Cuma 25.02.2011 12:11
Son Güncelleme: Cuma 25.02.2011 12:28

ABD askeri müdahalede bulunacak mı?

Libya'da yaşanan şiddeti durdurmak için tek taraflı kararlar almak yerine, uluslararası uzlaşı arayan ABD Başkanı Barack Obama, "tüm seçenekler masada" dese de özellikle ABD vatandaşlarının hala Libya'da olduğu bir ortamda "askeri müdahale" ihtimalini öngörmenin henüz çok erken olduğu belirtiliyor.

ABD yönetimi Libya'da yaşanan şiddeti sona erdirmenin yollarını arıyor. ABD Başkanı Barack Obama, önceki gün, Libya'da yaşanan "acı ve katliamın kabul edilemez olduğunu ve şiddetin durmasının şart olduğunu" belirterek, "Libya hükümeti, sorumluluklarını yerine getirmedeki başarısızlığından sorumlu tutulmalı ve devam eden insan hakları ihlallerinin bedeliyle yüzleşmeli" ifadesini kullanmıştı. Her ne kadar bazı yorumcular, Obama'nın Libya'da yaşananlara tepki göstermekte geç kaldığını belirtse de ABD yönetimi artık Libya'daki olaylara hızlı yanıt verebilmek için diplomasisini hızlandırdı.
Dün İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile telefon görüşmesi yaparak, Libya'ya yönelik izlenebilecek olası seçenekleri konuşan Obama, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ı da Pazartesi günü Cenevre'de düzenlenecek BM İnsan Hakları Konseyi toplantısına gönderiyor. Clinton burada mutataplarını Libya'ya karşı tek ses olarak hareket etmeye çağıracak. ABD Dışişleri Bakanlığının Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Bill Burns de Libya'daki durumla ilgili olarak müttefiklerle istişareleri yoğunlaştırmak için Avrupa ve bölgedeki ülkelere gidiyor.
LİBYA'YA ASKERİ OPERASYON MU YAPILACAK?
Obama'nın, "Libya hükümetine baskı yapmak için birlikte planlanmış, geniş tabanlı uluslararası çaba olmasını" istemesi, Libya'ya yönelik ortak bir askeri operasyon mu yapılacağı sorusunu akıllara getirdi. Washington'da bu sorulara yanıt arayan gazeteciler ABD yönetimi yetkililerinden kesin bir yanıt alamadı, ancak "tüm seçeneklerin masada" olduğunu teyit ettirdi.
Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, askeri operasyonu kastederek, "hiçbir seçeneğin masadan kalkmadığını" söylerken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, ABD yönetiminin Libya ile ilgili toplantılarının tamamına askeri kanadın da dahil olduğunu kaydetti.
Her ne kadar askeri operasyonlar da ihtimal dahilinde olsa da bunun şu an için pek olası olmadığı yorumları yapılıyor. Washington Enstitüsü uzmanlarından Simon Henderson ve David Schenker, kaleme aldıkları yazıda, Libya'daki durumun Mısır ve Tunus'ta yaşananlardan daha acil olduğunu ve belki de askeri bir müdahale gerektirdiğini kaydederken, ABD'nin eski başkanlarından Ronald Reagan döneminde Dışişleri Bakanlığında çalışan, Ortadoğu uzmanı Robert Kagan, CNN'e verdiği mülakatta, "özellikle de ABD vatandaşları Libya'dan ayrılmayı beklerken kimsenin askeri operasyondan konuştuğunu zannetmediğini" söyledi. Brookings Enstitüsü Doha Merkezi Direktör Yardımcısı İbrahim Şarkieh de ABD'nin Libya'ya yönelik olası bir askeri operasyonu hakkında konuşmak için erken olduğunu, ama bu seçeneğin de gözardı edilemeyeceğini ifade etti.
ÇEŞİTLİ YAPTIRIM İHTİMALLERİ...
Bunun yanında, her gün yeni ölümlerin yaşandığı Libya'da şiddeti sona erdirmeye yönelik harekete geçmek için belirli bir takvim ortaya koymaktan kaçınan ABD yetkilileri, yine de Libya'ya yönelik adımların kısa zamanda atılacağını söylüyor.
Libya'ya karşı önlemlerde, yeni yaptırımlar, uçuşa yasak bölge oluşturulması, Libya'nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinden çıkarılması, insan hakları ihlalleri iddialarını içeren bağımsız soruşturma açılması, bazı Libyalı yetkililerin mal varlıkların dondurulması gibi konular üzerinde duruluyor.
Ancak özellikle kapsamının ne olacağı henüz bilinmeyen yaptırımların, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'ye karşı isyan başlatan halkı da zor durumda bırakabileceği ve hükümete karşı zayıf duruma düşürebileceği eleştirileri de yapılıyor.

