Cumartesi 23.01.2010
Son Güncelleme: Cuma 22.01.2010

Öğrencilerimin inek olmasını istemem

Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Şimşek, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu, Mehmet Ağar, Deniz Gökçe ve daha pek çok ünlü ismin okulu mülkiye, 151. yılına girdi. Mülkiye ruhunu, 16 yıllık dekan Celal Göle anlattı

CELAL GÖLE
* Şahsen çok çok başarılı bir öğrenciydim ama inek değildim. Şu ineklemek hikâyesinde bir dargörüşlülük, sınırlandırma görüyorum. Başka hiçbir şey yapmıyor hayatta. Halbuki bir üniversite öğrencisi kendisini çok çeşitli alanlarda yetiştirmeli. Öğrencilerim çok çalışsın ama inek olmasın.
* Gençlerin çoğunluğu artık kavga gürültü etmek istemiyor. Şu anda öğrenci olaylarına baktığımız zaman Türkiye'de iki grup var: Bir PKK yanlısı grup var, bir de ulusalcılar...
* En parlak öğrenciler Boğaziçi Üniversitesi'nde, sonra ODTÜ'de ve bizde. KPSS sonuçlarına göre Mülkiye'nin başarısı tartışılmaz. Buna göre devletin kurum ve kuruluşları, mezunlarımı istihdam etmeli. Ama görmüyorum. Devletin kurum ve kuruluşları bugün Mülkiye mezunlarını istemiyor.
'Gül ki sen neşenle, gülsün ay, güneş, toprak deniz, ey vatan gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz...' diye başlayan bu marşın sözleri bir mülkiye öğrencisine, bestesi de bir mülkiye hocasına ait. Mülkiye, geçtiğimiz yıl 150. yılını kutladı. Türk mali sisteminin önemli çalışanlarını yetiştiren, Türk dış politikasının temel aktörlerini oluşturan, Anadolu'nun en ücra köşesinde 'Mülkiyelilerin çaktığı çiviler vardır,' dedirten, öğrencilerine her şeyden önce mülkiye ruhunu aşılayan okulun mezunlarından biri de babamdır. Ben de o ruhla büyüdüm, o istekle, eskiden mülkiyeye bağlı olan, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudum. Yıllar sonra okula, bu röportajı yapmak için dönmek heyecan vericiydi. Üstelik karşımda heyecanla, 16 yıldır mülkiye için yaptıklarını anlatan, dekan Prof. Celal Göle'yi dinlemek çok daha heyecan vericiydi...
- 151. yılına giriyor Mülkiye. Geçen sene 150. yılı kutladınız. Ve siz T.C. tarihinin en uzun görev yapan dekanı oldunuz. Üstelik mülkiye mezunu değilsiniz...
- Biraz sporla ilgili. Ankara'da kolejde öğrenciyken Mülkiye basketbol takımında oynuyordum. Bize kolejde 'Sizin genç takıma gelmenize daha bir-iki sene var, ama Mülkiye'ye giderseniz hemen genç takımda oynamaya başlayacaksınız,' dediler. Böylece Mülkiye Gençler Basketbol takımında oynamaya başlamıştım. Sonra takım kaptanı oldum. Ondan sonra A takımına geçtim. 15 yaşımdan 27 yaşıma kadar oynadım. Genç Milli Takım'a çağrıldım ama ne yazık ki aday kadroyu 12'ye düşürdükleri için elendim. Hukuk Fakültesi'ni 69 yılında bitirdim. Aynı yıl SBF'de asistan oldum. 69 yılından bu yana Mülkiye'deyim.
- Siyasal Bilgiler Fakültesi adının yanına Mülkiye yazdırmışsınız. Neden geçmişte yazılı değildi? Neden yazma gereğini duydunuz?
- Türkiye'de kurumların yaşaması değil, daha çok yaşamamasının ilke olduğunu görüyoruz. Fakat Mülkiye yükselen değer olmuş. Yetiştirdikleri, fikirleri ile bütün geçmişteki hocalarımı, kutluyorum her şeye rağmen. Mesela Mülkiye 12 Eylül'de müthiş bir darbe almıştır. 40'a yakın hocasının işine son verilmiştir. Adnan Menderes zamanında Mülkiye kapatılmak istenmiştir. Ona rağmen, dimdik ayakta durmasını bilen önemli bir kurumdur.
- Mülkiye adını yazdırabilen tek dekansınız sanırım...
