Giriş Tarihi: 17.2.2024

Palyaçoluk bir delilik çeşididir

Dünyanın en iyi palyaçosu ünvanını alan Slava Polunin 28 Şubat-3 Mart tarihlerinde istanbul’da olacak. 20’den fazla ödül alan gösterisi Slava’s Snow Show ile izleyicilere muhteşem bir görsel şölen sunacak. Biz de 74 yaşındaki ünlü palyaço ile dünya çapına yayılan bu başarı yolculuğunu konuştukyolculuğunu

Dünyanın en iyi palyaçosu o. İşini tutku ile yapıyor. Bu da onu dünyanın en iyi performans sanatçıları arasına soktu. 1950'de Rusya'da doğan Slava Polunin'den bahsediyorum. The Times'ın 'Dünyanın en başarılı palyaçosu' olarak tanımladığı Polunin ile 28 Şubat-3 Mart tarihlerinde, Zorlu PSM'de gerçekleştireceği Slava's Snowshow öncesi kariyeri üzerine bir röportaj yaptık. Bu şov ile izleyicileri çocukluklarına götüreceğini söyleyen Slava Polunin'in söyledikleri de hayat dersi niteliğinde: her şey kişinin çabasına bağlıdır. İmkansız, ulaşılamaz, gerçekleştirilemez ve olasılıksız şeylere meydan okumayı severim. Sıkılmak için vaktim yok."
- Biraz çocukluğunuza gidelim... Nasıl bir çocuktunuz? Sanat dolu bir aileye mi doğdunuz?
- Ben, sanat veya gösteri dünyasıyla hiçbir zaman yakından tanışmamış bir ailenin çocuğuyum. Rusya'da küçük bir kasaba olan Orel'de doğdum. Basit bir çocukluk geçirdim; ormana koşmayı, nehir kenarında vakit geçirmeyi, kuş şarkılarını dinlemeyi, balık tutmayı, diğer çocuklarla oynamayı veya sadece hayal kurmayı seven sıradan bir çocuktum...
O yıllarda Charlie Chaplin'in "The Kid" filmini izledim ve beni büyük ölçüde etkiledi. Hemen kendime bir baston yaparak Chaplin'in yürüyüşünü taklit etmeye başladım, bu da arkadaşlarımı çok güldürdü. Muhtemelen, gelecekteki mesleğimin fikri o zamanlar şekillenmeye başlamıştı.
- Eğer bir sanatçı- performans sanatçısı olmasaydınız, hangi mesleği seçerdiniz?
- Çocukken, bir kütüphaneci veya orman işçisi olma hayali kurardım. Ve bu hayaller de gerçek oldu - geniş bir kütüphaneye sahibim ve ormanlık bir alanda yaşıyorum.

- Annenin mühendis
olmanızı istiyormuş, hala bu kanıda mı yoksa şu anda mutlu mu?
- Bir gün, Leningrad'ın müzik salonunda solo bir performansçı olarak iş buldum. Annem, beni bu ihtişamın ortasında gördü, sonunda benim iyi yapacağıma karar verdi ve beni affetti.
- Palyaço olma yolculuğunuz, hikayeniz nasıl başladı?
- Bir palyaço olarak doğmuş olabilirim, ancak bilinçli bir şekilde palyaço olma isteği çok daha sonra ortaya çıktı. Palyaço olacağımı keşfeden ben değildim. Bir dönemin dikkate değer tiyatro yönetmeni ve bilgini bir gün bana şöyle dedi: 'Biliyor musun, senin öyle güçlü bir gülünç tarzın var ki, öyle doğal görünüyorsun ki, artık gerçek bir palyaçosun.' Bu dünyaya pandomimle başladım. Gerçekten bu gizemli, sessiz sanata çok meraklıydım. Birkaç yılımı eksantrik pandomime adadım. Genellikle performans ortağım Alexander Skvortsov ile çalışıyordum. İkilimiz hemen izleyici tarafından çok sevildi. Ülke genelinde en prestijli mekanlarda, öğrenci kültür merkezlerinde, kırsal kesimde, gelen tüm davetleri kabul edip keyifle sahne alıyorduk. 10 yıl boyunca günlerimizi gecelerimize kattık. Her geçen gün daha fazla insana eriştik. Televizyona çıktık, ardından her yerde göründük ve kendimizi ünlü bulduk, artık insanlar her yerde bizi bekliyorlardı.


