15 yaşından beri birlikteler

Son zamanların gözde tasarımcısı Tuvana Büyükçınar; Candan Erçetin'in konser kıyafetleri onun elinden çıkıyor. Ebru Akel'in program giysilerini o tasarlıyor. Çağla Şikel, Gülben Ergen ondan giyiniyor. Her kadının olmasa da, Tuvana Büyükçınar'ın bu kadar başarılı olmasının arkasından bir erkek çıkıyor. İş ortağı ve ilk aşkı; Selim Demir... İkisi de 35'inde. Lise birinci sınıfta tanışmışlar, bir daha da kopmamışlar. 20 yıldır beraberler, sadece iki yıllık evliler. Bebek'teki, kendi dekore ettikleri sempatik evlerinde onlarla konuşurken, "Mutlu evlilik bir şans mı, yoksa bir formülü var mı?" sorusunun cevabını nihayet buldum...
SELİM DEMİR
İkimiz de inatçıyız. İkimizin de yüksek bir özgüveni var. Dolayısıyla aramızda her zaman bir çatışma var.
Tuvana'yla iş ortağıyız aynı zamanda.
O hem hayalperest hem de bazen agresif olabiliyor, ben genelde daha büyük bir pencereden bakarım. İşle ilgili çok kavga ederiz.
Kendi kendime çok iyi vakit geçirebilen bir insanım. Bazen hayatta yalnız kalmak istediğiniz zamanlar oluyor. O zamanlar da zaten evin içinde birbirimize o vakti veriyoruz.
Ben artık çocuk istiyorum! Çocuk hadisesi çok da programlayarak olması gereken bir şey değil. Renkli bir hayatımız var ve bunun çocuk için de çok keyifli olacağını düşünüyorum.
TUVANA BÜYÜKÇINAR
En büyük korkum Selim'in önce ölmesi, beraber ölsek keşke. O kadar uzun süre beraber olduk ki, onsuz kalırsam ne olur diye korkuyorum.
Koleksiyonlarımda cıvıl cıvıl renkler kullanmışsam, bilin ki içim çok daralmıştır. Ruhum daraldıysa, o gün ağladıysam, anneme canım sıkıldıysa, çevremde savaşlar oluyorsa, o dönem benim koleksiyonum daha renkli çıkıyor.
10 yıldır dikkat eksikliği yaşıyorum.
Hiç kaliteli bir uykum yok, beynim hep üretiyor, hiç durmuyor.
Devamlı cin gibiyim. Bu yüzden psikiyatriste gidiyorum.
Evlenince hayalim şuydu; Selim'le gece kalkacağız, romantik bir müzik dinleyeceğiz, dans edeceğiz filmlerdeki gibi... Yok, hiçbiri olmuyor. Selim uyuyor, benimse gece uykum yok.
- Evlenmeyi neden bu kadar sene ertelediniz?
- T.B: Vakit bulamadık. Bu yıl beraberliğimizin 20. senesini, evliliğimizin ikinci senesini kutlayacağız. En büyük korkum Selim'in önce ölmesi, beraber ölsek keşke. O kadar uzun süre beraber olduk ki, yalnız, onsuz olursam ne olur diye korkuyorum.
- Kaç yaşında çıkmaya başladınız?
- T.B: 16 yaşımda. Lise 1'deydik. Selim ilk aşkımdı.
- S.D: Çok ayrı karakterlerimiz var. Ama ikimiz de inatçıyız. İkimizin de yüksek bir özgüveni var, dolayısıyla her zaman bir çatışma var. Bence bu yapıyı ayakta tutan en büyük unsurlardan biri o çatışma. Beraber büyüdük. Hayatla beraber tanıştık. Onun getirdiği çok önemli bir güven var aramızda... Ortak hedeflerimiz var. Zaten işimizi de birlikte kurduk.
- T.B: Bir tek okul servisine birlikte binmedik, onun dışında her şeyi birlikte yaptık. Selim ailenin soğukkanlısıdır. Ben heyecanlısıyım...
- Ortak olduğunuz iş alanı nedir?