- Aslında okulun adı, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 'Mülkiye sonra Türkiye' diye bir söz vardı. Çok eleştirildiği için biraz değiştirdik. Şimdi 'Türkiye için Mülkiye' diyoruz. O cümlenin esası şuydu. Önce Mülkiye'de çok iyi yetişeceğiz, sonra Türkiye'de göreve gideceğiz. Türkiye'nin menfaati için çalışacağız. Mülkiye, Ankara SBF'den yetişen mezunlara has bir addır. İki defa kanun teklifinin verilmesini sağladım. Mülkiye denilince bu bina, burası aklına gelmeli insanın. Tarihiyle, mezunlarıyla, yaşadıklarıyla... Bunu tescillemiş oldum.
- Eskiden devletin üst yöneticileri rakipsiz mülkiyelilerdi. Şimdi rakip fakülte ve mezunları çok. Bu, sizin mezunları olumsuz etkiliyor mu?
- Akademik verilerle konuşmak zorundayım. Mülkiye, 1859 yılında Osmanlı İmparatorluğu zamanında üç amaç için kuruluyor. Hariciye, maliye ve idari birimlere üst düzey bürokrat yetiştirmek için. 1980'den beri Türkiye'nin liberal ekonomiye geçmesi ile birlikte öğrencilerimizin yarısı da özel sektöre yöneldi. Eskiden mülkiye tek tabancaymış. Bugün Türkiye'de 140 üniversite var. Bir yarışma ortaya çıkmıştır ama iki şeyi esas almak lazım. Birincisi, üniversite giriş sınavlarına bakacaksınız, en parlak öğrenciler nerede? Boğaziçi Üniversitesi gerçekten bu konuda en parlak olanı. en üst puanlı öğrenciler orada. İkincilik bizde ve ODTÜ'de... Taban puana göre bakarım, üst puana göre değil. Mülkiye'nin değeri azaldı, gücü azaldı laflarını kabul etmem mümkün değil, işte KPSS sınav sonucu. KPSS sınav başarısı en yüksek okul, mülkiye. Başarı olarak tartışılmaz, KPSS sonuçlarına göre devlet sektöründe mezunlarımın istihdam edilmeleri gerek, ama görmüyorum.
- Son yıllarda Mülkiye'de okuyan İmam Hatip liseli gençlerin sayısını merak ediyorum.
- Mülkiye'ye gelen İmam Hatipli 28 Şubat sonrasından bugüne sıfıra düştü. O günden beri hiç gelen olmadı. 15 senedir bizde hiç İmam Hatipli yok. Bir tane başörtülü bulursanız bana haber verin. Bir şeyi yasaklamış da değilim. Ben yasakçı bir dekan değilim.
- Başörtüsüne karşı değil misiniz?
- İşin özü açısından baktığınız zaman herkes istediğini yapmalı diyorsunuz. Ancak burada üçlü bir grup var, birinci grup siyasi amaçlarla takıyor. Geçmişte bunların hepsiyle bizzat tek tek görüştüm. Birinci grup siyasi amaçlı, buna kesinlikle karşıyım. İkinci grup gerçekten vahim ve bu bizim ayıbımız; parası yok, maddi durumu çok kötü, kendisine sağlanan burslar, yurtlar dolayısı ile kapanmak zorunda kalıyor. Üçüncü grup ise inananlar ve orada bir ikilem içerisindeyim. İlk iki grubu kabul etmem mümkün değil. 'Ben başörtüsüne karşıyım,' demek biraz derinlemesine düşünülmesi gereken bir kavram. Siyasi amaç diyorsanız zaten bu, Avrupa'da da kabul edilmiyor, yasaklanan bir olay. İkincisi hiç kabul edilemez, insan haklarına aykırı. Üçüncü gruba ise saygılı olmak gerekiyor.
DEMOKRASİ BAKIMINDAN AÇILIMDAN YANAYIM
Mülkiye camiasının hareketliliği ve inisiyatifinin son yıllarda neden dikkat çekmediği soruluyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Hoca kadrom ses çıkarıyor, ama şu anda medya farklı... Yadırgadığım bir husus var, herkes kendi görüşleri doğrultusundakileri çağırmaya başladı. Yani hayatımda duymadığım akademisyenleri görüyorum bazı kanallarda. Hocalarımın seslerinin çok çıktığını, konferanslar verdiklerini ama medyada yer almadıklarını söyleyebilirim. İkinci nokta öğrenci olayları bakımından ise bu çok tartışılabilir: Tüm Türkiye'deki öğrencilerin 1980'den sonra apolitize edilmesinin bir sonucu olarak değerlendirebilir. Gençlerin büyük bir çoğunluğunun artık kavga gürültü etmek istemediklerini de gözlemliyorum.