GÖRÜLMEYENİ GÖREBİLMEK
- Sanatından etkilendiğin
isimler kimler?
- Sıkça söylerim ki benim öğretmenlerim: Marcel Marceau, Charlie Chaplin, Rus bir palyaço olan Leonid Engibarov...
- Profesyonel bir palyaço olmak için nasıl bir yol izlediniz?
- Belki de kendime hiç böyle bir soru sormadım. Sadece yaptığım işi seviyordum. İlk başta, bu eksantrik pandomimdi; sahne ortağım ve ben, izleyicinin kahkahalara boğulmasını sağlardık. Sonra, 80'lerin başında, kendi palyaço karakterim olan Slava (veya Assisyai) ortaya çıktı ve bana sadece komik şeyler değil, aynı zamanda üzgün, nazik ve şefkatli şeyler hakkında izleyiciyle konuşma fırsatı tanıdı. Palyaçoluk, dünyaya belirli bir bakış açısı, insanların genellikle görmediği şekillerde şeyleri görebilme yeteneğidir. Belki de bu, özel bir çeşit delilik biçimidir. Bu boyutta yaşamak ve bir şeyler yaratmak büyük bir zevktir. Bir kere başladığınızda duramazsınız. Yaratıcı çabamızın bizi palyaçolukla buluşturduğunu anlamama büyük bir yönetmen vesile oldu.
Bana şöyle dedi: "Egrotesk konusundaki doğallığınız, davranışınızın artık eksantrik değil, palyaço olduğu anlamına geliyor." Ve sonra "kendi palyaçomu" aramaya başladım - makyaj, kostüm, burun, renkler, yürüme tarzı, ritim... her şeyin bir anlamı vardı.
- En çok ne zaman ve nerede rahatlarsınız?
- En çok doğada olduğumda rahatlayabilirim. Ormanda dolaşmayı veya nehirde balık tutmayı seviyorum. Bundan daha güzel bir şey yok.
- Bir röportajda Monty Python ve Fellini'nin ilham kaynaklarınızdan olduğundan bahsediyorsunuz. Neden?
- Monty Python benim görüşüme göre mizahın zirvesidir - zeki, absürt, esprili - benim sevdiğim türde mizah. Ve Fellini, poetik evrenler yaratma konusunda bir deha. Filmleri şiirle doymuş, komik ve trajik, yürek parçalayıcı ve acımasız, her kare, her karakter yoğun bir şiir seviyesine yükseltilmiştir. O, hayranlık uyandıran bir sanatçı, sanatında eşsiz.


HER ŞEY KİŞİNİN ÇABASINA BAĞLI
- Kariyerinizin başından günümüze neler
başardınız?
- Aslında birçok şey başardım. Vücudumu anlamlı kılmak için titiz bir plastik eğitiminden, klasik tiyatro, sirk, eğlence, kabare konularında eğitimden geçtim. Sinema ve diğer deneyimlere kadar ciddi çalışmam sayesinde birçok şeyi başardım. Ben yeteneğin Tanrı, aileniz, doğa gibi faktörlerle kişiye hediye olduğuna inanırım. Bu bir nevi evin temeli gibidir. Ama bunun üzerine neler koyduğunuz, bu evin inşaası ve evin nasıl olacağı kişinin çabasına, çalışmasına bağlıdır.
SIKILMAK İÇİN ZAMANIM YOK
- Gelecekteki planlarınız nelerdir?

- Belli bir noktadan itibaren, hayatımı sanatımdan ayırmayı bıraktım, bu yüzden bana ne olursa olsun - önemli veya değil - hepsi benim için eşit derecede değerli. Çünkü bunların hepsi hayatımın parçası. Bugün dünya genelinde çeşitli şehirlerde büyük sokak etkinlikleri düzenliyorum, bir kitap yazıyorum. Genel olarak, sıkılmak için pek zamanım olmuyor.
- Dünya genelinde birçok projeniz var. Bunların hepsini nasıl yönetiyorsunuz?
- İmkansız, ulaşılamaz, gerçekleştirilemez ve olasılıksız şeylere meydan okumayı severim. Neyse ki, bu sevgiyi paylaşan insanlarla çevriliyim. Bu şekilde birçok şeyi mümkün kılıyoruz.
ÇOCUKLUĞUNUZA GÖTÜREN BİR ŞOV
- Slava Snow Show'dan izleyenler ne beklenmeli?

- Bu şov izleyenleri çocukluklarına bir yolculuğa çıkarıyor. Kendi rüyalarınızla dolu çocukluğunuza, benim karla örtülü çocukluğuma, beklentiler ve hayallerle dolu ortak çocukluğumuza bir yolculuk. Parlak renklerin, gerçek duyguların ve küçük yaşta fark edilen önemli detayların dünyasına bir yolculuk. Her durumda, her izleyen gösteride kendi hikayesini, kendi dünyasını görüyor. Bu benim için çok önemli.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.