Cumartesi 13.02.2010
Son Güncelleme: Cuma 12.02.2010

Güle ağlaya türkü söylüyorlar

Bir gün Oktay Kaynarca, TV8'in genel müdürüne "Ben Zara'yla türkü programı yapmak istiyorum," der ve Salı Sefası'nın hikâyesi böyle başlar. Bu ilginç ikili, ünlü dostlarını ağırladıkları programda güle ağlaya bol bol türkü söylüyor

TV8 binasında, Salı Sefası programının stüdyosundayız. Şu sıralar 'Adanalı' olarak sevilen Oktay Kaynarca ile türkücü Zara provadalar. Oktay Bey sonradan gelmiş, programın girişinde birlikte okuyacakları Başındaki Yazmayı Sarıya mı Boyadın türküsünü söylemede Zara'ya yetişmeye çalışıyor. Zara'ysa kendisini çoktan türkünün ritmine kaptırmış. Orkestra ses uyumu derdinde. Yayına dokuz dakika kalmış, az sonra konuklar Alişan ve TRT sanatçısı Cengiz Özkan gelecek. Zara ve Oktay Kaynarca bugüne kadar Olgun Şimşek, Demet Akbağ, Erkan Can, Halil Ergün, Beyazıt Öztürk, Arif Sağ, Yılmaz Erdoğan, Kubat, Aşkın Nur Yengi gibi isimleri konuk edip hep birlikte türküler söylemiş. Prova öncesi konuşurken kendilerine, "Nasıl böyle bir ikili oluştu?" diye soruyoruz. Şöyle yanıtlıyorlar...
- İlk programda, 'Direkt, 'Ben Zara'yla program yapmak istiyorum,' diye gittim TV8'e,' demiştiniz. Nereden geldi böyle bir şey aklınıza?
- Oktay Kaynarca:
Benim çocukluğumdan beri türkü vardır hayatımda. Çünkü bizim evde türküden başka bir şey söylenmezdi. Doğu kökenli bir aileyiz, ben İstanbul'da büyümüş olduğum halde hep türkü dinlerdim. Genlerimizde var herhalde.
- Ama program yapmak istemek başka bir şey.
- O.K:
Şöyle oldu işin doğrusu; 'Ben haftada bir eğleneyim,' dedim kendi kendime. Ama bu eğlenme de sokakta, orada burada olmuyor. 'Bari milletle eğlenelim,' dedim. Gittim Genel Müdür Abiş Hopikoğlu'na, 'Abiş Abi ben bir program yapacağım, bana haftada bir gece ver,' dedim. 'Hangi geceyi istiyorsan al. Kiminle yapacaksın peki?' dedi. 'Zara'yla,' dedim. '10 numaraymış,' dedi.
KENDİ ÖLÜMÜN ARDINDAN AĞLADIM
- Zara'yla önceden de ahbaptınız yani.
- O.K:
Tabii.
- Zara: Deli Yürek filminde beraber oynamıştık.
- O.K: Çok komiktir o. Biz Zara'yla uzun süredir kavuşamayan nişanlılarız. Ben düğünde öldürülmüşüm. Benim arkamdan öyle bir ağıt okuyor ki... Ve Kürtçe okuyor.
- Zara: Ve ben Kürtçe bilmiyorum.
- O.K: Ben kendi ölümün arkasından ağladım onun yüzünden. Zara'yla daha önce bir programa konuk da olmuştuk. 'Kiminle söylemek istiyorsun?' dediklerinde ben Zara'yı söylüyorum çünkü çok rahat ediyorum onunla. Derdimizi anlatabiliyoruz birbirimize. Komplekslerimiz yok, dertlerimiz yok... Zara, derler toparlar... Ben içki içerim, ben içtiğim zaman o sarhoş olur gülmeye başlar.
- Zara: Kokusu etkiliyor galiba beni!
- O.K: Bu programı istediğimde de, 'Ne yapacaksınız?' dediler. 'Çıkıp söyleyeceğiz, sohbet edeceğiz, bir de eşi dostu çağıracağız,' dedim. Bir başladık biz, tam benim hayalimdeki gibi oldu. Salı geceleri benim eşim dostum da açıyor bu programı, bizimle birlikte oturup türkü dinliyorlar. Bazen ben, Zara türkü söylediğinde tutamıyorum kendimi, gözlerim doluyor.
- Zara: Hele birinde sonradan izledim, nasıl ağlamış... Ben de onun yanında okumaktan çok hoşlanıyorum.
HER YÖREDEN TÜRKÜ OKUYORUZ
- Bir enerji tutma durumu var öyleyse.
- Zara:
Var tabii. Çünkü ben okuduğumda çok ciddi alıyor. Kendimi onun yanında dünyadaki tek okuyucu benim sanıyorum.
- O.K: Ben türkü konusunda, dünyanın hiçbir ülkesinin vatandaşına böyle bir kültür zenginliği armağan edilmemiştir diye düşünüyorum. Karadeniz ağzı, Doğu Anadolu ağzı, Ege ağzı, hatta Kıbrıs ağzı... Bunların hepsini bünyemizde barındırmak kadar güzel bir şey yok.
- Siz de her yöreden okuyorsunuz programda.
- O.K:
Tabii. Mümkün olduğu kadar.
- En sevdiğiniz türkü diye bir şey var mı?
- O.K:
