Giriş Tarihi: 14.11.2009

Yüksek topuk incecik bilek

"Kırmızı tabanlı ayakkabıların büyücüsü" diyorlar ona. Ayakkabıları sadece kadınların değil, moda tasarımcılarının da vazgeçemedikleri arasında. Christian Louboutin ile kırmızı tabanları ve yüksek topukları konuştuk

Fransız ayakkabı tasarmıcısı Christian Louboutin'in daha dinamik görünmeleri için 1991 yılında ojeyle altını boyadığı ayakkabılar, bugün ikon mertebesine erişti. Louboutin, işini 'kadınları seksi, güzel ve bacaklarını da olabildiğince uzun göstermeye çalışmak' olarak tanımlıyor. Ve ünlü tasarımcı beş kadınla geçen çocukluğundan esin kaynağı olan Parizyen dansçılara, kırmızı tabanların sihrinden krizden etkilenmeyen küçük imparatorluğuna kadar bütün hikâyesini anlatmak üzere, İstanbul'a geliyor. "En yakın arkadaşlarımdan biri burada oturduğu için çok sık geliyorum zaten," dediği İstanbul'u, bir kadın olarak tanımlıyor Louboutin: "Coğrafi yapısından mimarisine kadar, her şeyiyle bir kadın," diyor İstanbul için. Şehirden aldığı ilhamın da, İstanbul adını verdiği ayakkabıyla sınırlı kalmadığını söylüyor. Marka Konferansı'nda yapacağı konuşmaya ise hayalperestleri; tarih, tasarım, zevkle ilgilenenleri davet ediyor; "Reklamcılık veya pazarlamayla ilgili konuşacağımı sanmayın. İşimi kendim kurdum ama ben bir işadamı değilim," diye de ekliyor. Louboutin'i, Milano'dan Suriye'ye seyahat ederken İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yakaladık. Güvenlikten geçemedik ne yazık ki ama telefon konuşmamız o kadar uzadı ki, az daha uçağını kaçırttırıyorduk...
- Sizce nedir kırmızı tabanlı ayakkabılarınızı bu kadar cazip kılan şey?
- Yolda bir kadının yanından geçerken önce yüzünü ve gözlerini görürsünüz. Ama o kadınla ilgili aklınızda kalan son şey, arkası dönük, uzaklaşması olur. Yürüyüşündeki zarafeti, seksiliğini görürsünüz arkadan. Ben hem ön yüzü hem arka yüzü beğenirim ama arka yüz bana hep daha çekici gelmiştir. Bu her şey için geçerli; biraz daha gizemli buluyorum galiba. Kırmızı tabanlara kadar herkes ayakkabıların önden görünüşüyle ilgilendi; kimse arka yüzleriyle ilgilenmiyordu. O yüzden ayakkabıları tasarlarken tabanlarını renkli yapmak vardı aklımda. Arkadan göründüklerinde de dikkat çeksinler, hoş görünsünler, renkleri patlasın istiyordum. Kırmızı renk, kazara ortaya çıktı ama şimdi düşününce, en doğru seçim olmuş. Çünkü kırmızı, her rengin üzerindedir. Kırmızı tabanları ilk yaptığımda 90'ların başıydı; kadınlar renkten çok hazzetmiyordu o zamanlar. Ama renk sevmeyen kadınlar bile kullanırlar kırmızıyı: tırnaklarında, dudaklarında... Kırmızı tabanlar kulağa da hoş geliyor ayrıca. Fransız bir şairin 'kırmızı tabanlı kadın için bir şiir yazacağım' dediğini düşünebiliyorum mesela.
- Erkeklerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Kadın müşterilerim çoğunlukta ama sevgililerine, karılarına hediye alan erkekler de çok oluyor. Beğeniyorlar genelde.
- Tasarım yaparken öncelikle nelere dikkat ediyorsunuz?
- Ben feminen taraftan bakıp, kadınların ne istediğini görebiliyorum. Kadınları daha iyi tanıyorum ama maskülen bir tarafım da var. Kadınlar bacaklarını kısa gösteren, hantal ayakkabılar istemiyorlar. Feminen, hoş görünmeleri şart. Bazen bir ayakkabı göze çok güzel görünse de, ayağa geçirilince iyi durmayabiliyor. Maskülen tarafım da, "Sevgilimin bunlarla görünmesini ister miyidim?" diye düşünüyorum, tasarım yaparken. Kadınların hareketleri ve istekleri kadar erkekleri de düşünüyorum. Ama her şeyden çok kadınlara bağlıyım tabii.
MODADAN İLHAM ALMAM, DERGİ OKUMAM
- Size en çok kim veya ne ilham veriyor?
- Her şey. Hayal gücünüzü serbest bıraktığınızda, her şeyden ilham alabiliyorsunuz. Konuşmalardan, bir kadının saçını savurmasından bir şeyler yakalayabilirsiniz. İlham almadığım bir şey varsa, o da modanın kendisi. Bu biraz da moda kültürü yüzünden. Her şey gittikçe birbirine benzemeye başladı. Herkes sürekli dergiler okuyor, bir şeylere bakıyor. Ben ise hiç moda dergisi okumam.
- Modaya uzak duruyorsanız, Giles gibi, Rodarte gibi tasarımcıların koleksiyonları için ayakakbı üretirken ne yapıyorsunuz?