- S.D: A 46, 11 yıl önce ufak bir butik olarak başladı. Mağazacılık anlamında şimdi İzmir, Alaçatı, Bodrum ve Nişantaşı'nda dört butiğimiz var. 2002 yılında özel dikim yapmaya başladık. Sanatçılarla çalışıyoruz. Mezuniyet kostümleri yapıyoruz. 2005'te kendi markamızı kurduk. Adı Tuvanam. Yurtdışında fuarlara katılmaya başladık.
- T.B: Bir gün cep telefonumu arıyorum evde, bulamıyorum. Çaldırdım. Selim beni 'Tuvanam' diye kaydetmiş. Çok hoşuma gitti. Sonra da 'Tamam,' dedim, 'markanın ismi Tuvanam olsun.'
- S.D: Aldığımız siparişleri üreterek ihracat yapma noktasına geldik. Bunlar olurken 'İnsanları giydirebiliyorsak, mekânları da giydirebiliriz,' dedik... Böylece davet organizasyonu işleri de yapmaya başladık. Hem etkinlik yönetimi hem de tasarımını yapıyoruz..
- Bir düğünü hangi noktaya kadar organize ediyorsunuz? Nikâh işlemleri, balayı organizasyonu da var mı içinde?
- T.B: Tabii, onu da organize ediyoruz. Balayı paketine, otel rezervasyonuna kadar...
- Gelinle damat arasında bu organizasyonlar sırasında sık sık tartışmalar yaşanır. Bu kavgalarda arabulucluk ettiğiniz de oluyor mu?
- T.B: Aynen. Hatta bakmışız, birimiz damat, birimiz gelin olmuşuz. Onların yerine biz kavga ediyoruz.
- S.D: Tuvana hem hayalperest, hem de bazen agresif olabiliyor, ben genelde daha büyük bir pencereden bakarım. İşle ilgili çok kavga ederiz.
- T.B: Bir tasarımı heykelvari yapabiliyorum. Selim de diyor ki, 'Sen bunu ihracata koyduğun zaman bundan fazla yapamayız.' Ben de diyorum ki, 'Ben buyum, ben tasarım eğitimi almadım, endüstriyel tasarım okudum. İçimden gelenleri tasarlayarak modaya başladım. Benden daha iyi bir şey biliyorsan, sen yap.' O da diyor ki, 'Bunu söyleme lüksün yok artık, bir marka oldun, bunu düşünmek zorundasın.' Moral benim için çok önemli. O anki ruh halime göre çok farklı şeyler tasarlayabiliyorum. Seyahatler, çektiğim fotoğraf, bunların hepsi çok önemli. İkimizin en büyük özelliği çok fotoğraf çekmek ve beğendiğimiz her şeyi biriktirmek. Muazzam bir arşivimiz oldu.
- Ev hayatınız nasıl?
- S.D: Sabah kahvaltısını bile ikimiz hazırlıyoruz. Yemek yapmayı çok severim.
- T.B: Benden iyi yemek bildiğini iddia ediyor şef. 'Mutfak kadın alanıdır, çık,' diyorum, ama 'Dünyanın en iyi şefleri erkektir,' diyor. Yardımcımız işe başladığında zeytinyağlının bizde çok önemli olduğunu söyledik. Biz Osmanlı tipi zeytinyağlıyı severiz, hafif dibi tutmuş ve şekerli. Yaptı, getirdi, 'Yemeklerin tadına ilk Selim bakar,' dedim. Selim geldi, 'Görüntü güzel ama...' dedi, tadına bakacak diye beklersiniz ya, tadına bakmadı, kokladı. 'Biraz tuzu eksik,' dedi. O koklayarak anlayabilir yemeğin tadını.
- Niye 20 yıllık beraberlikte sadece iki yıllık evlisiniz?
- T.B: Aslında hayalimizdeki düğünü yapmanın peşindeydik. Baktık ki insanların beklentileri çok yükseldi... Bizim ne böyle bir bütçemiz, ne de böyle bir arzumuz var... Altı şahitle Roma'da evlendik.