- Ama düşüncelerini de söylemiyor sanki gençler...
- Yoo geçen gün bir TV programı izledim, ortaya çıkan tablo; bu ülkede ne kadar büyük bir özgürlük ortamı olduğu. Gençler inanılmaz bir şekilde tartışıyor, konuşuyor ancak şu anda öğrenci olaylarına baktığımız zaman Türkiye'de iki grup var. PKK yanlısı ve ulusalcılar. Bu, her üniversitede var. Bugün çıkan tartışmalar, sesler bu iki taraf etrafında oluyor. Mesela bu kampusta her gün 100 kişilik grup yürürdü ama bu sene hiç olmadı. Bence hükümetin açılım politikasını bekleyip, görelim diyorlar. Yoksa mümkün değil.
- Siz bu açılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- AB açısından baktığımız zaman iki sene sonra daha farklı bir Türkiye olacağız. İnşallah düşündüğümden çok daha demokrat, özgür ve hoşgörülü oluruz. Demokrasi bakımından açılımdan yanayım evet.
KEMAL DERVİŞ'İ ÖĞRENCİLERİMİZ RAHAT KONUŞTURMAZ
- 2009'da 150. yılınızı kutladınız. Hayalleriniz ve hayata geçenler ne oldu?
- Hemen hepsi gerçekleşti. '1 Ocak 2009'da başladık, 31 Aralık 2009'a kadar pek çok yenilik yaptık. Mezunlarla hocalardan oluşan Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı'nın da olduğu bir komisyon, çok yönlü çalıştı. Sadece Ankara'da değil, tüm Türkiye'de şube başkanlarımızla birlikte çalıştık. Web sayfamızda zaten hemen hepsi günlük yayınlandı. Ben kalıcı bir şeyler olsun istedim. Mesela Milli Piyango bileti, 150. yıl amblemi ile çıktı. Madeni para, posta pulu, Mülkiye amblemiyle çıktı.
- Kemal Derviş tenis arkadaşınızmış.
- Benim eşimle amca çocukları, kuzen oluyorlar. İyi de dostum...
- Kemal Derviş konuşma yapmaya geldi mi hiç mülkiyeye?
- Öğrenciler tarafından protesto edilir. Bizler tam bir hoşgörüyü yakalayabilmiş değiliz. Mesela bazı konuşmacılar geliyor, öğrenci konuşmacıyı protesto ediyor, iki üç dakika protesto edilmeli belki ama ondan sonra görüşleri dinlenmeli. Bu maalesef daha sağlanamıyor. Türkiye gençliği henüz birbirini hoşgörü ile dinleme noktasına gelememiş.
- Her baharda yapılan geleneksel İnek Bayramı devam ediyor mu?
- Evet. İnek Bayramı bir hoşgörü bayramıdır. İnek, öğrenciler tarafından çekilerek tur attırılıyor. Eskiden Kızılay'a kadar gidiliyordu, şimdi tabii trafik vs. müsait değil, hastaneler bölgesinde Kurtuluş'a kadar gidiyor öğrenciler ve dönüyorlar. Bu bayramda, fakültede oldukları sürece yaşadıklarını olumlu ve olumsuz olarak değerlendiriyor öğrenciler. Ben de neleri eksik yaptığımızı öğreniyorum.
- Adı neden inek?
- İnek geviş getiren bir hayvan. Yedikten sonra bir kenarda sanki ezberliyor. Geviş getiriyor. İnek tabirinin oradan geldiğini düşünüyorum, 'İnekliyorsun, ne kadar ineksin' gibi.
- Mülkiyede daha çok inek olmasını ister miydiniz?
- Şahsen çok başarılı bir öğrenciydim ama inek değildim. Yani şu ineklemek hikâyesinde bir dargörüşlülük, sınırlandırma görüyorum. Başka hiçbir şey yapmıyor hayatta. Halbuki bir üniversite öğrencisi kendisini çok çeşitli alanlarda yetiştirmeli; siyasal, sosyal olarak. Öğrencilerimin çok iyi çalışmasını istiyorum ama inek olmasınlar. İneklemekten kastımız, sadece inekleyen, başka bir iş yapmayan, kendini dünyaya uzaklaştıranlar...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.