- Bir kere bu işbirliklerinde, her zaman onlar bana geliyorlar. Karşılıklı konuşuyor, ilişki kuruyoruz. Koleksiyon ortada olmadığı için akıllarındakini anlatıyor, skeçler gösteriyorlar.
- Şimdiye kadar en çok hangi tasarımcı için yaptığınız ayakkabıları sevdiniz? Var mı favorileriniz?
- Alexander McQueen'in ikinci couture defilesi için yaptığım ayakkabıları sevmiştim. Jean Paul Gaultier'nin couture defilesi için tasarladıklarım da çok güzeldi. Geçen yıl Rodarte'ye yaptıklarımı beğendim. J. Mendel ve Giles için yaptıklarım da. Phoebe Philo ile çok çalıştık beraber. Çok yakın arkadaşım olan Diane von Furstenberg'le de bir şeyler yapmak istiyorum şimdi.
- En beğendiğiniz tasarımınız hangisi?
- Bir tane söyleyemem ki. Tasarımlarım, arkadaşlarım gibi. Bir sürü en yakın arkadaşım var. Biriyle seyahate çıkmayı seviyorum, diğeriyle müzik dinlemeyi... Ayakkabılar da öyle. Farklı nedenlerden favorim olan bir sürü model var. Ama Yves Saint Laurent'ın son defilesi için yaptığım ayakkabıların yeri ayrıdır. Benim için büyük bir onurdu onları yapmak. YSL, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi moda tasarımcısıydı çünkü.
- Bazı tasarımcılar kıyafetlerini sıfır beden kadınlarda hatta askılarda, insansız daha çok seviyor. Siz hangisini tercih edersiniz? İçinde ayak olan bir ayakkabı mı, ayak olmayan mı?
- İçinde ayak olan ayakkabı tabii ki!
- Tanıştığınız insanların ilk önce ayaklarına bakmak gibi mesleki bir deformasyonunuz oluştu mu?
- Hayır. Tanıştığım kadınların da, erkeklerin de önce yüzlerine, gözlerine bakarım. Ama kadınlarla ilgili oynadığım, çok sevdiğim bir oyun var. Bir kadınla tanıştığımda yüzüne bakarak, ayağındaki ayakkabıyı tahmin etmeye çalışırım. Topuklu mu giymiş, sandalet mi, bot mu var diye aklımda oyun oynarım. Ve çoğunlukla da yanılırım ve "Keşke şu modeli giyseymiş," diye de düşünürüm ara sıra. Ama yanlış anlamayın, faşist falan değilim. Stili her şeyin üzerine koymayan insanlara çok saygı duyuyurum. Ayrıca kimse her zaman güzel görünmek zorunda değil.
SURİ'NİN TOPUKLARINI BEN YAPMADIM
- 'It çanta' devrinin yerini 'it ayakkabı'nın aldığını düşünüyor musunuz siz de?
- Bu işe başladığımdan beri benim için değişen bir şey olmadı o anlamda. İyi ayakkabılara önem veren, silueti tamamlayan teferruatlar olarak görmeyen tekstil tasarımcıları hep vardı. Yeni yeni ayakkabılara eğilenler ise ayakkabıların gücünü ve önemini anlayanlar. Çünkü ayakkabı, sizin yürüyüş tarzınızı, kıyafeti nasıl taşıdığınızı belirler. Vücut dilinizi değiştirir. Bunu yapan bir aksesuar daha yok; çanta yapamaz bunu.
- "Hiçbir zaman yapmam," dediğiniz bir ayakkabı modeli var mı peki?
- Yok.
- Çocuklar için yüksek topuklu ayakkabı da yapar mıydınız?
- Hayır! İşte o, asla yapmayacağım bir ayakkabı modeli. Bebeklere esprisine yapabilirim; çünkü üzerine basmıyorlar. Ama çocuklara yüksek topuk giydirmem.
- Suri Cruise'un giydiklerini beğenmediniz yani.
- Hayır. Ve bu arada o ayakkabıları da benim yaptığım iddia edildi. Ama yok öyle bir şey. Annesini tanırım ama Suri'yi hayatımda görmedim bile.
- Fetişiniz var mı peki? Ayakkabı ya da ayak fetişi?
- Hayır. Yaptığım ayakkabılar ve geçen yıl düzenlediğimiz sergiden öyle düşünülmüş olabilir ama kendimi fetişist olarak görmüyorum. Ayakkabı fetişisti bile değilim. Evimde ayakkabılar tutmuyorum.
- Yüksek topuklu ayakkabıların sırt ve ayak problemleri çıkardığıyla ilgili yazılar okuyoruz artık her gün. Siz ne düşünüyorsunuz?
- Hiç anlamıyorum bunu. Neden karışıyorlar ki? Küçücük kızlar bile topuklu ayakkabı denemek için deliriyor. Çok doğal, içgüdüsel bir şey bu istek. İnsanlar neden başkalarının hayatlarına karışıyor, hiç anlamıyorum. Kadınsız bir dünya felaket olurdu gerçekten. Ama benim için, topuklu ayakkabı giymeyen kadınlarla dolu bir dünya da felaket olur.
- Erkeklerin topuklu ayakkabı giymesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Beğeniyorlarsa giysinler. Ama ben beğenmiyorum. Çünkü iki cins arasında farklılıklar var. Erkeklerin vücudu, yürüyüşleri farklı. Topuklu ayakkabıları onlara yakıştırmıyorum. Boyları kısaysa ama, uzatmak için platform giymelerini anlayabiliyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.