Cumartesi 09.01.2010
Son Güncelleme: Cumartesi 09.01.2010

Evde el üstünde tutulan hep Selma'ydı şimdi de durum değişmedi ki...

Alternatif tıbba yöneldiniz mi?
- S.T:
Hayır. Çünkü benim içimde zaten o var. Kendimi sürekli telkin ediyorum, pozitif şekilde. Kemoterapinin yan etkileri geçtiği anda, kalkıp yürüyüş bandına gidiyorum. O enerjiyi artırıyorum ki, önümüzdeki kemoterapiye güçlü gireyim... Ben oğlum için, kocam için sağlıklı olmalıyım. Yani iyi görünmeliyim, onlara karşı sorumluluğum var.
- A.T: Arkadaşımız, Selma'nın hastalığı çıktığında bana 'Bu evin hastası sendin. Hasta olunacaksa ve ilgilenilecekse seninle ilgilenilirdi, öyle bir şey çıktı ki karşına artık bir müddet evin hastası sen değilsin,' dedi bana. Evde biri hasta olacaksa o bendim.
- Evde el üstünde tutulan artık Selma Taran olmuş..
- S.T:
Hep öyleydi.
- A.T: Ama hastalıktan ötürü değil ki, hep öyleydi. Davranışlarımın değiştiğini düşünmüyorum. O zaman yapaylaşır diye düşünüyorum. Yani iş, rol yapmaya girer.
- S.T: Ben de anlarım rol yaptığını.
- A.T: Bazen ağlıyor, 'Ne var ağlayacak kardeşim sen de sulu göz mü oldun?' diyeceksin. Ne denir? 'Ha bak bu ağlaman senin kemoterapiden,' diyecek bir tıbbi bilgim de yok. Bunu ayıramazsınız ki, o bir hal.
- S.T: Hele bitti diye düşünürken karaciğerde çıkınca, böyle bir yumruk gibi yüzüme patlayınca çok ağladım.
SORU SORMAYI İYİ BİLİRİM
- İsyan etmediniz mi?
- S.T:
Mevlana hayranıyım, bütün kitaplarını okudum. Kanser kelimesi doktorun ağzından ilk çıktığında çok fena oldum. Sonra yavaş yavaş, bu Allah'ın bana hediyesi diye bakmaya başladım. Sevdiği kullara hastalık verirmiş, bir yerde okumuştum... 'Olsun, demek ki seviliyorum,' diye baktım. Mücadelede bu da çok etkendir. Kendimi kollanan bir kul olarak düşündüm. İşi büyüttüğünüz zaman kendiniz de yoruluyorsunuz. Allah bana iyi düşünce versin, iyilikler versin diye dua ederim. Kötü düşünmek hiç istemem, düşünmem de...
- Siz de kanserle eşiniz kadar barışık mısınız?
-A.T:
Çok bilinmeyen bir dünyanın içine giriverdik. Soru sormayı iyi bilirim. Babamdan öğrenmiştim. Az ve doğru soru sorarak mesleğimde başarılı olduğumu düşünüyorum. O kadar çok soru geldi ki aklıma... Sanki insanın aklı erecekmiş gibi geliyor. Oysa akıl erecek gibi bir şey değil. Gördüğünüz hiçbir şey yok ama kâğıt üzerindeki değerler, 'Meme alınmalı,' diyor. Ameliyat oldu, şurası alındı, burası alındı falan, onu da görmüyorsunuz. Hep kâğıt üzerinde bir şeyler dolaşıyor. Neye inanacaksınız, neye güveneceksiniz? Kafanız karmakarışık oluyor. Onun için çok insanı dinlememek, konuşmamak iyi geldi bize. Doktor Selma'ya 'Nasılsınız?' diye soruyor. Selma 'Bir karaciğer kanseri hastası ne kadar iyi olursa o kadar iyiyim,' deyince doktor düzeltiyor: 'Siz karaciğer kanseri değilsiniz ki, meme kanserisiniz,' diyor. Yani bilgimiz şu: Karaciğere geçince ne oldu, karaciğer kanseri oldu. Hayır, öyle değilmiş. Meme kanserinin karaciğerdeki tedavisi ayrı, kolon kanserinin karaciğerdeki tedavisi ayrı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.