Modada yeni trend akıllı işbirliği

Sonbahar kapımızda. Şehrin koşturmacasıyla birlikte pandemi gerçeğini yeniden hatırlamaya başladık. Nisan ayında pandeminin tüm dünyayı evlere kapatmış olduğu dönemde moda üzerine yayımlanan tüm makalelerde "Moda dünyasının daha fazla üretmeye ihtiyacı yok. Hepimizin az tükettiği, giysi satın alarak dünyaya verdiği zararın farkında olduğu bir dönem bizi bekliyor. Böyle bir dönemin baş taçlarıysa kapsül koleksiyonlar ve marka ya da tasarımcılar arasındaki işbirlikleri olacak" yorumları yapılmıştı.

O dönemki öngörüler doğru çıktı. Her yerden çeşitli işbirlikleri ve kapsül koleksiyon haberleri gelmeye başladı. Mesela New Balance ve Staud, Dior ve Air Jordan, Takashi Murakami ve Billie Eilish ve Target'in aralarında Cushnie'nin de bulunduğu üç moda markasıyla yaptığı işbirlikleri bu öngörüyü doğruladı. Şimdi de moda dünyası H&M ile ünlü haute couture tasarımcısı Sandra Mansour'un işbirliğine konsantre olmuş durumda.
Biz de Sandra Mansour ile moda dünyasında değişen bu algıyı konuştuk. Ayrıca bu ay Türkiye'de moda tüketicileriyle buluşan Mavi X Ma Primi Giovani ile DCEY X Divarese işbirliklerini masaya yatırdık. Bu iki kapsül koleksiyonun arkasındaki isimler Defne Yiğit ile DCEY'in kurucu ortakları Eda Franci&Seda Aksoy ile konuştuk.

DCEY X DIVARESE
HARCAMA ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞECEK
DCEY (Davet Çok Elbisem Yok) markasıyla tanınan ve moda dünyasına yeni bir soluk getiren Eda Franci ve Seda Aksoy, Divarese için 15 modelden oluşan bir kapsül koleksiyon hazırladı. Bu özel koleksiyonun tasarımcıları bize son dönemde artan kapsül koleksiyonlara bakış açılarını ve pandemi sonrası modanın değişimini anlattı:

EDA FRANCI: "Trendleri yansıtan ve aynı zamanda ulaşılabilir bir ayakkabı koleksiyonu yaratmak DCEY ailesi olarak her zaman kurduğumuz bir hayaldi. Divarese'den gelen teklif sayesinde yaklaşık iki aylık bir araştırma süreci sonunda koleksiyonu hazırladık. Harcama alışkanlıklarının pandemi sonrasında gitgide değişeceğini düşünüyorum. O nedenle, özellikle belli bir kitleye hitap eden tasarım odaklı markalar ile üretim gücü sunan ve geniş kitlelere ulaşmayı sağlayan büyük hacimli markalar arasında yapılan bu tip iş birliklerinin Türkiye'deki markalaşma adına çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde tasarıma yeni soluk kazandırabilecek çok fazla genç yetenek de mevcut. Onlara da yeteneklerini gösterebilecekleri fırsatları sunabilmek sektör için de çok değerli olacaktır. Önemli olan, her işbirliği sürecinde farklılaşmayı yakalamak."

SEDA AKSOY: "Pandemi öncesinde tasarımlarımızı finalize edip, üretim aşamasına geçmiştik. Trendleri göz önünde bulundurarak zamansız tasarımları hedeflediğimiz bu koleksiyonda, gündüzden geceye ve günün her anına hitap eden farklı modelleri bir arada sunmak istedik. Eda ile 2020 yaz trendleri üzerinden, zamansız bulduğumuz tasarımlarla bir moodboard oluşturduk. Ve tüm koleksiyonu uzun süre kullanıma uygun olarak, birlikte şekillendirdik. Moda sektöründe yeni bir dünyaya doğru hızlıca yol alıyoruz. Bu yeni yapıyla birlikte markaların ayakta kalması için bu sürece hızlıca adapte olmaları gerekiyor. Bu dönem şüphesiz ki online kanalları en iyi şekilde kullanan ve yatırımlarını bu yönde yapan markaların ayakta kalacağı bir dönem olacak. Bu anlamda online ağlarını ve hacmini genişletmiş hatta yurt dışına açmış markaların, iş birliği yaptığı markayı, yeni tüketiciler ile buluşturma olanağı açısından çok etkili olacağı kesin."
MAVİ X MA PRIMI GIOVANI
GÜNCELİ YAKALAMAK İÇİN ŞART

