İzleyicilerden bize yemek vermeyi teklif eden bile var

atv ekranlarında yayınlanan Kardeşlerim dizisi, anne babasını kaybeden dört kardeşin hüzünlü hayat hikayesiyle evlerimize konuk oluyor. Dizide öyle dokunaklı sahneler var ki bir anda kendinizi kardeşlerin yaşam mücadelesinin içinde buluveriyorsunuz. Biz de izleyicinin gözleri dolu dolu izlediği dizinin kahramanlarından Halit Özgür Sarı ile bir araya geldik. Genç oyuncu, dizide dört kardeşin en büyüğünü canlandırıyor. Yani kardeşlerinin bütün sorumluluğunu üstlenen Kadir'i. Gerçekliği yansıtan senaryodan çok etkilendiğini söyleyen Sarı, sorduğumuz sorularla yeniden oynadığı sahnelere dönüyor ve aynı hüzünlü bakışlarla o anları anlatıyor.
- Kardeşlerim oldukça duygu yüklü bir dizi. Anne babasını kaybeden dört kardeşin hikayesi anlatılıyor. Sizi senaryoda en çok etkileyen ne oldu?
- Beni senaryoda en çok etkileyen şey sarsıcı bir gerçekliği olmasıydı. Okuduğum ilk saniye bunu nasıl yaparız diye çok korktuğum sahneler olmuştu. Senaryoyu okurken var olma kaygısı hissetmek, oyuncuyu var etme çabasına sürüklüyor, zorluyor. Bu da en önemli şeylerin başında geliyor.
- Kadir, kardeşlerinin hem anası, hem babası oluyor. Bir delikanlı için nasıl bir sorumluluk bu?
- Çok zor ama olması gereken bu... Bazı insanlar fedakar doğarlar ve öyle yaşarlar. Kadir zaten fedakar bir çocuk. Sorumluluk almak da yapısında var. Ama o da yolda öğreniyor geri kalan birçok şeyi. Yüklenmesi basit, taşıması zor diyebilirim.
- Cenaze sahnesinde çok duygusal anlar yaşadı. Siz oynarken neler hissettiniz?
- Biz o sahneyi çektiğimiz gün, setten çıktığımızda hepimizin üstünde derin bir yorgunluk ve sessizlik vardı. Olabildiğince o ana odaklanmaya çalıştık. Sahneden önce çok konuşmadık, kulaklıkları taktık ve uzun bir süre müzik dinledik. Çıkardığımız işten çok memnun kaldık.

- Kardeşler eve gelip annelerinin yaptığı sütlacı yemeleri izleyiciyi çok etkilemişti. Herkes gözyaşlarına boğuldu. Siz ailenizden nasıl yorumlar aldınız?
- Ailem beni çok iyi tanımasına rağmen (bazen bu sizi izleyen taraf oldukları zaman inandırıcılık açısından dezavantajdır) sahneye tamamen inanmış ve birçok izleyen gibi gözleri dolu dolu izlemişler. Annem bu sahneyle baş edemediğini ve aynı sahneye bir daha bakamayacağını söyledi.
- Sizi en zorlayan sahne neydi?
- Senaryoyu ilk elime aldığımda yetimhane sahnesinden çok korkmuştum. Okuyucular için hatırlatayım: "En küçük kardeşi hasta ve iyi bakılması, beslenmesi gerekiyor. İyileşmedikçe kendini suçluyor. Kadir ve elinden tutup yetimhaneye götürüp bırakmak istiyor, orada daha iyi bakılacağı için. Ama yapamıyor. Kardeşinden ayrılamıyor..." Sanırım beni en çok bu sahne zorladı. O an neler hissettiğimi ne kadar anlatsam ifade edemem.
- Kendinizi Kadir yerine koyduğunuz oluyor mu?
- Bu güne kadar canlandırdığım karakterlerin içinde en çok benzediğim karakter Kadir. Bu yüzden kendimi onun yerine koyup düşünebilmem çok kolay olabiliyor. Aramız çok iyi.
