Koleksiyon değil yemek hazırladılar

Pandemi süresince birçoğumuz kendimizi mutfakta bulduk. Moda dünyası da aynı yolu izledi. Biz de Türkiye'nin önde gelen moda tasarımcılarından bizim için mutfağa girmelerini ve misafirlerine yapmaktan keyif aldıkları özel lezzetleri hazırlamalarını rica ettik. Kimi annesinden, kimi babaannesinden öğrendiği lezzeti tabağa taşıdı. Ortaya hazırladıkları koleksiyonlarla yarışan iddialı sunumlar ve lezzetler çıktı.

BAŞAK CANKEŞ HUMUSLU KEYİF
Humus benim son yıllarda en çok tükettiğim ve güzel olanını bulmakta da en çok zorlandığım lezzet. Bu nedenle en iyisini ailemden ve yediğim yerlerden tarifini sorarak öğrendim. Ve sonra da evde kendim yapmaya başladım. Bu lezzetin en önemli kilit noktası lezzetli tahin... Bir de nohutun kabuklarını soymak çok uzunmuş gibi gözükse de ikinci püf nokta... Hayatım boyunca nohut yemeğini yiyemeyen ve tadından hoşlanmayan biri olarak humusun en sevdiğim meze olması da benim için ironik tabii. Evde verdiğim davetlerde sık sık sofrada bu lezzete yer vermekten keyif alıyorum.

