Çarşamba 15.04.2015 17:51

Bangladeş’te Müslümanlar niçin idam ediliyor?

Bangladeş’te siyasal iktidarda bulunan parti, koşulsuz olarak seküler bir sistemin hakim olması gerektiğini savunuyor ve Cemaati İslami üyelerinin sekülerizm için tehlikeli olduklarını kabul ediyor...

Bütün sorunların cevabı Bangladeş'in kısa tarihinde yatıyor.
Resmi adı Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti olan Bangladeş, Hindistan'a komşu olan bir Güney Asya ülkesidir. Devletin adındaki Müslüman ibaresine ve nüfusunun %88 inin Müslüman olmasına rağmen siyasal iktidar Laiklerin ve Hinduların elindedir. Bölgenin İslam'la tanışması Hulefa-i Raşidin yani dört halife döneminde Hz. Ömer (ra) zamanına dayanıyor. Bangladeş, Hz. Ömer (ra) özel ilgi gösterdiği bölgelerden biri olarak İslam tarihinde önemli bir yere sahiptir.
İslam'la tanıştığından beri Halifeliğe bağlı olan Bangladeş'te kara günler 1887 de başlıyor. Osmanlıya sadık olan Bangladeş'e İngiliz sömürgesi ilk olarak 1857 de adım atmış. İngilizler, otuz yıl sonra 1887 de Müslümanların iktidarını devirerek yerine Hindu ve Laiklerin olduğu ulusalcı bir devlet yapısı oluşturmak için Hindistan Ulusal Kongresini kurmuşlar. Sömürge yanlısı sekülerist tahribata karşı Müslümanlar da 1906 yılında, bugün ki Cemaati İslami'nin temeli olan "Hindistan'da Müslümanlar Birliği Partisi" kurmuş.
1906 yılından sonra İngiliz sömürgeciler bölgenin Laikleşmesi için Hindu ve Budist milisleri de yanlarına alıp Müslüman katliamı yaparak bugünlerde yaşadığımız İslam âlimlerini asma furyasını başlatmışlar.
1920'de İngilizler Osmanlının hilafetini sona erdirme çalışmalarını hızlandırdığında Hindistan Müslümanları İslam birliğini ve hilafeti korumak için Muhammed Ali Cevher liderliğinde "hilafet hareketini" kurup cihada başlamış.
1935 yılında sömürgeci İngilizler, Hindistan'ın sekülerleşmesi için bir anayasa hazırlarlamış ve bu anayasa ile Ulusal Kongre Partisinin Hindistan'ın farklı bölgelerinde Ulusalcı Laik hükümetler kurmasının önünü açmış.
Hindistan'ın hızla sekülerleşmeye başladığı bu dönemlerde Müslüman düşünürler, Müslümanların ve İslam'ın geleceği hakkında düşünmeye ve Laik tahribata karşı çareler aramaya başlamış. "Bağımsız İslam Devleti" fikrini ortaya atan ünlü şair Muhammed İkbal de bu düşünürler arasındadır. 1947 yılında İngilizler Hindistan'dan Çekilirken, Muhammed Ali Cinnah Hindistan'dan ayrılarak Pakistan'ın kurulması için çalışmalar başlatır. Bu sebeple, "Pakistan"fikrini siyasal alanda hayata geçiren ve Pakistan'ın kurucusu kabul edilen kişi Muhammed Ali Cinnah'tır ama Pakistan'ın fikir babası Muhammed Ali İkbal kabul edilir.
Resmi adı Pakistan İslam Cumhuriyeti olan Pakistan, Hint alt bölgesindeki bütün Müslümanları birleştirecek bir devlet olarak planlandığı için Pakistan adını almıştır. Bu sebeple Pakistan ismi, Hint kıtasındaki Müslüman eyaletlerin ve topluluklarından bir araya gelmiş bir kısaltmadır. P(Pencap), A(Afganistan), K(Keşmir), S(Sind) ve TAN(Belucistan) isimlerini temsil eder.
1948 yılında Batı Pakistan ve Doğu Pakistan olarak iki idareli olarak kurulan Pakistan 1971 yılında yaşanan iç savaşla bölünmüş ve Doğu Pakistan bağımsızlığını ilan ederek Bangladeş Devleti kurulmuştur.
CEMAAT-İ İSLAMİ'NİN KURULUŞU
Cemaat-i İslaminin kuruluşu Pakistanın kuruluşundan 7 yıl öncesine dayanıyor. Pakistanın kuruluşunda önemli bir rol oynayan Mevdudi, Cemaat-i İslami'yi 1941 de kuruyor. "Temelde şuursuzluk sorunu olduğu için şeytan her fitnesini rahatça bina edebiliyor bu sebeple İslam Şuurudur öncelikli ihtiyacımızdır" düşüncesiyle yola çıkan Mevdudi, Pakistan İslam Devleti'nin kurucu fikir babalarından kabul edilir.
Pakistan'ın kuruluşundan hemen sonra vefat eden Cinnah'tan sonra Pakistan siyasetinde İngilizler tekrar hakim olmaya başlamış.
