Cumartesi 29.08.2009
Son Güncelleme: Cuma 04.09.2009

Benim gözüm sadece Ayten’i görüyor

18 yıldır beraberler, hâlâ birbirleri için karı ve koca lafını kullanmaktan kaçınıyorlar

Göz önünde olan bütün güzel kadınların poz vermek istediği Tamer Yılmaz 18 yıldır tek bir kadına tutkuyla bağlı..Yarı İsveçli Ayten Yılmaz da kendisi gibi fotoğraf sanatçısı... Evlenmeye gerek görmeden 8 sene beraber yaşamış, çocuk doğurmaya karar verince o imzayı atmışlar. Hâlâ birbirleri için karı ve koca lafını kullanmaktan kaçınıyorlar. 11 yaşındaki ikizlerinden biri yürüme engelli... Ama ona da öğretttikleri, her şeyi kendi iradesi ve gücüyle başarabileceği... Ayten Yılmaz geçtiğimiz yıl meme kanseri olduğunu öğrenmiş..Bir memesi apar topar alınmış.... O günden beri başka bir farkındalık var hayatlarında. Korkusuz, kalıpsız, önyargısız. Cinsel hayatları bile daha renkli.
Ayten Yılmaz
Evlendiğimizde hani eşim, kocam gibi kelimeler bana o kadar tuhaf geliyordu ki zor söylüyordum. Erkeğim demek daha doğru geliyor bana.... Bir oğlumuz yürüme engelli. 5 aylıkken terapiye başladık. Oğlumuz Tibet'in bizim ailemize doğması onun için en büyük şans. Bu ülkede engelli olmak o kadar zor ve o kadar kenara itilmiş bir vatandaşsın ki, bizim gibi bir aileye gelmesi iyi olmuş. O bizi seçti zaten, bize ve etrafına o kadar çok şey öğretiyor ki, hiçbir zaman insanlardan çekinmedik, utanmadık. Ben kendimi hasta görmek istedim. Bu hastalığı kendi korkumla yarattığımı gördüm ve anladım ki "Ben bunu yarattıysam kendimde, geri de yollayabilirim". Çok hızlı bir iyileşme süreci yaşadım. Bize dışardan verilmiş sosyal kurallarla, toplum tarafından verilen beklentilerle biz bir oyun oynamaya çalışıyoruz. Çünkü biz sevilmeyi ve sevgiyi başkası tarafından bekliyoruz: Yani, Tamer beni severse ben iyiyim, o zaman mutluyum. Halbuki hiç alakası yok. Ben kendimi seversem o zaman mutluyum.
Tamer Yılmaz
Ayten'le 8 sene beraber yaşadık. Çocuk yapmaya karar verince evlendik. İlişkide en önemli şey arkadaşlarınla hayatını devam ettirebiliyorsan hayat gidiyor. Yoksa böyle iki kişi devam edersen, çevrenden kopuyorsun. Eski çevrenden kopmaya başladığın zaman bence bir tehlike var. Çoğu çıplak karşıma geçiyor, yanımda çıplak dolaşıyor falan. Yani piyasada gördüğünüz herkesi neredeyse çıplak gördüm. Benim gözüm doydu yani. Onun için kadın memesi bana sallanan acayip bir şey gibi geliyor, öyle kadının önemli bir organı gibi değil. Eller ve ayaklar bana daha seksi gelir mesela. Biz hiçbir şey olmamış gibi davrandık. Hastalık yokmuş gibi yaşadık, kafaya çok takmadık. Hayat bir et parçasından ibaret değil. Bir de ben bunu daha seksi olarak görmeye başladım. Böyle bir yay atma yeri gibi falan.
- İkinizin en temel farklılığı nedir?
- T.Y
Biz iki benzemeziz aslında. Ayten ev sever, ben ev sevmem.
- A.Y:
Tamer sokakta bir karton kutunun içinde de yaşayabilir, ben yaşadığım mekâna bağlıyım. Aramızdaki en önemli fark bu. Bir de bazen insanlar "bizi eş ruhuz, ruh ikiziyiz" falan gibi kocaman laflar söylüyorlar... Hayret etmişimdir. Evlenince eşim, kocam gibi kelimeler bana o kadar tuhaf geliyordu ki zor söylüyordum. Erkeğim demek daha doğru geliyor...
- Sizi bir arada tutan şey neydi?
- T.Y:
Birbirimize fazla dokunmamak. Evlilikte en önemli şey arkadaşlarınla hayatını devam ettirebiliyorsan hayat gidiyor yani. Yoksa böyle iki kişi ile devam edersen çevrenden kopuyorsun. Eski çevrenden kopmaya başladığın zaman bence bir tehlike var.
- A.Y: Tamer'in hayatı işte böyle mankenlerle geçiyor, onların fotoğraflarını çekiyor. Çevremdeki kadınlar beni hep "dikkat et vs" diye devamlı taciz ettiler. Benim rahat olmam insanları rahatsız etti.
- T.Y: Biz buna alışıyoruz. O duyguyu stop ettirmeyi biliyorum.
- A.Y: Bana gelene kadar Tamer eğitilmişti. (HAHHA)
- Fotoğrafçıyken anne olunca ayağınızı neden çektiniz işinizden?
- T.Y:
1998 yılında ikizlerimiz doğdu. Mecburen işi bıraktım. Bir oğlumuz yürüme engelli. Dolayısıyla 5 aylık iken terapiye başladık. Tibet'in bizim ailemize düşmesi onun için en büyük şans. Bu ülkede engelli olmak o kadar zor ve o kadar kenara itilmiş bir vatandaşsın ki, bizim gibi bir aileye gelerek çok iyi bir seçim yapmış bence. Bize ve etrafına o kadar çok şey öğretiyor ki, hiçbir zaman insanlardan çekinmedik, utanmadık.
- T.Y: Her yere gideriz yani. Hiç öyle eyvah gibi bir şeyimiz olmadı.
- A.Y: Etrafımızdaki insanlar da rahat, onu bir birey olarak görüyorlar. Çocukcağız geçen gün zor bir şey yapmaya çalışıyordu, dedim ki "kendin yap". Baktı bana ve "sen bana hiç acımıyorsun," dedi. Güldüm. "Ben sana neden acıyayım ki, acınacak bir durumun yok," dedim. "Bunu sen kendin yapabilirsin."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.