MELTEM ÖZBEK KİNOALI ENGİNAR ÇİÇEĞİ DOLMASI
Kinoalı enginar çiçeği dolması benim için çok önemli bir lezzet. Bir İzmirli olarak anneannemden, anneme, annemden bana geçen bir lezzet... Tabii ki onlar kinoa yerine pirinç kullanıyorlar tariflerinde. Ama kinoa da benim dokunuşum oluyor. Zeytinyağlı seven tüm arkadaşlarıma evde verdiğim yemek davetlerinde bu lezzetten muhakkak yapıyorum. Kabul edelim dikkat ve emek isteyen bir yemek. Enginar çiçeğinin içinin temizlenmesi hassas bir durum, yine yapraklarının arasına harcı yerleştirirken de özenli olmak ve çiçek görüntüsünü en güzel şekilde korumak gerek.
GAMZE SARAÇOĞLU DÜNYA MUTFAKLARI BİRBİRİNE ÇOK YAKIN
Mutfakla aram fena değil. Özellikle dünya mutfaklarına ait tarifleri misafirlerime sunmayı seviyorum. Son dönemde keyifle hazırladığım ayrıca bizim geleneksel lezzetlerimize de benzeyen bir yemek var. Acılı bir sosla pişen kıyma ve fasulye yemeği (Chili con carne)... Bu bir Meksika yemeği... Bu lezzeti Paris'te arkadaşlarımla çıktığım bir seyahatte keşfettim. O yüzden bu yemeği ne zaman yapsam bana o günü hatırlatıyor. Özellikle bu pandemi sürecinde o yemeği yapmak bana seyahatlerimizi de düşünürdüğü için farklı bir keyif veriyor.
BEGÜM SALİHOĞLU ANNEANNEMİN AŞURESİ
Mutfakta olmaktan keyif alıyorum. Ama benim için en özel olan ve yapmaktan ayrıca en keyif aldığım şey aşure... Rahmetli anneannemin aklımdaki son sahnesi; henüz beş yaşımdayım ve onun mutfakta heyecanla aşure yapışını izliyorum... Ben de her sene onun tarifine uygun şekilde aşure yapıp, dağıtmaktan keyif alıyorum. Onunla ilgili aklımda kalan koyu değil, beyaz aşure sevdiği... Aşureye bolca süt katıp, içine asla kuru incir eklemiyordu ayrıca... Bir diğer sırrı da şeker oranını bal ile dengelemesi ve elma ile portakal kabuklarını bol tutması. Ve içine biraz da gül suyu katması... Ben kendi dokunuşumu sadece süslemede ekliyorum. Yazın son taze vişnelerinden serpiştirip, kurutulmuş elma dilimleri ve kuru çilekleri sıra sıra dizip aralara file badem ve iri rendelenmiş Hindistan cevizi kıtırlarıyla hayalimdeki lezzete ulaşabiliyorum.
NİYAZİ ERDOĞAN ÇUKUROVA'NIN SIKMASI
Bütün aile Anadolu'nun farklı lokasyonlarında yaşadığı için bir araya geldiğimizde kurulan sofralar çok önemli oluyor. Tabii ki sabah kahvaltısı tüm ailenin bir arada olduğu en keyifli sofralardan. Yemek masasında bile yemek konuşmayı seven bir millet olduğumuz için günün geri kalanında yapılacak yemekler de bu sofrada düşünülüyor. Sofrada olanlara gelecek olursak neredeyse her şeyde annemin emeği var. Reçellerin hepsi, yayla bahçemizde yetişen meyvelerden, odun ateşinde pişiriliyor... Zeytin zamanı alınan zeytinler, evde kırılıp tatlandırılıyor. Bahar aylarında civar köylerden alınan peynir, tuzlanıp salamuraya yatırılıyor. Tüm bu lezzetlerin yanında masanın olmazsa olmazı Çukurova Bölgesi'ne özgü sıkma. Ben de keyifle misafirlerime sıkma yaparım tam da bu nedenle... Hamurun oklava ile açıldıktan sonra, sacda pişirilip içine peynirli bir harç konulmasıyla yapılan bu lezzete doyum olmuyor. Sıkmanın en büyük özelliği içine konulan peynir. Ben de bu lezzeti kahvaltı sofralarında arkadaşlarıma sunmaktan çok keyif alıyorum. Hatta en son kendisi de Çukurovalı olan tasarımcı arkadaşım Emre Erdemoğlu'na da bu lezzetten yapmıştım. Sıkma için her zaman memleketten gelen peynir olmayabiliyor. İstanbulda Karaköy Namlı'da çok lezzetli koyun peyniri ve lor bulabiliyorum.
BURÇE BEKREK BEHİCE ANNE TABAĞI
Çocukluğum annemin babaannesinden aldığı yeme içme kültürü ve tariflerle geçti. Mutfakta Behice Anne'nin gelenekleri, tarifleri ve alışkanlıkları kanun gibi geçerliydi. Onun kileri hiç boş kalmaz, sezonsal olarak her daim ev yapımı ürünlerle dolarmış. Aile evimde gördüğüm, yaş alınca kendi evimde de devam ettiğim bu alışkanlıkların başında ekmekten makarnaya, dondurmadan yoğurda ve reçellere kadar pek çok şeyi ev yapımı olarak hazırlamak var. Ayrıca her yaz sonu reçeller, domates sosları, erişteler ve tarhana gibi pek çok ürün de yapılırdı. Çocukluğumdan beri en keyif aldığım sofralar ise çekirdek aileme hazırladığım sabahtan, öğlene geçiş yapan uzun yaz kahvaltı sofraları olmuştur. Her şeyin kendi yetiştirdiğim bahçeden sofraya geldiği, ev yapımı rengarenk reçellerin, granolaların, kreplerin, sadece yazın ulaşabildiğim Ege'nin köylerinden gelen yumurta ve peynirlerin olduğu keyif sofraları... Reçelle aramda derin bir bağ var. Annem bunu terapi gibi görürdü. Ne zaman canı çıkılsa kavanoz kavanoz envai çeşit reçel yapardı. Ve hep o esnada da babaannesini anardı. Benim de mutfakta yapmaktan en keyif aldığım şeylerin başında gelir. Mesleğim gereği renklerle aramda olan bağdan olsa gerek, kavanoz kavanoz reçelin yan yana geldiği bir kilerin resim gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Giysi tasarlamak yemek yapmaya çok benziyor. Doğru malzemelere, bir tekniğe, kendine has bir usluba ve yaratıcılığa sahip olmalısın. Giysi tasarlarken olduğu kadar yemek yaparken de oran orantı önemli. Ama herşeyden evvel ikisinde de aslolan zevk almak. Yerken zevk alıyorsan, yaparken de zevk alıyorsun. Giyinmeyi, giysileri sevmekle, tasarlamayı sevmek arasındaki ilişki gibi.Tasarımcı olduğum için, bir yemek benim için damağa hitap etmeden evvel göz zevkini doyurmalı. Annemden geleneksel teknikleri, tarifleri öğrenmiş olsam da bir tasarımcı olarak o tarifleri farklı malzemelerle kombinlemeyi, kendimden bir şeyler katmayı ve özel tabaklamalar yapmayı çok seviyorum. Bu vişne reçeli ise çocukken ilk öğrendiğim reçeldi. Ricotta, krep ve bahçemde yetiştirdiğim fesleğenlerle birleştirdiğim bu tabak anneme kalırsa az Fransız, biraz İtalyan ama çokça Behice Anne tabağı..