Yok.
- Zara: Bu, en sevdiğiniz kişileri sormak gibi bir şey. Biz zaten hayat felsefesi olarak herkesi sevmeyi, 72 millete kucak açmayı amaçlayan insanlarız. Evet çok eğleniyoruz ama bu program belli mesajları da olan, herkesi sevmeyi öneren, konuşmalarında sanatçıların insanlığını, içselliğini de ortaya çıkaran bir
PROGRAMIN REYTİNG KAYGISI YOK
- Konuk olarak genellikle arkadaşlarınızı çağırma eğiliminde misiniz?,
- Zara: Şu ana kadar hep Oktay'ın arkadaşları geldi valla.
- O.K: Bu konuda Zara'nın yarasını açmayın. Çok para kazanmadım ama çok arkadaş biriktirdim. Ama tabii bu, başka bir boyuta da taşındı. Programın kalitesi belli olunca, zaten insanlara bir şey ispat etmeye gerek kalmıyor. Çünkü insanlar canlı yayına gitmeye çekiniyor aslında. Ama buraya gelip bize teslim oluyorlar.
- Hatta muhabbet bitmiyormuş, çıkışta çorba içmeye filan gidiyormuşsunuz...
- O.K: Önce bambaşka yerlere gidiliyor tabii. (Gülüyor) Ama çorba isteyene çorba içiriyoruz. Bir de ben konuklarımla çok ilgilenirim. Evimde gibi hissetmelerini isterim.
- Zara: Bizim için aslolan şey misafirperverlik. Önce can sonra canan denilen şeyi bu camiada çok fazla görüyoruz. Çünkü maalesef bazı programlaın devam etmesi için reyting almaları gerek. Onların kaygısını da anlıyorum tabii. Ama izleyici olarak üzülüyorum. Ve ben sanatçı olarak katılmıyorum mesela öyle olduğu zaman.
- O.K: Bu programın reyting kaygısı olamaması o kadar rahatlatıcı bir şey ki... Kaldı ki iddia ediyorum, bu programı, en bildiğiniz şov programlarının karşısına koyun, kafa kafaya mücadele eder.
İSTEYEN ARYA DA SÖYLER
- Birbirinizle nasıl bir diyaloğunuz var?
- O.K: Onun annesi bana bayılıyor mesela, hep selam söyler. Benim annem, kardeşlerim de ona bayılıyor. Çünkü aşağı yukarı aynı coğrafyanın çocuklarıyız. Ve bu coğrafyayı tanıyorsan, milletinin dokusunu, derdini biliyorsan, nelerden hoşlanacağını aşağı yukarı tahmin ediyorsan zaten onların istediği şeyi verememek için biraz sersem olman lazım. - Konukları seçerken onların da eşlik edebilecek olmasına önem veriyor musunuz?
- O.K: Bizim yola çıkış noktamız türkü. Ama biri gelip arya söylemek isteyecekse onu da söyler. Şiir okunuyor mesela sık sık.
- Bir de türkü müzikali hayaliniz varmış galiba.
- Zara: Ben iki senedir uğraşıyorum.
- O.K: 10-15 yıllık hayalim benim o.
- Kimin hayaliydi, karar verin?
- O.K: Ben böyle bir hayalimi paylaştığımda o da düşünüyormuş böyle bir şey.
- Zara: Ben iki senedir bunun için uğraş veriyorum, Halk Oyunları Federasyonu'yla birlikte. Ama benimki şöyle: Önde Zara türkü okuyacak, arada halk oyunları ekibiyle birlikte ben de oynayacağım. Çok ciddi bir proje.
- O.K: Konser gibi planlıyormuş yani. Ben meseleye Türk halk müziği müzikali olarak bakmıştım. Çok büyük bir prodüksiyon bu tabii. Sultan's of the Dance'in tiyatro olarak sahnelenmiş halini düşünün. Böyle bir müzikal dünyanın her yerine yıllarca turne yapabilir.
ASLINDA ÇOK HEYECANLIYIMDIR
- İkiniz de ekranda rahatsınız...
- Zara: Ben ekranda Şam şekeri gibi dururum ama çok heyecanlı bir insanım aslında.
- O.K: Birden durur, özlü sözler söylemeye başlar. Hz. Mevlana'nın torunu gibi başlar konuşmaya. (Gülüyorlar)
- Zara: Benim yaşam felsefem çünkü o. Bu işi yapmamın esas nedeni de belki odur. Felsefemi, sevmeyi sevilmeyi herkese anlatmak. Sevmek öğrenilmesi gereken bir şey. Kendi nefsimize hizmet edersek bunu hiçbir zaman öğrenemeyiz. Yani bu yönüm ekranda çok öne çıkar ama heyecanlı, bazen de muzip bir insanım.
- O.K: Ben olmasam çıkmayacaktı ortaya o muzip tarafı. Öyle dediğine bakma.
- En eğlendiğiniz program hangisi oldu?
- O.K: Zara'nın Salı Sefası'na Salı Pazarı dediği gün. (Gülüyorlar)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.