Cumartesi 12.12.2009
Son Güncelleme: Cuma 11.12.2009

Darbelerin kurguladığı hayatlar yaşıyoruz

Tiyatro Pera, 12 Eylül sancılarını konu alan Quintet-Bir Dönüşün Beşlemesi'ni sergiliyor. Yazar Nesrin Kazankaya, oyunda geçmişle yüzleşme çağrısı yapıyor

Venedik Taciri ve Rahat Yaşamaya Övgü ile son iki tiyatro sezonunun en çok ödül kazanan gruplarından Tiyatro Pera, yeni sezonu, 12 Eylül sancılarını konu alan Quintet-Bir Dönüşün Beşlemesi oyunuyla karşıladı. Yeni oyunda, 20 yıldır yazar, yönetmen, oyuncu ve çevirmen olarak üretim yapan Tiyatro Pera'nın kurucusu Nesrin Kazankaya'nın imzası var. Quintet -Bir Dönüşün Beşlemesi'nde oyuncu olarak da yer alan Kazankaya'yla hemen her sezon ödüllere boğulan Tiyatro Pera'yı, tiyatro geçmişini ve oyuna konu ettiği askeri darbeleri konuştuk.
- Tiyatro Pera, hem oyunları hem de performanslarıyla her yıl ilgi odağı oluyor. Bunun sırrı nedir?
- Son iki sezondur, her yıl iki oyun sahneliyorum. İnatla, istikrarla, her yıl yeni oyunlar yaparak, risk almaktan korkmadan çizdiğimiz yolda yürüyoruz. Çekirdek kadromuz, yetiştirdiğim eski öğrencilerimden oluşuyor. Her oyunda Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatroları'ndan konuk oyuncular yer alıyor, genç kadromuza destek veriyorlar. Akademik eğitim çok önemli benim için. Böylelikle ekipte üslup birliği oluyor. Repertuar tiyatrosu hedefimizi de gerçekleştirdik artık. Bu sezon sahnemizde altı oyun oynanıyor; Shakespeare, Brecht ve benim yazdığım oyunlar... Bir tiyatronun kimliği, seçilen oyunlarla oluşur. Bütün bu yıllar boyunca, yalnızca kendi kadromuzu değil, büyük bir emekle kendi izleyicimizi de oluşturduk diyebilirim.
FARKLI KUŞAKLAR VE ÖYKÜLER
- 20 yıllık bir Devlet Tiyatrosu geçmişiniz var ve tiyatronun neredeyse hemen her kolunda bulunuyorsunuz. Oyunun her safhasında yer almak sizi mutlu mu ediyor?
- Oyunculuk, yönetmenlik, çevirmenlik, yazarlık... Aslında hepsi birbirini tetikliyor. Söylenecek sözü, tiyatro büyüsüyle anlatabilmek için yazıp yönetip oynuyorum. Ama tiyatronun merkezinde oyuncunun durduğunu düşünüyorum. Galiba beni en çok heyecanlandıran, oynamak ve yönetmek. Yaratım süreci olağanüstü heyecan verici bir süreç. Tiyatro yaşamımın ilkokuldan beri sürdüğünü söylersem abartmış sayılmam. Bir yaşam biçimi bu, seçim yaptığınız andan itibaren varoluşunuzun merkezine gelip oturuveriyor. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 10 yıl kadar çalıştım, sonra İstanbul'a geldim, bir süre İstanbul Devlet Tiyatrosu sanat yönetmenliğini üstlendim. Ardından Tiyatro Pera'yı kurdum.
- Yeni oyununuz Quintet-Bir Dönüşün Beşlemesi'ne gelirsek...
- Oyun, 12 Eylül döneminde Türkiye'den kaçmak zorunda kalan ve 20 yıl sonra ülkesine dönen bir kadının, arkadaşları, oğlu ve İstanbul'la birkaç günlük buluşmasını anlatıyor. Bu buluşmayla biz de geçmişimize dönüp bir bakıyoruz. Bugünkü durumumuzu, çekilen acıları ve tehlikeli gidişi görüp algılayabilmek, nedenlerini anlayabilmek için geçmişle yüzleşmek zorundayız. Tıpkı oyundaki figürler gibi. Sosyalist dünya görüşünden ödün vermeyen ve 20 yıldır yurtdışında mülteci olarak yaşayan savaş muhabiri kadın; anne ve eş olmanın ötesine geçemeyen arkadaş; varoluşunu kapitalizmin çarpık gelişimine borçlu olan adam; terk edilmenin öfkesiyle nihilizmin sınırlarında dolaşan oğul ve İstanbul kenti... 'Quintet' müzikte beşli, beş enstrümandan oluşan grup demek. Oyunda beş figür ve beş bölüm var.

- 12 Eylül'e dair neler var peki?
-
12 Eylül'ün sonuçlarını, bir ülkeyi nasıl ezip geçtiğini gözlemliyoruz oyunda. Darbeler yüzünden demokrasi tarihi sürekli sendeleyen ülkemiz, en sistematik, en planlı darbeyi 12 Eylül 1980'de yaşadı ve bu yalnızca bir kuşağı yok etmekle kalmadı, apolitik yeni bir kuşağın oluşmasına da neden oldu. 12 Eylül'le üç büyük hedefe ulaşılmıştı. Korkularla sindirilmiş, yasalarla bastırılmış bir ülke yaratıldı; koskoca bir kuşak kaybettirildi ve yeni rejimi üstlenecek, yeni dünya düzeni planının piyonları olacak, apolitik, görmeyen, bakmayan, fast-food yaşayan kayıp bir '80 kuşağı yaratıldı. Kendi oğlunu bırakıp kaçan kadın karakterimiz, oğluyla yüzleşirken, aynı zamanda Türkiye üzerine oynanan bu oyunun kurbanı olan, iki kuşaktan, iki örneği de görmüş oluyoruz.
- Türkiye'nin maruz kaldığı askeri müdahalelere baktığınızda, darbelerin toplum üzerinde nasıl izler bıraktığını düşünüyorsunuz?
- Yarım yüzyıldır darbelerin, baskı rejimlerinin kurgulayıp belirlediği yaşamları sürdürmeye çalışıyoruz. Böylesi dönemlerin sonucu, kaybolan kimlikler, kaybettirilen yaşamlar, kayıp kuşaklar oluyor. Cesur yüzleşmeler yaşanmadığı, olayların üstü örtülüp geçildiği için de miras bırakılan acıların üstesinden gelemiyoruz. Yasaklarla dolu çarpıtılmış bilgilerle yetiştirilen '80 sonrası kuşağını aydınlatabilmek, yakın tarihimize dönüp bakmalarını sağlayabilmek zor ama olanaksız değil. Hep izleyici rolünü uygun görüyorlar bize. Peşine düştüğüm öyküler, baskı rejimleriyle parçalanan özel yaşamların kırılgan öyküleri.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.