Bu ayın dikkat çeken işbirliklerinden birine denim kumaşı hayatımızın bir parçası yapan ve uluslararası arenada Türkiye'yi temsil eden marka Mavi imza attı. Mavi, sweatshirt ve tişört tasarımlarına kendine özgü bir yorum katan Defne Yiğit'in yükselen markası Ma Primi Giovani ile özel bir işbirliği yaptı. 19 yaşındaki Yiğit, Mavi'ye özel tasarladığı kapsül koleksiyonda tişört ve sweatshirt'lerin yanı sıra elbise, crop top ve sweatpant'lere de yer verdi. Based on Youth adını taşıyan koleksiyon üzerine Yiğit ile konuşma şansı yakaladık.
"19 yaşındayım, hem İtalyan hem de Türküm. Ma Primi Giovani'yi dört sene önce Milano'da kurdum. Üç sene önce de Türkiye'ye getirdim. Türkiye'de de Beymen ve Vakkorama'larda satışı bulunuyor."

"Yaklaşık sekiz ay önce Mavi benimle iletişime geçti. İlk toplantımızda enerjilerimizde bir uyum yakaladık. 'Tamamdır hadi hemen başlayalım' dedim ve o gün bugündür birlikteyiz. Çok keyifli, çok eğlenceli bir çalışma sürecimiz var Mavi ile. Normal şartlarda nisan ayının başında satışa çıkacaktı koleksiyon. Ancak pandemi nedeniyle süreç uzadı. 11 Ağustos'ta mağazalarda ve online da satışa çıkacak ürünler."
"İşbirlikleri konusunda çok seçiciyim. Global anlamda da çok fazla teklif geliyordu. Ancak pandemi sürecinde bu teklifler ikiye üçe katlandı diyebilirim."
"Pandemi bir anlamda evlerde kaldığımız ve koşuşturmamızın azalması nedeniyle daha temiz bir zihinle düşünmemizi sağladı bence. Özellikle moda sektöründe hepimiz bir nefes aldık. Yepyeni fikirler üretme şansı yakaladık. Bambaşka bir bakış açısıyla bakmamıza yaradı bu süreç. Ayrıca bu süreçte tüm dünya markaları en günceli, en genci yakalamak ve anda kalabilmek adına genç tasarımcılarla, genç beyinlerle bir araya gelmeye başladı. Bu süreç hepimize yeni şeyler yaratabilmemiz adına zaman tanıdı."

SANDRA MANSOUR X H&M
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNEM KAZANDI

Haute couture dünyasının son dönemde en çok dikkat çeken isimlerinden biri hiç kuşkusuz Lübnanlı Sandra Mansour. Mansour, H&M markası için Fleur du Soleil/ (Ayçiçeği) ismini verdiği özel bir kapsül koleksiyon hazırlayarak bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. H&M Kadın Kıyafet Tasarım Direktörü Maria Östblom, "Mansour'un peri masallarını andıran hikaye anlatımından etkilenmemek imkansızdı. Pandemi bizim için bir düşünme zamanı oluşturdu. Sürdürülebilir bir moda anlayışı için daha çok çalışmamızı sağladı. Karantina günlerinin tamamen bitmesinden sonra giyim-kuşam ve modayla olan bağımız tamamen değişmiş olacak. Bu koleksiyon bize yeniden umut ve mutluluk verecek bu dönemde" diye anlatıyor bu koleksiyonu.

Bu ay ortasında satışa çıkacak olan koleksiyon doğadan, ayçiçeklerinden ve sürrealizmin tabiattan etkilenen doğasından ilham alıyor.
Mansour ile koleksiyonunu genel olarak modanın yeni yol haritasını konuştuk.
"H&M ekibi bana böyle bir işbirliği konusunda ne düşüneceğimi sordu. Bundan sonra ilk yaptığım şey de onların yanına İsveç'e uçmak oldu. Kadın sanatçılardan ve doğadan ilham alan çok güçlü bir koleksiyon oldu. Sanat ve doğa bize içinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte yaşam gücü verecek diye düşünüyorum."

"Ayçiçekleri yüzlerini güneşe yani yaşama döner. Varlıkları bu umut verici hareketle şekillenir. Bizler de tam olarak böyle davranmamız gereken bir süreçten geçiyoruz. Işığa ve umuda ihtiyacımız var. Eminim ki moda da bu süreçten alması gerekeni alacak ve daha iyi bir döneme girecek. Her şeyin yavaşladığı, sürdürülebilirliğin daha da önem kazandığı bir dönemin içindeyiz. Yaşadığımız gezegeni daha çok düşünmemiz gereken bir süreç. Böyle önemli bir dönemde ben de özel bir koleksiyon hazırladığım için çok mutluyum."