Giriş Tarihi: 26.10.2010

AB, Türkiye'deki baskı araçlarını kaybediyor

Türkiye'nin Ortadoğu, Rusya, Çin ve Afrika'ya açılımını yorumlayan Avrupalı uzmanlar, "Bu bağımsız politika, AB için bir tehdit değil. Ancak, Ankara üzerindeki ekonomik ve siyasi baskı olanaklarını yitiren Brüksel'in hiçbir kaygısının olmadığı da söylenemez" kanısında

Son dönemde tüm Batı başkentlerinde giderek artan bir kaygı var. Nereye gitsem hep aynı soruyla karşılaşıyorum. "Türkiye, AB'de yaşadığı hayal kırıklığıyla Batı'dan kopuyor mu?" Varşova'daki görüşmelerimde de aynı soruyla karşılaştım. Bir Polonyalı siyaset uzmanı AB artan kaygıyla ilgili çok ilginç bir yorum yaptı. Aynen aktarıyorum: "Türkiye'nin İslam dünyasına ve Rusya'ya yönelik daha bağımsız politika izlemesi AB için doğrudan bir tehdit oluşturmuyor ama yine de Türkiye'nin yeni politikasının kaygı yaratmadığını da söyleyemeyiz. Çünkü, AB Türkiye üzerindeki baskı gücünü kaybetmeye başladı. Özellikle Alman siyasi eliti şimdiye kadar Türkiye'ye koloni anlayışıyla yaklaşıyordu. Bu bakış değişmeye başladı. Türkiye üzerindeki ekonomik, siyasi ve güvenlik alanındaki baskı araçlarını kaybetmeye başladıklarını görüyorlar ve kaygı duyuyorlar." Peki Türkiye AB'deki havayı kırabilir mi? Elinde koz var mı? Varşova'da kimle konuştuysa aynen Lech Walesa gibi, Türkiye'nin elinde çok güçlü kozlar olduğunu giderek de güçlendiği söyledi. Üst düzey bir yetkilinin değerlendirmesini aktarayım. Şöyle diyor:
'TEK FORMÜL VAR'
"Stratejik açıdan da yerini dolduracak bir ülke yok. Eğer Avrupa Birliği Ortadoğu ve Kafkaslar'da aktif oyuncu olmak istiyorsa, bunu Türkiye'siz yapamayacak Ayrıca, 100 milyona ulaşacak bir Türkiye'nin bölgedeki ekonomik etkisi ve gücü da giderek artacak. Bugün Avrupa'da Türkiye'nin üyeliğine karşı sert rüzgarlar esebilir ama stratejik açıdan alternatifi olmayan, siyasi ve ekonomik gücü de giderek artan bir Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin gözündeki önemi de giderek artacak."
"Avrupa Birliği'nin sürüklendiği ekonomik kriz, Türkiye'ye bakışı etkiledi mi?" sorusuna gelince Türkiye'nin krize rağmen büyümeye devam etmesi hem hayranlık yaratıyor, hem de elindeki kozları güçlendiriyor. Ama yine de bugün için siyasi ibreyi Türkiye lehine çevirmek oldukça zor görünüyor. "AB'deki hava nasıl kırılabilir?" derseniz bir Polonyalı diplomatın deyimiyle, tek bir formül var: "Ne olursa olsun inatla yola devam edip sabırla beklemek. Yani treni raydan çıkartmamak." Varşova'da kimle konuştuysam aynı noktada birleşti. Bugün için AB Türkiye'ye kapıları açmayacak. Ama Türkiye'den de vazgeçemeyecek. AB'nin kapılarının anahtarının da Almanya'nın elinde olduğunu unutmayalım.

POLONYA MUCİZESİ Mİ?

Domino taşları gibi Euro bölgesindeki ülkeler ekonomileri birbirinin ardından sarsılmaya başlarken sarsıntıdan en az etkilenen ülke Polonya oldu. Bütün AB üyesi ülkelerde kalkınma hızı sıfıra düşerken AB'nin çiçeği burnundaki üyesinin yüzde 3.5 büyümeyi yakalaması mucize gibiydi sanki. Polonya nasıl başardı? Polonya Maliye Bakanlığı Müsteşarı Marcin Korolec'e göre bunun birkaç nedeni var. Nedenlerin başında Polonya'nın Euro Bölgesi'ne girmemesi geliyor. "Biz Euro bölgesine girmeyerek yeşil alanda kaldık" dedi Korolec. Ardından da, aldıkları ekonomik tedbirleri şöyle sıraladı:

ZLOTİ'NİN GÜCÜ

Euro Bölgesi'nde olmayışımız avantaj sağladı. Para birimi Zloti'yi 1/3, 1/4 oranında devalüe ettik. İhracatımızı arttırdık. Bu, ekonomimiz için itici güç yarattı. Böylece Almanya, Fransa ve İngiltere pazarına girdik. Ayrıca ulusal ekonomimiz ve iç pazarımız da var.
Gerçi AB komisyonu vergilerin artırılmasını istiyor ama biz 1 Ocak 2009'da gelir vergisini indirdik. Çünkü Komisyon genel bütçe değerlerine bakıyor. Ayrıca biz vergileri indirdiğimiz zaman genel ekonomik koşullar da farklıydı. Vergi indirimi iç tüketim için lokomotif oldu. Ama sorun da yarattı doğrusu. İndirimler kamu açığını artırdı. Bu yüzden yeniden yükseltmeyi tartışıyoruz.
Polonya'da maaşlar diğer AB ülkelerine göre ortalama 750 euro olduğu için Euro Bölgesi'ndeki ülkeler gibi biz maaşları kesmedik ve ama dondurduk.
AB fonlarının akmaya devam etmesi de avantaj sağladı. Fonlarla alt yapı projelerini yapıyoruz. Tüm karayollarını, demiryolları ve havaalanlarını Avrupa Birliği fonlarıyla inşa ediyoruz." Kısacası Polonya euroya geçmeyip Zloti'de kalmanın avantajını yaşamış gibi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.