"ÇOK FAZLA SEÇİM YAPMA İMKANI OLMADI"
Cemaat'i İslami'nin Dış İlişkiler Sorumlusu Abdurrahman Kureyşi, 2015 yılında bir röportajında, "Pakistan'ın kurulmasının hemen ardından biz Pakistan'ın anayasal olarak İslam devleti olduğunun beyan edilmesi için çaba gösterdik. Pakistan en temelde İslam adına kurulmuştu. Fakat Batıcı elit bunu görmezlikten geliyordu. Bu mücadelemiz sonucunda istemeyerek de olsa Anayasa'da Pakistan'ın İslam devleti olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar. Yine insan hakları alanında da çok gayret sarf ettik. Batıcılar sık sık Cemaat-i İslami'yi baskı altına alma politikalarına başvurmaktaydılar. Bu dönemlerde Mevdudi sık sık hapse atılmaktaydı. Bu baskı dönemi ta Zülfikar Ali Butto'nun iktidardan uzaklaştırılmasına dek devam etti. İşte durumu açıklamak için altının çizilmesi gerektiğini düşündüğüm ilk faktör Pakistan'da iktidara hakim olan yönetimlerin Cemaat-i İslami'ye karşı izledikleri baskıcı yöntemlerdir.
Ülkemizde çok fazla seçim yapmak imkanı olmadı. Pakistan genellikle askeri cuntalar eliyle idare edildi, hep sıkıyönetimler altında yaşadık. Önce Eyüp Han vardı, sonra Yahya Han, daha sonra bir anlamda sivil sıkıyönetim olarak adlandırabileceğimiz Butto dönemini yaşadık. Son olarak Ziya ül-Hak geldi, İslam hakkında çok konuştu, ama pek bir icraatı olmadı. Bunu kendisi de kabul ediyordu. Sonuç olarak demek istediğim şu ki, ülkemizde şimdiye dek yapılabilen seçim sayısı 3'ü, 4'ü geçmez. Eğer düzenli bir şekilde seçimler yapılabilmiş olsaydı, bizim dışımızdaki partiler silinip giderdi" ifadelerini kullanmış.
Cemaati İslami, kurulduğu günden bu yana hiç bir silahlı eylemin tarafı olmamış ve şiddete karşı mücadele etmiş bir parti olmasına rağmen Bangladeş'te siyasi iktidara hakim elit grup tarafından baskı altında tutulmuştur. 1980 yıllarından sonra baskılar gittikçe artarak işkenceler, hapse atılmalar ve parti üyelerinin evlerine yapılan polis baskınlarıyla artarak devam etmiş ve nihayetinde bu gün asılarak idam etme noktasına ulaşmıştı.
CEMAATİ İSLAMİ ÜYELERİ NEDEN İDAM EDİLİYOR?
1971 yılında batının desteklediği ayrılıkçı hareket Pakistan'dan ayrılıp bağımsız Bangladeş kurmak için iç savaş çıkarttığında Cemaati İslami üyeleriyle birlikte dönemin İslam alimleri ayrılamaya karşı durmuşlardı. O dönemin gazete ve dergilerinde yayınlanan meşhur sloganlarda Müslümanlar, "daha çok birlik olmak yerine niye daha ufak parçalara bölünüyoruz" şeklinde sloganlarla ayrılmaya karşı durmuşlardı.
2013 Aralık ayında idam edilen Abdulkadir Molla ve geçtiğimiz günlerde idam edilen Muhammed Kameruzzaman ayrılıkçı iç savaş sırasında birleşmeyi telkin ettikleri için savaş suçu işlemekle suçlanıyorlar ve bu sebeple asılıyorlar.
KİM İDAM EDİYOR?
Bangladeş'te siyasal iktidarda bulunan parti, koşulsuz olarak seküler bir sistemin hakim olması gerektiğini savunuyor ve Cemaati İslami üyelerinin sekülerizm için tehlikeli olduklarını kabul edip, Cemaati İslami liderlerini sırayla idam ediyorlar.
BANGLADEŞ KAMUOYUNUN OLAYLARA BAKIŞI NASIL?
Asyada Müslümanların bastırılmış bir potansiyel gücü var. Devrimci, meşru ve demokratik yollarla iktidara gelebilir ve bölgede başta İslam olmak üzere bir çok alanda ihya dalgası başlatabilirler. Ancak Müslümanlar baskı altında kaldıkları için şu anda pasif durumdalar. Cemaati İslami bölgenin tamamında Müslümanları harekete geçirebilir ve Hindistan başta olmak üzere çevre ülkelerde batı yanlısı iktidarları devrilip yerlerine İslami partiler kazanabilir. Bu sebeple herhangi bir bahane ile Cemati İslami üyelerini asarak kendi iktidarlarını koruyorlar.
Erem Şentürk/Diriliş Postası

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.