- Dört kardeşin sette arası nasıl?
- Keşke çekim arasındaki halimizi gelip görebilseniz. Çok bağlandık birbirimize. Çok klasik olacak ama gerçekten aile olduk. Mesela Yazgı ve Aylin'in anneleri benim de annem gibiler. Bize de bakıyorlar sette sağ olsunlar. Yiğit, Yazgı, Aylin öz kardeşlerim gibiler artık. Beraber üzülüp, beraber gülüyoruz. Çokça eğlenmeyi de ihmal etmiyoruz. İyi ki yollarımız kesişmiş diyoruz her seferinde.
- Sokakta nasıl tepkiler alıyorsunuz? İzleyiciler diziyle ilgili neler söylüyor?
- Çok şaşırıyorum gelen tepkilere. Bizi izleyen herkesin içinde bizi sahiplenme isteği doğmuş. Sağ olsunlar. Yemek almayı teklif eden bile oldu şakayla (gülüyor). Türk insanının doğasında var zaten yardımlaşmak. Kalplerine dokunduysak ne mutlu...
- Kamera arkasında neler yapıyorsunuz? Setin en eğlencelisi, en komiği, en konuşkanı kimler?
- Sette herkes eğlenceli diyebilirim. Öyle bir setimiz var ki herkesin başka bir mizah şekli var. Ama setin en çok konuşanı sanırım Oğulcan karakterini oynayan Cihan Şimşek olabilir.
SİNDİRE SİNDİRE YOL ALMAK İSTİYORUM
- Ekonomi bölümünde eğitim almışsınız. Oyunculuk merakınız çocukluk yıllarına mı dayanıyor?
- Aslında içimde yanan ateşin sebebine bulmak benim çok zamanımı aldı. Keşke daha erken keşfedebilseydim bu yönümü. Zaten oyunculuğa olan isteğimi keşfettiğim an, uzun sayılabilecek bir süre eğitimime odaklandım.
- Üniversiteyi bitirdikten sonra oyunculuk maceranız nasıl başladı?
- Çok güzel bir yerde eğitim almaya başladım. İş yapmak veya bir işin içinde olmak hedefim olmadı önceleri. Tek odaklandığım şey eğitimim oldu. Sonra da bir şeyler kendiliğinden oluverdi.
- İki yıldır ekranlardasınız, hep başarılı işlerde yer aldınız. Kariyerinizde hızlı bir yükseliş oldu diyebilir miyiz?
- Öyle nitelendirmem aslında. Özellikle uğraştığım şey yavaş yavaş, sindire sindire yol almak. Çünkü bir şey ne kadar hızlı gelirse o kadar hızlı gider. Hızlı yükselişler bana göre değil. Tek hedefim yaptığım işte kendimin en iyi haline erişmek.
ABLAM ÇOK ACIMASIZ BİR ELEŞTİRMEN
- Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
- Ailemin seçimlerime saygı duyduğu, bana çocuk gibi davranılmayan bir çocukluk geçirdim. Özgürdüm, mutluydum ve biraz da fütursuzdum. Aileme bu yüzden çok minnet duyuyorum. Mahalle ortamında büyüdüm ben. Bunun sosyal hayatımda çok faydasını görüyorum.
- Kardeşiniz var mı? Sahneleri izleyip nasıl yorumlar yapıyorlar?
- Hayır. Bir tane ablam var benden dokuz yaş büyük ve çok fazla anlaşabildiğimiz söylenemez. (Gülüyor) Çok farklı iki insanız. Ablam da diziyi çok yakından takip edenlerden. Benim ablam çok acımasız bir eleştirmendir. Onun bu özelliğini çok seviyorum. Hata aramak üzerine izler beni. Kardeşlerim'i çok seviyor, çok etkileniyor ama arada beni eleştirdiği de oluyor.