Cumartesi 23.05.2009
Son Güncelleme: Cuma 04.09.2009

Ruhu genç kız, bedeni 97 yaşında!

Parlak hafızasıyla bizi, kan değerleriyle doktorları şaşırtan, sıradışı enerjisiyle herkesi kendine hayran bırakan anneannem, üç sene sonra 100 yaşında! Uzun yaşamının sırrını şöyle anlatıyor: "Her gece uyumadan bir bardak sütümü içerim, derdimi içime atmam, muhakkak anlatırım. Tek hastalığım varislerim!"

Adı Fatma Tunguz. Selanik göçmeni. Ruhu genç kız, bedeni 97 yaşında bir Arnavut kadını. Üstelik çok inatçı ve100 yaşını geçmeye de kararlı.. O benim anneannem. Başına gelenlerle mücadele etme tarzı, hayata olan tutkusuyla hayat hikâyesini yazmayı istediğim kadın. Tanıştığına ilk "Nerelisin? Kimlerdensin?" diye soran, bir müddet sonra da bir yerlerden tanışık çıkan, pek çok insanın "Okusaymış, milletvekili olurmuş," dediği, çözüm bulucu, muhabbetli, özel bir kadın. Hikâyesi uzun. 97'sine sığdıramadıkları, unutmayı tercih ettiği acılar... Kötü düşünceleri asla içine almaz, etrafındakilere hastalık, ölüm konuşturtmaz. Güzel şeylerden bahsetmeyi, neşelenmeyi sever. Bir bakmışsınız keyif için eline bir sigara almış, bir bakmışsınız çantasından peçeteye sarılı lokumlar çıkarmış... Biz ona Fatoş deriz. 10 torunu, 15 torun çocuğu var. Kendi yemeğini kendi pişirir, yemek bilmeyeni eleştirir. Ne tereyağından vazgeçer, ne balıktan, ne de helvasından... Uzun yaşama dair sırlarıyla, işte anneannem...
FATMA TUNGUZ
Kendimi 90'larımda görmüyorum... 65 yaşında falan hissediyorum. "Fatma teyze, uzun yaşamın sırrını öğrenmek için seni çözmemiz gerek" diyor, doktorlar. Espri yapıyorlar. Tek ilacım doktorumun verdiği B vitamini! Atatürk'ü ilk Selanik'te gördüm. At üzerindeydi. El salladı ama konuşmadım. Yıllar sonra 10 Kasım sabah 09.00'da ben doğum yaparken haber geldi. Ağladık. Sevinemedim oğlum oldu diye. Selanik'ten Mersin'e gemiyle geldik. Yerleşmemiz için bize Antalya'yı gösterdiler ama Antalya sivrisinekle doluydu. Bizim büyüklerimiz, işadamları Nevşehir'i temiz buldular. Nevşehir bağlık bahçelikti. Oraya yerleştik. Altı doğum yaptım. Biri ikizdi. 43 yaşımda eşimi kaybettim. Yedi çocukla kaldım. Her sene bir üzüm bağı satıp çocuklarımı okuttum. Yaşamı ve mücadele etmeyi seviyorum. Derdini sıkıntını anlatırsan, onlar geçer, kalmaz kafanda. Muhakkak ki bunları anlatacaksın. İçinde bırakmayacaksın. Her sabah kahvaltıda pekmez veya bal yerim. Öğlen sulu yemek. Akşam beş buçuk gibi yoğurdun içine bisküviyi koyup yerim. Gece de mutlaka bir bardak süt içer, yatarım.
- Doğum tarihin kaç yazıyor?
- F.T:
Hangi ayda doğduğumu bilmiyorum. 1912 doğumluyum. Eskilerin tabiriyle 1327!
- Çocukluğun Selanik'te geçmiş. Atatürk'ü gördün mü ?
- F.T:
Biz Çetruk köyündendik. Kesre'ye bağlı. Selanik vilayetimizdi. Atatürk'ün evi denize çok yakındı. Halalarım, Atatürk'ün annesinin komşularıydı. Onlara çok gider, kalırdım. Atatürk'ü Selanik'te gördüm. At üzerindeydi. El salladı ama konuşmadım.
- Göçle ilgili ne hatırlıyorsun?
- F.T:
Nevşehir'e geldiğimde 11 yaşındaydım. Selanik'ten Mersin'e kadar gemiyle geldik. Bize yerleşmemiz için Antalya'yı gösterdiler. Ama Antalya sivrisinekle doluydu. Büyüklerimiz, işadamları Nevşehir'i temiz buldular. Nevşehir bağlık bahçelikti. Oraya yerleştik. Üç katlı, 25 odalı bir evdi. Saray gibi. Ailemiz tütüncülük yapardı. Ama Nevşehir'de olmadığı için amcamlar İzmir'e gitti. Babam gitmedi. Nevşehir'de kaldı. Nevşehir'in yerlileri gericiydi. Okuma-yazmayı babam bana evde öğretti. Çok güzeldim. Kaçırırlar diye annem korkusundan yollamamış. 18 yaşımdaydım evlendiğimde. Rahmetli dedeniz 17 yaşındaydı. Bu yüzden resmi nikâhımız olmadı, bir sene bekledik. Askeriyede okuyordu. Evlendikten sonra harp okuluna gitti. Altı sene bekledim onu. "Ben orduda kalacağım," dedi, İlk görev yerimiz Tunceli'ydi. Orada resmi nikâh yaptık. İlk çocuğum kucağımdaydı, nikâh olurken...
