibi, "yalan dünya"..


SALGINDAN KİM NE DERS ÇIKARACAK?
Bence bu salgından ders çıkaracak olanlar ve hayatına bu duruma göre bir nizam verebilecek olanlar yine belli bir kesim olacak. Virüs notlarını doğru tuttuysak, akılcı düşündüysek çok dersler var içinde. Ama yarın her şey normale döndüğünde, insanların çoğu unutacak bunu biliyor musun! Aynı umarsızlıkla, yeşili sevmeden, ve aynı hırsla devam edecek. Geçen arkadaşlarla sohbet ederken konuşmuştuk bunu. Bana "Abi öyle deme, bir sürü insan anladı, empati yapıyorlar, bazı şeylerin kıymetini anladılar' dedi. Dedim işte o anlayanlar sen, ben, bizim oğlan zaten. Anlamayan zaten yine anlamayacak abi, devam edecek adam. Hayatın ne olduğunu anlayanlar da ezelden anlayanlar zaten...
HAYAT SADECE MÜZİKTEN İBARET DEĞİL
Uzun zamandır aklımda bir akademi açmak var. İsmi farklı olacak. Bir abim dedi bana yine, böyle akıl hocalarım gibi sevdiğim, dinlediğim abilerim vardır. "Hüsnü öyle yapma adını, Şenlendirici Hayat Akademisi koy" dedi. "Çocuklara hem müzik öğret, hem ayda bir götür çiftliğine yumurtaları toplat tavukların altından" dedi. "Kuzuları yemlettir, hepsine birer fidan diktir... Hayata dair şeyler öğret, kamp ateşi yakmayı öğrensinler" dedi. Ben zaten böyle bir şey düşünüyordum da. Çok güzel değil mi? İnşallah Şenlendirici Hayat Akademisi için çalışmaya başlayacağım. Hayat sadece çalmaktan ibaret değil ki ya. İnsanın başı derde girdiğinde ya da ihtiyacı olduğunda en azından bir yerde bir ateş yakabiliyor olması lazım. Ne bileyim, düşünsene ektiğin bir fidanın yeşerdiğini görünce nasıl mutlu oluyorsun... O hissi o çocuğun hissetmesi lazım. Hatta dalından koparıp ilk yediği anı düşünsene...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.