Cumartesi 08.08.2020

‘Geceyarısı’nın laneti

İngiliz yönetmen Alan Parker vefat edince neden ‘Geceyarısı Ekspresi filminin yönetmeni öldü’ başlıkları atıldı? Oysa bu propaganda filmiyle değil de sinema tarihine geçen iyi filmleriyle anılabilirdi. Ama bu Parker’ın tutumuyla ilgiliydi

İngiliz yönetmen Alan Parker geçtiğimiz günlerde vefat edince hem geleneksel hem de sosyal medyada 'Geceyarısı Ekspresi'nin yönetmeni öldü' şeklinde haberler çıktı. Oysa filmografisinde Mississippi Yanıyor, Birdy, Evita, Pink Floyd: The Wall gibi sinema tarihine 'iyi film' olarak geçmiş onca eseri varken Parker'ın sadece Geceyarısı Ekspresi ile anılması ve o filmle uğurlanmasını önce yadırgadım. Ama Geceyarısı Ekspresi'nin bize yaşattığı 'laneti' düşününce bu tür başlıklara çok da şaşırmamak gerektiğini düşündüm. Neticede bir dönem haksız yere Türkiye'nin imajını yerle bir etmiş, koca bir ulusa hakaret etmiş bir filmden bahsediyoruz.
Yıllarca Türkiye'de yasaklı olduğu için çok sonraları izleyebildiğimiz ve izlediğimizde de bir propaganda filmi olduğunu gördüğümüz Geceyarısı Ekspresi, malum 70'lerin başında Türkiye'de uyuşturucu kaçakçılığından yakalanan ABD'li Billy Hayes'in hikayesini anlatıyor. Fakat bunu o dönemin Türkiyesi'ni yerin dibine sokarak ve koca bir ulusu bile isteye kötüleyerek yapıyor. Bir sinema yazarı olarak şunu net söyleyebilirim Geceyarısı Ekspresi kötü bir propaganda filmidir. Ama kötü diye bir kenara atmamak gerek. Film propaganda filmlerinin işlevselliği düşünüldüğünde amacına ulaşmış bir yapımdır.

HAŞHAŞ KRİZİNİN SONUCU
Geceyarısı Ekspresi filmini 70'lerde ABD ve Türkiye arasındaki haşhaş krizinin yarattığı gergin politik iklimden bağımsız düşündüğümüz vakit, derdinizi anlatmanız zor. Ki Türkiye de, film 1978'de dünyada seyirciyle buluştuğu andan itibaren bu bağlamda derdini anlatamadığı için yıllarca uluslararası alanda çok zorlandı. Türkiye hapishanelerdeki işkence ve adaletsizlik meselesi üzerinden tartışma yürüdü gitti. Oysa bu film haşhaş krizinin bir sonucuydu. Uyuşturucu kaçakçısı ABD'li masum ama Türkiye, halkı, adalet sistemi ve her şeyiyle kötü ve kötücüldü. Bir tek iyi Türk karakterin olmamasını geçtim. O mahkeme sahnesini ve hakimi düşünün, her ne olursa olsun öyle bir hakim temsili ve sahneleme olabilir mi sinemada? Hadi çekildi, o temsil ve sahnelemenin içinde olduğu filme iyi film denilebilir mi?
Olayın kahramanı Billy Hayes, onun hikayesini çarptırarak senaryolaştıran sinemacı Oliver Stone bunu yıllar sonra anladıkları için Türkiye'den ve Türk halkından özür dilemişlerdi. Lakin filmin yönetmeni Alan Parker bu konuda çok sertti. Hatta Oliver Stone, 2000'li yıllarda Türkiye'ye gelip özür diledikten sonra Parker The Times'a verdiği demeçte "Tabii ki özür dilemeyeceğim. Yaptığım filmden gurur duyuyorum. Oliver da gurur duymalı" demişti. 2016'da ABD'li yönetmen Sally Sussman'ın çektiği Midnight Return: The Story of Billy Hayes and Turkey adlı belgesel, bu haşhaş krizi bağlamında filmin hikayesini anlattığında Parker yine filminin arkasında duruyordu.

1986'DA BAŞKA KONUŞTU
Oysa aynı Alan Parker'ın 1986'da Roy Connolly ile yaptığı söyleşide filmde Türklere domuz demenin yanlış olduğunu kabul ettiğini, Derviş Zaim'in 90'larda yazdığı bir yazıdan öğrendik. Parker o söyleşide ırkçı bir film yaptığı suçlamaları karşısında şok olduğunu söyleyip "Film daha zekice, entelektüel ve politik açıdan dengeyi tutturabilmiş olmalıydı" diyerek kaş yapayım derken göz çıkardığını kabul ediyor.
Ama ne olduysa Parker sonradan çark etti. Ve hep Geceyarısı Ekspresi filminin arkasında durdu.
Yönetmenin iyi filmlerini çok sevmemize rağmen, her daim bu filmler nedeniyle Türkiye'de takdir gördüğünü bilse de; o, nedendir bilinmez 1986'dan sonra hınçla filminin arkasında durdu. İşte bu ısrar biraz da onun Türkiye'deki algısını belirledi kanımca. Mesela Oliver Stone için bunu söylemek zor. Stone'un Geceyarısı Ekspresi filmine indirgenecek bir sinema algısı yok bizde. Ama Alan Parker'ın bu filmle ilgili ısrarı maalesef onu zihinlerde Geceyarısı Ekspresi filminin yönetmenliğine hapsetti. Ve vefat haberleri de bu film referansıyla sunuldu.
Geceyarısı Ekspresi filminin lanetini Türkiye uzun zaman içerisinde üzerinden attı. O dosya bizim için çoktan kapandı. Alan Parker'ın vefatıyla tekrar açtım dosyayı ama Parker'in bu filmle ilgili tutum değişikliğinin de bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa Parker usta bir yönetmendir bizim için. Birdy ve Mississippi Yanıyor hâlâ tazeliğini koruyan yapımlardır.

SİNEMA SALONLARINDA HAREKET VAR!


Sinema salonlarında bu hafta hareketlilik var. Dün itibarıyla Cinemaximum Sinemaları açıldı. Zayıf da olsa bir vizyon programıyla sinemaseverlerin karşısına çıkıldı. Pandemi süreciyle ilgili yeniden hassaslaştığımız dönemde seyirci ne kadar filmlere ilgi gösterir bilemiyorum ama bu sinema dünyası için önemli bir gelişme. Bir diğer gelişme de Beyoğlu Sineması ile ilgili. Beyoğlu da dün itibarıyla kapılarını açtı. Şehre Dönüş sloganıyla sinemada Saklı, İki Gün Bir Gece, Yozgat Blues, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Kare, Muhteşem Güzellik, Yaşamın Kıyısında gösterilecek.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.