Türk filmlerine taş çıkartacak hayat!

- Evet yıllarca anne-baba diye bildiğim kişilerin aslında anneanne ve dedem olduğunu öğrendim, abla dediğim kişi ise annemmiş! Şöhret olunca bir gün telefonum çaldı ve biri babam olduğunu söyledi. Tam Türk filmi gibi...
- Sonuç olarak hayatınızın başka türlü olmasını tercih etmez miydiniz?
- Etmezdim. Yaşadığım şeyleri toplam olarak görüyorum ve onların üstüne çok kafa yorup, 'şöyle yaşadım, böyle yaşadım' demiyorum.
- Çocukluk, ilk gençlik hayalleriniz neydi?
- Çocukken en çok istediğim şey, pilot olmaktı. Askeri pilot olabiliyordun o zamanlar ve askerlik denen şeyle, yani o disiplinle hiç alakam yoktu ve olamadım.
- Müzik sevdası nasıl başlıyor peki?
- Beş yaşındaydım, doğum günümdü. Hülya, yani annem, beni bir dükkana götürüp, 'seç istediğini' dedi. Tren var, tabanca var vs... Ben bir gitar istedim. İşte zehirlendiğim gün o gündür. (gülüyor)
- Düğünlerde falan çalmışsınız sonra. İhtiyaçtan mı, müzik aşkından mı?
- Müzik aşkından! Hiç öyle parayla pulla derdim yoktu, hâlâ da yok. Konservatuara, kontrbas bölümüne girdim sonra. Askerlikten sonra da Baltalimanı Memduh Paşa Yalısı'nda müzik yapmaya başladık Aşkın Ersunan öncülüğünde. Orhan Topçuoğlu, Fatih Erkoç, Sertab Erener... Tıklım tıklım dolardı her gün.
- Sezen'le yollarınız nasıl kesişti?
- Bir gün Aykut Gürel aradı. Ekipteki Harun Kolçak rahatsızlanmış, vokal lazımmış. "Geri dönmek inan içten değil, hani var ya tutamazsın kendini..." diye bir şarkı var ya, o şarkıyı illa ki söylemek istermiş Sezen Aksu, "Gelip söyler misin" dedi, kabul ettim, olan oldu (gülüyor)
- Albüm yapmak mıydı tüm derdiniz peki?
- Hayır benim tek derdim tonmaister olmaktı. Sertab'a albüm yapılmıştı o aralar. "Sertab çok meşhur oldu, senin de meşhur olman lazım, bu evlilik başka türlü yürümez" dedi Sezen. Ben de bu numarayı yuttum hemen!
- Haa gaza geldiniz yani?
- Ben bilemem ki! Hakikaten öyle bir star durumu vardı. Ben de şoför, çanta taşıyan adam durumunda. Yani... (kahkahalar atıyor)
- İlk albümle patladınız, sonra da meşhur ölümlerden döndüğünüz hastalık yakaladı sizi. Hayat değişti mi bu hastalıktan sonra?
- Çok acayip değişti hem de. Beyin kanaması geçirip, resmen beyaz ışığı görüp tekrar geri geliyorsun. Felçli kalıp, 1.5 senede tekrar konuşmayı, yürümeyi öğreniyorsun. Bütün bunları yaşadıktan sonra, hayatın kıymetini anladım. Hiç yalan söylemedim, sinirlenmedim hiç.