Evet aşk mümkün hâlâ

- Kasım-aralık gibi Sezen Aksu'yla birlikte hazırladığınız albüm çıkacak ama iki şarkılık bir single geldi önce...
- Dört sene sonra albüm yapıyor olmam bu konuda beni tetikledi. Çok uzun ara verdim ve çok uzun olduğunun ben de farkındayım. Neden dersen eğer; yaptığım iş çok iyi olsun istiyorum. İki şarkı çıksın, iki ay sonra başka şarkılar çıksın, üç ay sonra başka şarkılar durumum yok. O yüzden bu dört sene hep araştırmakla, özenli şarkılar bulmakla geçti. Baktım ki çok uzuyor, ben de dedim ki neden single olmasın?
- Sizin için özelliği var mı single'daki iki şarkının?
- Tabii ki, Murathan Mungan şarkısı var bir kere! Ben Mungan'ı 97'de falan okudum; çok da etkilendim. Muhteşem şiirleri var, muhteşem bir dili var...
SEZEN'E 'DEĞİŞTİRELİM' DERİM, DİNLER
- Murathan Mungan'ın eski bir şiiri miydi 'Aşk Mümkün müdür Hala?' yoksa yeni mi yazıldı?
- Müslüm Gürses'e albüm yaparken ortaya çıkmış bu parça. Bestesi Taner Ayan'a ait. Mungan almış şarkıyı, üzerine bir güzel şiir yazmış, şarkı haline getirmiş. Fakat bir şekilde albüme girememiş. Yaşar Gaga öncülük etti, "Mungan'ın böyle bir şarkısı var" dedi. Ben bayıldım şarkıya ve talip oldum.
- Murathan Mungan edebiyatına hayran biri misinizdir peki?
- Çok iyi bilmem açıkçası... Aram çok iyi değildir kitap okumakla falan! Şöyle bir durum söz konusu; şiir yazan insanlar genellikle beste yapmam için şiirlerini getirir bana, bakarım ama genelde şiirle şarkı sözü arasında dağlar kadar fark vardır. Murathan Mungan'a bakıyorum, acayip güzel yazıyor.
- Acayip derken?
- O kadar hassas konu ki bu... Mesela bir kelime hoşuma gitmediği zaman "Şunu değiştirelim mi?" diye adama baskı yaparım, Sezen'e de yapmışlığım vardır yani!
- 'Hop kendine gel' demiyor mu?
- Yok hayır, dinliyor. Gerekirse on tane de alternatif yazıyor. Sonra arada diyor ki, "Ben insanlara şarkı veren, çok meşhur bir insanım, sen nasıl bana bunu değiştir dersin, yazabiliyorsan al kendin yaz!" (gülüyor) O zaman diyorum ki, ben yazamıyorum. Murathan Mungan acayip yapıyor bu işi yani.
- Nesini sevdiniz bu şarkının, nesi size yakın geldi?
- "Kim bilir hangi kalpte yanar/sırça köşkün lambasıdır bu..." diye başlayan o sözlerin tamamını sevdim ben.
- Peki aşk mümkün müdür hâlâ?
- Aşk tabii ki mümkündür, 46 yaşına geldim ve hala aşk var. 70 yaşındaki insanlara da dinlettim şarkıyı; onlar da "Tabii tabii mümkündür Leventcim" dediler, "Oh be" dedim. (kahkahalar atıyor)
- En damardan aşk şarkılarını söylüyorsunuz, kadın şarkılarından oluşan bir albüm çıkarıyorsunuz... Söylesenize siz kadınlara, onlarla ilişkilere, aşka kafa yoran biri misiniz gerçekten de yoksa denk mi geliyor bu şarkılar?
- Aslında epeyce romantik bir yapım var. Gecelik ilişki denen bir şey vardır ya, bende katiyen yok o!
- 46 yaşındasınız ve buna inanmamı mı bekliyorsunuz?
- Öyle bir dönem oldu tamam ama o zaman çok gençtim, 18'li yaşlar falan yani... Olmuyor, yapamıyorum. Tek eşliliği seviyorum. Başka bir insan daha karışmasın istiyorum. Bu konuda biraz da tutucuyum. Hani Osmanlı erkeği derler ya, o derece kıskancım yani. (kahkahalar atıyor)
- Aa gerçekten mi?
- Şaka tabii. Ama, aslında çok zor bir erkeğim.
- Burcunuz ne?
- Terazi burcuyum ama yükselen burcum boğaymış meğer. Meşhur olunca, insanlar yükselen burcunuzu da öğrenmek istiyor nedense! 44 yaşında öğrendim bunu da. (gülüyor) Boğa burcu çabuk öfkelenir ama saman alevi gibidir öfkesi, puf diye söner. Çok istikrarlıdır. Derinde bir yerlerde kıskançlıkları vardır... Kıskanırım ama ben de kıskanılmak isterim mesela...
- Kadınları nasıl tavlarsınız?
- Açıkçası direkt şarkıcılığımı kullanırım! (kahkahalar atıyor)
- Denediniz mi bunu gerçekten?
- Çok denedim. Sayısını hatırlamıyorum ama bayağı işe yarıyor. Bakıyorlar, sıradan bir insan, hiçbir özelliği yok... Ben de eğer elde etmek istiyorsam, bir şarkı söylüyorum, karşımdaki direkt 'dur bir daha bakayım' falan oluyor.
- Aşık olduğunuzda nasıl bir adam oluyorsunuz?
- İlk aşık olduğum zaman çok salak gibi oluyorum. İlişki rayına oturmaya başlayınca çok mutlu oluyorum. Bittiği zaman da çok üzülüyorum.
- Aşkın ömrü var mı sizce?
- Bir süresi var elbette ama ne kadardır, o kadarını ben bilemiyorum. Ama vardır ya, 'üç senede aşk biter, ondan sonra sevgi saygı başlar' falan. Öyle bir şey değil, ona inanmıyorum.
KADINLARI ANLADIĞIMI SÖYLEYEMEM
- 46 yaşındaki bir adamın aşka, ilişkilere, kadınlara bakışı da değişiyor mu otomatik olarak?
- Tabii ki çok değişiyor. Gençlikte insan bayağı bir uçarı oluyor aşk konusunda, her dala konayım istiyor. İlişkiye yüzde 98 cinsellik olarak bakıyor, yüzde iki duygusallık...
- Yuh diyebilir miyim size?
- Bana değil, bütün erkeklere demelisin. (kahkahalar) Sonra zaman geçtikçe, diyorsun ki bir dakika, böyle değil bu. Bundan vazgeçiyor, seçici oluyor, olgunlaşıyorsun giderek.
- 46 yaşına gelince kadınları daha iyi anladığınızı söyleyebilir misiniz peki?
- Çok iyi anladığımı söyleyemem, kadın olmak lazım bunun için (kahkahalar atıyor).
- Şu anda hayatınızda biri var bildiğim kadarıyla...
- Evet, var. İki senedir birlikteyiz ama şimdilik kim olduğunun bilinmesini istemiyorum.
- Ciddi bir ilişki mi peki?
- Ciddi. İki seneyi geçiyor.
- Çocuk özleminiz yok mu?
- Çok istiyorum da, çocuğu yapman için çift olman lazım.
- E ciddi değil miydi ilişkiniz?
- Ciddi ama bilmiyorum. Evlilik konuşmak için erken gibi. Daha var vaktim, yaparım. (kahkahalar)