LİBYA'DAKİ VATANDAŞLAR ABD'NİN ELİNİ KISMEN BAĞLIYOR
Aslında, ABD'nin "tüm seçenekler masada" demesine rağmen hala Libya'ya yönelik ne tür bir adım atacağının net olmaması ve ölçülü davranmasında iki nedenin ön plana çıktığı belirtiliyor.
Bunlardan birincisi, ABD'nin süreçte tek başına hareket etmekten kaçınması. ABD, Libya'ya karşı atılacak bir adıma dair kararın uluslararası uzlaşıyla alınmasını istiyor.
İkinci neden ise ABD'nin hala vatandaşlarını Libya'dan çıkaramamış olması ve bunun için Libya hükümetinin yardımına ihtiyaç duyması. Önceki gün CNN'e konuşan ABD'li bazı yetkililer de "Eğer Obama, Kaddafi'ye karşı çok sert bir üslup kullansaydı, bu, Libya'daki binlerce ABD vatandaşının çok zarar görebileceği bir durum yaratabilirdi" dedi.
PETROL FİYATLARI AMERİKALILARIN HAYATLARINI ETKİLEYİNCE...
ABD'de başlangıçta Mısır'daki protestolar kadar ilgi görmeyen Libya'da olayların, yönetimi hareket etmeye ve dünyayla ortak kararlar alma zorunluluğuna itmesinin nedenlerinden biri de petrol fiyatları...
Tartışmalar, özellikle ABD'deki petrol fiyatlarında 2008 yılının Ağustos ayından bu yana en büyük artışın görülmesinin ardından yeni bir boyut kazandı. Amerikan televizyonları, petrol fiyatlarındaki artışın arabalarıyla bütünleşmiş biçimde yaşayan Amerikalıların günlük yaşamlarını etkilemeye başlamasıyla konuya bültenlerinde daha geniş yer ayırmaya başladı. ABD'deki haber kanalları, ABD'de benzinin litresinin ne kadar arttığıyla ilgili istatistiksel veriler yayımlayarak ve uzmanlarla bağlantılar yaparak konuyu yakın mercek altına alırken, "Libyalılar isyan ediyor, siz ödüyorsunuz" gibi başlıklar kullanıldığı da gözlendi.
Petrol fiyatlarındaki artışın ülkede yarattığı endişeler, dün iş dünyası liderleriyle bir toplantı düzenleyen ABD Başkanı Barack Obama ve Hazine Bakanı Timothy Geithner'ın da gündemindeydi. Endişeleri gidermeye çalışan Obama "Libya'daki durumu kazasız belasız atlatacağımızı düşünüyoruz, istikrara girecek" ifadesini kullandı.
ABD MEDYASINDA TÜRKİYE'NİN TAHLİYESİ ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Öte yandan, CNN'de ünlü sunucu Wolf Blitzer tarafından hazırlanan "The Situation Room" programında, Türkiye'nin Libya'daki vatandaşlarını tahliye etmesi de gündeme geldi.
Programda Türkiye'nin 3 bin Türkü kısa zamanda tahliye ettiği ve tarihinin en büyük tahliyesini gerçekleştirdiğini belirten Blitzer, ABD'nin ise vatandaşlarını neden tahliye edemediği sorusuna değindi.
ABD'nin vatandaşlarını tahliye etmek için gönderdiği gemi, 167'si ABD, 118'i diğer ülkelerin vatandaşları olmak üzere toplam 285 yolcusuyla 1 günden fazla süredir Libya'dan ayrılamadı. Bunun yanında, Libya'daki 6 bin civarında ABD vatandaşının 600'ünü Libya'daki petrol şirketlerinde çalışan Amerikalılar oluştururken, geri kalanının çifte vatandaş olarak ABD pasaportuna sahip Libyalılar olduğu belirtiliyor.
ABD'nin, Amerikan vatandaşı da olduğu için çift pasaportlu Libyalılara yönelik de sorumluluğu bulunuyor ama diğer ülke pasaportlarını tanımayan Libya'da bu insanların ülkeden dışarı çıkabilmesi için sadece Libya pasaportunu kullanması gerekiyor. Bu noktada ABD vatandaşı da olsa bu kişilerin ülkeden çıkması zor görünüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.