- Ailenin özenle büyütülen tek kızı iken, evlenip yedi çocuk doğurmuşsun..
- F.T:
Tek çocuktum. Gemide gelirken sekiz aylık bir bebekleri ölmüş denize atmışlar. Bir daha annemin çocuğu olmadı. Evlenince dedenizin görevi icabı şehir şehir dolaşıyorduk. Doktor yok, ilaç yok, korunma nedir bilmiyorduk. Altı doğum yaptım. Biri ikiz oldu. İlk oğlum 10 Kasım 1938'de doğdu. Sabah 09.00'da ben doğum yaparken haber geldi. Ağladık, sevinemedik oğlum oldu diye... İkinci oğlum Erzurum depremi sırasında doğdu. Dört oğlum, üç kızım oldu. On torunum var şimdi. Hepsinden de torun çocukları.
- Hayatın boyunca seni en çok üzen hangi olaydı Türkiye'de?
- F.T Çocuklarımın hayatını etkileyen bütün olaylar... 21 Mayıs ihtilali oldu mesela. Dayın Harp Okulu'nda talebeydi henüz. Fizik dersine hazırlanıyormuş. Biri gelmiş "Aşağıda isyan var, bize katılacaksın," demiş. Mahkeme kuruluyor. Ben gidiyordum, göstermiyorlardı. Altı ay tutuklu kaldı. Sonra suçsuz olduğu için bırakıldı.. Ondan sonra ODTÜ'yü kazandı. 12 Eylül ihtilali... Bir oğlum subay. Bir kızım illegal! Bilmiyorduk. Eve geldiler gecenin yarısı, aradılar. Onlardan öğrendim. Fikir suçu işlemiş benim kızım, teyzen (Gülen Tunguz). Biliyorsun, TKP'nin kurucu üyesi olduğu iddiasıyla 45 gün işkence gördü. Asker olan erkek kardeşi bile yardım edemedi. Boşu boşuna iki buçuk sene içerde kaldı. Sağlığından oldu. MS hastası oldu. Genç yaşında teyzeni kanserden kaybettik.
- Önce kocanı kaybettin... Tek başına yedi çocuk okuttun. Sonra onlardan dördünü çeşitli hastalıklardan kaybettin. Nasıl bu kadar yaşama bağlı hatta mutlu olabiliyorsun?
- F.T:
Üzüm bağlarım vardı. Hepsini, evimizi yok pahasına sattım. Bütün çocuklarım üniversite tahsili yaptı. Dördünü kaybettim. Allah kimseye evlat acısı vermesin. Her gece ağlarım ama içimden. Ne gerek var, başkalarını üzmeye. Yaşamı ve mücadele etmeyi seviyorum. Koşturmayı, komşularımı, seyahat etmeyi seviyorum. Ankara'da iş bulmadığım akrabam kalmamıştır mesela. Severim başkalarının işine koşturmayı.
RUMELİ ERKEKLERİ KADIN KIYMETİ BİLİR
- Hayatta en çok önemsediğin şey?
- F.T:
Tasarruf. Hep idareli yaşadım.
- 15 tane torun çocuğun var. En büyük torun çocuğun kaç yaşında oldu?
- F.T:
23 yaşında olmuştur. Yarın evlense ben cennetlik olurum.
- Hayatta hiç yüz kremi kullandın mı?
- F.T:
Kullandım. Kendim yapardım, gül suyundan. İçine ayva çekirdeği koyarsın, bir akşam bekletirsin, pelteleşir. Bir de yüzümü akşamları sodayla yıkardım gençken.
- Çay ve kahveyle aran nasıl?
- F.T:
Her gün kahvaltı sonrası Türk kahvemi içiyorum... Çayı açık içerim.
- Sigara içtin mi?
- F:
Çok içtim. Kızım öldükten sonra bıraktım. Rahmetli dedenle subay sigarası içerdik. Bazen arada sırada keyif için iki tüttürürüm.
- 43 yaşında kocanı kaybetmişsin. Neden evlenmedin bir daha?
- F.T:
Yok kocamı çok severdim. Melek gibi biriydi.
- Aşkı konuşalım biraz.
- F.T:
Rumeli erkekleri kadın kıymeti bilir. Anadolu erkeğinden istisnai çıkar, kadın kıymeti bilen. Erkek merhametli olacak. Rahmetli deden maaşını alır bana verirdi. İçinden kahve parası bile almazdı. Fazla zengin iyi değil. Şımarır. Başka yerde olur gözü.
