İİT, "BM'nin İsrail işgaliyle ilgili Uluslararası Adalet Divanından görüş istemesinden" memnun

İİT konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in faaliyetleri sonucu Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkının reddedilmesinin yasal sonuçlarına ilişkin ICJ'den ivedilikle görüş bildirmesi talep edilen karar tasarısı başta olmak üzere BM'nin Filistin meselesine ilişkin tüm kararlarının memnuniyetle karşılandığı ifade edildi.

Uluslararası hukuka bağlılıklarını teyit ederek hakikat, adalet ve barış ilkelerine dayalı tarihsel tutumları doğrultusunda bu kararları destekleyen ülkelerden övgüyle söz edilen açıklamada, kararların, uluslararası toplumun Filistin halkının meşru haklarına bağlılığını ve desteğini yansıttığı vurgulandı. Açıklamada, uluslararası topluma BM kararlarını uygulamak için mekanizmalar oluşturulması çabalarını artırmaları çağrısı yapıldı.

ACİL GÖRÜŞ TALEBİ

BM Genel Kurulu Özel Siyasi ve Dekolonizasyon Komitesi, 11 Kasım'da, 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in faaliyetleri sonucunda Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkının reddedilmesinin yasal sonuçlarına ilişkin ICJ'den ivedilikle görüş talep edilen karar tasarısını oylamıştı. Komitede yapılan oylamada, tasarı 17'ye karşı 98 oyla kabul edilirken 52 ülke çekimser oy kullanmıştı.

Tasarıda, "Kutsal Kudüs'ün demografik yapısını, niteliğini ve statüsünü değiştirmeyi amaçlayan önlemler dahil olmak üzere 1967'den bu yana işgal ettiği Filistin topraklarının uzun süreli işgali, yerleşimi ile ilhakı ve ayrım yapan yasa ile önlemleri kabul etmesi nedeniyle" İsrail'in Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını ihlal ettiği belirtilmişti.

Komite tasarıda, İsrail'in politikaları ve uygulamalarının işgalin yasal statüsünü nasıl etkilediği ve bu statünün tüm devletler ile BM için yasal sonuçlarının ne olabileceğine dair görüş bildirilmesini talep etmişti.

BM'nin en üst düzey yargı organı Uluslararası Adalet Divanı 2004'te, İsrail'in Filistin'de işgal ettiği topraklarda inşa ettiği duvarın uluslararası hukuka uygun olmadığını kabul etmişti.