Cumartesi 13.02.2010
Son Güncelleme: Cuma 12.02.2010

Masalsı bir müzik-kitap

17 Şubat'ta Ghetto'da bir konser verecek olan 123'ün geçen sene sonu çıkan Aksel albümünü hâlâ edinmediyseniz, güzel bir dünyaya adım atma fırsatını kaçırıyorsunuz demektir

Canınız mı sıkkın? Biraz huzur mu arıyorsunuz? Bir süreliğine buralardan -fiziken olamasa bileuzaklaşmak mı istiyorsunuz? 123'ün geçen yıl sonu yayınlanan Aksel'ini alın, üç-beş kere dinleyin. Gözlerinizi kapamayın çünkü Aksel adlı çocuğun hikâyesinin anlatıldığı 230 sayfalık illüstrasyon kitabı, müziği daha da iyi sindirebilmeniz için sizi bekliyor olacak. 123, altı yıl önce Fantastik adında fantastik bir albüm yayınlayan kalabalık nüfuslu bir gruptan (yedi kişilik Tamburada) süzüle süzüle bugüne gelen (arada Sen Bana Birini Android adlı harika bir albüm yapan DANdadaDAN durağı da var) üç kişiden oluşuyor. Berke Can Özcan (davul, vokal), Burak Irmak (org) ve Feryin Kaya'ya (bas, gitar) daha sonra Dilara Sakpınar (vokal) katıldı ve grup sürekli bir şeyler üretmeye başladı. Sakpınar'ın sesini Aksel'de duyamıyoruz ama 123'ün sıradaki albümleri Arve ve Anja'da (ayrıca iki EP'de) yer alıyor. Aksel üzerine konuşmak üzere Nişantaşı'nda Berke Can Özcan'la buluştuğumuzda bir şey dikkatimi çekiyor; Yargıcı'nın köşesinde, simitçinin tam yanında beklemekte olan Özcan, atkısı, kırmızı yanakları ve saçlarıyla Aksel'in ikizi gibi. Atkı detayı önemli. Çünkü çantasında bir sürü atkı taşıyan Aksel'in boynundaki atkılar da her şarkıda değişiyor. Bunun nedeni, Aksel'e göre her şeyin ve herkesin farklı bir rengi (ve de ruhu) olması. Sohbet sırasında bu karakterin pek çok özelliğinin Özcan'la benzeştiğini görüyorum. Zaten kitaptaki hikâye, Özcan'ın bir zamanlar başlayıp da sonunu getiremediği bir romanın içinden doğmuş. Kitabın insanı başka diyarlara götüren çizimleri ise, bir yıllık çalışma sonucu Huban Korman tarafından hazırlanmış. Albümü dinlediğiniz zaman (müziği mevsimlerle bağdaştırmayı sevmeseniz bile) hemen aklınıza kış ve soğuk geliyor. Zaten hikâyede Aksel'in kuzeye doğru yaptığı yolculuk anlatılıyor. Özcan yazı hiç sevmediğinden bahsediyor. Denizi de sevmezmiş, yüzmeyi de. Soğuk onun için hep çok değerli olmuş. Kitap okumaya başladığı zaman Türk edebiyatından önce Norveç ve İsveç edebiyatını keşfetmiş. Ortaokuldayken babasının İsveç'te yaşayan yakınlarını sıkça ve severek ziyaret etmiş. Zaten son üç ayını İsveç'te geçirmiş, Türkiye'ye yeni dönmüş. Bu kış sevgisinin ona kazandırdığı en güzel özelliklerden biri üşümemesi. İçeride yer kalmadığı için felaket soğuk bir günde bir kafenin bahçesine oturmak zorunda kalıyoruz. Benim gibi herkesin üzeri lahana misali kat kat. Özcan'ın üzerinde ise sadece bir tişört ve sweatshirt var. Titremiyor bile.
DİNGİNLİK HAKİM
14 şarkılık Aksel, Karadeniz kıyısında bir evde kaydedilmiş. "Bulgaristan sınırına doğru, Podimos diye bir yerde, arkadaşımıza ait bir evdi. Bir kamyon dolusu eşyayla gittik. İnanılmaz bir huzur içinde kaydettik albümü. 10 gün boyunca yemek pişirdik, çaldık, uyuduk, içtik, kayıt yaptık," diyor Özcan. Bu huzurun neredeyse gözle görülür bir tarafı var. Şarkıların her anında bir dinginlik seziyorsunuz. Öte yandan kitaba baktığınızda, Aksel'in zaman zaman Küçük Prens'i hatırlattığını fark ediyorsunuz. Bunu sorduğumda, "Evet aslında benzerlikler var," diyor. Kitabı çok severmiş, ilkokulda Küçük Prens piyesini bile hazırlamışlar. Başrol ona aitmiş. Pilotu ise şu an hâlâ izini sürdüğü ama bir türlü bulamadığı Kut Karahasan adlı arkadaşı oynuyormuş. (Aklınıza gelen şeyi hemen sordum elbette ama Karahasan Facebook'ta yokmuş; ismini Google'layıp bir e-mail adresi bulduğunda da cevap alamamış.) "Belki başrolü sen kaptın diye hâlâ kızgındır," diyorum, "O oyun hiç sahnelenmedi," diyor gülerek. Oyunu sahneye koyan resim öğretmeninin ilkokullarda göremeyeceğimiz kadar açık fikirli biri olduğunu, belki de bu yüzden apar topar okulla ilişkisinin kesildiğini söylüyor.
DOĞRU KELİME: PÜR
Üç erkeğin kaydettiği bir albüm olmasına rağmen Aksel'de daha ziyade 'cinsiyetsiz' bir müzikle karşı karşıyasınız. Naif, bazen çocuksu, insanı zamanda ve kendi zihninde bir yolculuğa çıkaran bir albüm bu. "Pür," diyor Özcan, Aksel için. Belki de en doğru tanımlamayı yapıyor. "İnsanların bu albümü seveceklerini, anlayacaklarını, takdir edeceklerini düşünüyorum. Ama biz zor bir işe girdik. Albümlerimizi kendi plak şirketimizden çıkarıyoruz. Üstelik albümün zor sattığı bir ülkede bir de kitap hazırladık. Biraz daha pahalıya satılıyor. Ama olmayacak şey değil," diyor. Dediği gibi olmasını dileyerek, grubun 17 Şubat'ta Ghetto'da olacağını hatırlatalım. Her ne kadar geçmişteki konserleri sakin geçse, insanlar zaman zaman onları yere oturarak dinlese de bu sefer, ileriki albümlerinde yer alacak sert şarkıları da repertuarlarına ekleyeceklerini söylüyor Özcan. Olsun, biraz rock 'n' roll kimseyi öldürmez! myspace.com/123fromistanbul
SIRADA NE VAR?
Nisanda beş şarkılık bir EP yayınlamayı planlıyorlar: Stereo Love. lAkustik gitar, vokal ve sözlerin yoğunlukta olduğu ikinci albümleri Arve için tasarladıkları kitap, fotoğraflardan ve yazılardan oluşacak. Grup olarak çok sevdikleri Norveçli trompetçi Arve Henriksen de Arve adlı şarkıda onlara eşlik edecek. lÜçlemenin sonuncusu Anja'nın parçaları ise şu an yapım aşamasında. "O hakikaten sert bir albüm olacak," diyor Özcan. lGrubun albümleri kendi şirketleri Aisha Records'dan yayınlanıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.