NE ŞEKERİM VAR, NE KOLESTEROLÜM. EN SEVMEDİĞİM ŞEY, KISITLANMAK
- Hayatta hiç rejim yaptın mı?
- F.T:
Gülerim rejim yapanlara. Rejim demek, kısıtlama demektir. İştahı daha çok açar. Tanıyacaksın bünyeni. Ekmek de şart, tatlı da bünyeye. Mesela ben tatlıyı çok severim. Sabah kalktığımda kışın mutlaka pekmez veya bal yerim. Öğlen sıcak, sulu yemek. Akşam beş buçuk gibi yoğurdun içine bisküvi koyup yerim. Gece de mutlaka bir bardak süt içer yatarım. Allaha şükür midemde hiç problem yok.
- Doktorları saşırttığın doğru mu?
- F.T:
"Fatma teyze, uzun yaşamın sırrını çözmek için seni çözmemiz gerek," diyorlar. Ne şekerim var ne kolesterolüm. Tek ilacım doktorumun verdiği B vitamini.
- Hayatında kaç ameliyat oldun?
- F.T:
Bir safra kesesi ameliyatı oldum, 20 sene önce, bir de katarakt. Başka hiç ameliyat olmadım. Allah göstermesin.
- Her sabah tereyağı yediğini niye söylemiyorsun?.
- F.T:
Annen duymasın, sinirleniyor. Ama tereyağından güzel bir şey var mı? Eskiden kendimiz yapardık. O tatları arıyorum vallla..
- Hayattan aldığın en önemli ders ne?
- F.T:
Kin tutmayacaksın. Bu sadece sana zarar verir. Derdini, sıkıntını anlatırsan, onlar geçer kalmaz kafanda. Muhakkak ki bunları anlatacaksın. İçinde bırakmayacaksın.
- Dostlukların akrabalıktan daha önemli olduğunu söylersin hep...
- F.T:
Tabii çok. Akrabadan daha yakındır, iyi dost. Komşu da daha yakın. Gece bir şey olsa ben komşuyu çağırırım. Oğlum kızım gelinceye kadar komşum tutar beni. Bak şimdi Ankara'da 14 daireyiz. 49 senedir birlikteyiz. Kapımız açıktır. Biri hastalansa hepimiz yardımına koşarız, sıcak çorba, yemek götürürüz. Beni nasıl seviyorlar biliyor musun...
- Hiç düşmanın olmadı mı? Kötü insanlarla karşılaşmadın mı?
- F.T:
Karşılaştım, ama taş atana ekmek vereceksin. Şimdi sokağa çıktığın zaman o sana kötü bir şey dese bile sen ona selam vereceksin. Kötü insanlardan uzak durmaya da gayret edeceksin. Üzüldüm tabii ama fırsat vermeyeceksin.
- Hâlâ kendi yemeğini kendin yapıyorsun. Neden?
- F.T:
Evet. Benim yemeğimi herkes çok sever. Zeytinyağlı dolmadan elde açma böreğe, bamyaya kadar her şeyi yaparım. Vakit geçiyor böyle. Oturup sadece televizyon mu izleyeyim? Geçen gün bankaya para çekmeye gittim. "Artık gelme teyze yolda bir şey olur. Üzülürüz, çok yaşlandın," dediler. Alındım. Vasi tayin edecekmişim kendime. O benim yerime para çekecekmiş. Elim ayağım tutana kadar dışarı da çıkarım. Bankaya da giderim. En sevmediğim şey, bana kısıtlama uygulanması.
- Taksi şoförü ile yaşınla ilgili iddiaya girmişsin... Kim kazandı?
- F.T:
Şoföre dedim ki Ayrancık'a gideceğiz. Yolu bilmiyormuş. "Sen devam et, tarif ederim," dedim. "Teyze, kaç yaşındasın?" diye sordu. "Kaç yaşında gösteriyorum?" dedim. 60 yaşında gösterdiğimi söyledi. "Eve gidince sana baklava açacağım. 97'yim," dedim. Eve geldik. Yeni evliymiş. İndim arabadan. 10 lira tutmuş. 20 lira verdim. "Kalanıyla bir kilo baklava al hanımına götür," dedim. Şoför şaşırdı kaldı böyle. "Oğlum sana baklava yapacağım demiştim ya. İşte git bu parayla al," dedim. Telefonla taksi çağırıyorum, atlıyorum, gezmeye gidiyorum. Komşum Emine Hanım var, benim yarı yaşımda. Tek başına arabaya bile binmeye korkuyor.
- Hayatta hiç korkun olmadı mı?
- F.T:
Hayır, kimseden korkum yok.
- Öümden korkuyor musun?
- F.T:
Hayır akşam sabah bekliyorum. Her an olabileceğini biliyorum. Yatmak istemiyorum, kimsenin bana bakmasını da istemiyorum. Bizim apartman zaten huzurevi gibi. Komşular birbirimize kol kanat geriyoruz. Ben 90'lı yaşlarda görmüyorum kendimi. 65 yaşında falan hissediyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.