Cumartesi 23.01.2010
Son Güncelleme: Cuma 22.01.2010

Recep İvedikler ülkesi

Şahan Gökbakar ve yarattığı karakterler memleket standardını yansıtıyorsa, Ezel gibi iyi bir yapım nasıl en çok izlenen dizilerin başında geliyor? Acaba hiç televizyon izlemeyip yalnızca Ezel için ekran başına geçen bir kitle mi var?

Yahu, ne yalan söyleyeyim sevgili okur, Ezel'in bu kadar izlenmesini aklım almıyor. Şahan Gökbakar ve yarattığı o beter karakterlerin memleket standardını yansıttığını keşfettiğim günden beri, bu memlekette iyi işlerin artık tutmayacağına kanaat getirmiştim. Yani, ikisi bir arada nasıl oluyor? Hiç televizyon izlemeyen bir kitle sırf Ezel için ekran başına geçiyor olabilir mi? Reyting nasıl hesaplanıyor? Biri bana bu işi bilimsel olarak anlatmalı... Evet efendim, Şahan Gökbakar aslında iyi niyetli bir amatör gibi başladığı televizyon hayatında, feci karakterler yaratarak, yellenerek falan ucuz komiklikle güzel para kazanılabileceğini fark etti ve bugünkü haline doğru bir mutasyona uğradı. Şimdi televizyon reklamında benden arak bir 'tosun' ismiyle, bu genç yaşta üzücü bir durum olan vücudunu dar eşofmanlarla bir 'komik' avantajına çevirerek ve tabii yine berbat bir 'komik' düzeyiyle para kazanmaya devam ediyor. Bu seviyenin 'tuttuğu' bir memleket, 'Recep İvedik'in gişe rekoru kırdığı bir atmosfer... Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesinin ardından görülen manzara da tabii ki bu atmosferin bir parçasıdır. Medya mensuplarını itip kakan Recep İvediklerden ufak çaplı bir ordu kurulabiliyormuş. Nasıl bir gururla sarıyorlardı Ağca'nın etrafını... Kendimi tenzih ederek söylüyorum, bu memlekette tiple zihniyet arasında muazzam bir uyum var...
VARDIR İLAHİ BİR AÇIKLAMASI...
Sonra, Şişli'de içinde iki kişi bulunan bir otomobil yolda ilerlemekte, karşılarına bir yaya çıkmakta, "Kaldırımdan yürüsene lan!" gibisinden başlayan tartışma neticesinde, gerek otomobildeki iki kişi, gerekse yaya kişi silahlarına sarılmakta ve çıkan çatışmada otomobildeki iki kişi hayatını kaybetmektedir... Düşünsenize, yolda rastlaşan ve hiç yüzünden kapışan üç kişinin üçünün de silahlı çıktığı bir memlekette yaşıyoruz. İstatistik ilminin sigortaları atar böyle bir ihtimalin hesabını yapmaya kalktığında... Yahşi Batı istatistiği! N'oluyoruz arkadaşım ya?! Ha, tabii bu arada yakın bir bölgede, Nişantaşı civarında, bir-iki gün evvel Kurtlar Vadisi'nin En Kahraman Rıdvan'ı Necati Şaşmaz arkadaşlarıyla bir kulüpdiskoda eğlenmiş, ardından koruma ordusu eşliğinde mekânı terk etmiştir. Bu esnada, koruma ordusu yetmiyormuş gibi, polis memuru arkadaşlar En Kahraman Rıdvan'a yanaşıp, şirketine kadar ısrarla eskortluk yapmıştır... Batı Yakası Hikâyesi... Eh, memleket enteresan ya, Bursa'dan hırsız kardeşlerimiz, merkezdeki Yıldırım ilçesi emniyet müdürlüğü ve kaymakamlık binasını soyarak süper bir işe imza attı. Kanaatimce, Recep İvedik seviyesinde bir 'komik' ufku olan yalnız ve güzel ülkemde, bu hırsız kardeşlerimiz çıtayı yüksekte tutmaktadır. Yani, şöyle kaba bir özet yapmak gerekirse, sokakta yol davasına halkımız birbirini öldürürken polisler Rıdvan'a eskortluk yapmakta, bu arada hırsızlar karakol soymaktadır... Ne yazık ki, medyada da çıta alemi bir başka âlem... Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş, Haiti depreminin ardından bir yazı kaleme alıp, "Voodoo inancı Haiti'nin ulusal dinidir. Haiti'de yaşayan zencilerin büyük çoğunluğu satanist ayinleri yapar, insan kurban eder, büyü işleri ile geçimlerini sağlarlar," diye yazdı. Devam etti: "Bazı semtlerde, bazı bölgelerde ve bazı ülkelerde yaşayan insanların yaşantı biçimi ilâhî gayrete dokununca, o insanlara musibet indirir..." Tabii Nuh Bey muhtemelen bu işleri bizden iyi bilir ama birkaç husus aklıma takıldı. Bir kere, ben nüfusun yüzde 80-85 kadarının Katolik, yüzde 10-15 civarının da Evangelist Protestan olduğunu biliyorum. Vudu, bizdeki kahve falı gibi bir yaygınlık taşıyor; Protestanlar bunu günah sayarken, Katolikler müsamaha gösteriyor. Ama o kadar araştırdım, Nuh Bey'in, "Haiti'de yaşayan zencilerin büyük çoğunluğu satanist ayinleri yapar, insan kurban eder," tespitini doğrulayacak bir şeye rastlayamadım. Hani nüfusun çoğu siyah, bunların çoğu da insan kurban ediyorsa, bunun bir istatistiği falan olması lazım, değil mi? Sonra, sismoloji gibi bir bilimsel çalışma alanına ne ihtiyaç var? Nasılsa bu işler ilahi musibetlermiş!.. Bakmayın siz öyle fay hatları falan dediklerine... Peki, Sibirya, Kanada, İç Afrika ve Brezilya gibi eski çekirdek masifler üzerinde hemen hemen hiç deprem gözlemlenmemesine ne diyeceğiz? Vardır ilahi bir açıklaması... Neyse, Allah'tan elin zavallı, yoksul, diktatörlük ve işgal altında yaşayan Haitilileri bizim gazeteleri takip etmiyor da, 100 bin kurban verdikleri deprem sırasında bir de bu işlere üzülmüyor...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.