Cumartesi 15.10.2011 10:58
Son Güncelleme: Cumartesi 15.10.2011 10:58

Rusya neden Suriye yönetimini destekliyor?

Rusya, Çin ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye kararını veto ederek, Mısır ile başlayan Tunus ve Libya ile devam eden "Arap Baharı" sürecinde bir kez daha ABD ve AB ile karşı kutuplarda kalması Moskova'nın uluslararası konularda yeniden gündeme oturmasına neden oldu.
ABD ile AB Suriye lideri Beşşar Esad'ın bir an önce iktidarı bırakmasını isterken, Rusya Esad'ın iktidarda kalıp söz verdiği reformları yerine getirmesini bekliyor.
Nitekim, Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın Suriye konusunda yaptığı açıklamada, "ABD ve AB'nin Esad ile ilgili bakışını paylaşmıyoruz ve Suriye konusunda ilkeli, tutarlı duruşumuzu sürdüreceğiz. Esad'a açıkladığı geniş ölçekli siyasi ve ekonomik reformları yapması için zaman tanınması gerekiyor" ifadesiyle Moskova'nın resmi pozisyonunu duyurmuştu.
Rusya'nın Suriye ile ilişkileri Sovyetler Birliği döneminden gelen yakın ilişkilerin devamı. Ancak Rusya ile Suriye ilişkileri özellikle Vladimir Putin'in Devlet Başkanlığı sırasında 2005 yılındaki Esad'ın Moskova ziyaretine kadar donmuş durumdaydı. Bu dönemde İsrail-Rusya ilişkilerinin çok daha yakınlaştığı dikkati çekmekte.
Ancak Esad'ın Ocak 2005 yılındaki Moskova ziyaretinin ardından iki ülke ilişkileri yeniden hızlı bir şekilde gelişirken, Rusya ABD ile İsrail'in itirazlarına karşın Suriye'ye gelişmiş hava savunma sistemlerinin satışını bile kabul etti. Suriye'nin Lübnan Başbakanı Refik Hariri cinayetinde rolü bulunduğu iddialarına karşın Moskova-Şam ilişkileri giderek derinleşti.
Moskova, bir yandan Şam ile ilişkileri geliştirirken, diğer yandan da İsrail ile yakın ilişkileri sürdüren bir politika izlemeye çalıştı. Ancak Putin iktidara geldiği 1999 yılından 2005 yılına kadar Suriye ilişkilerini neden askıda tuttu?
Rusya'nın bu tavrıyla ilgili sorunun yanıtını İzvestiya gazetesi, Hafız Esad'ın 1999 yaptığı Moskova ziyareti hakkındaki haberinde vermekte.
İzvestiya, Suriye'nin Rusya'ya Sovyetler Birliği döneminden kalma 12 milyar dolarlık borcu olduğunu hatırlatarak, "Borç konularının çözümünü isteyen Moskova, Şam ile ilişkileri fiilen dondurmuş durumda. Ancak Moskova (Esad'ın ziyaretiyle) bu pozisyonunu yumuşatmış durumda" ifadesine yer vermişti.
Gazete, Mosokva'nın pozisyonunu yumuşatmasına gerekçe olarak da şu 3 nedeni göstermişti:
"1- Moskova Suriye'yi İsrail ile barış yapmaya ikna edebilecek kapasitede,
2-Suriye sahilindeki Tartus, Rusya'nın Akdeniz'de donanmasına ev sahipliği yapan tek üs,
3- Şam'ın Sovyet döneminden kalma borcunu ödemeye hazır olduğunu ifade etmesi."
Ancak Hafız Esad'ın kısa bir süre sonra hayatını kaybetmesi ve yerine oğul Esad'ın gelmesi iki ülke ilişkilerindeki donma sürecinin çözülmesini Esad'ın Ocak 2005'teki Moskova ziyaretine kadar erteledi.
Rusya, Sovyetler Birliği döneminden kalma borcun 10 milyar dolarını silme karşılığında öncelikle bir türlü revize edemediği silah sanayisi için sıcak para sağlayacak önemli bir müşteri bulduğu gibi çok sayıda silah anlaşmasının yanı sıra enerji anlaşmalarına imza atmış oldu.
Moskova, Şam'a yönelik tutum değişikliği sayesinde Rusya'nın Akdeniz'de donanma bulundurmasını isteyen, Ortadoğu'da gerçekten güvenilir bir müttefike sahip oldu. Nitekim, Suriye sahilindeki Tartus deniz üssündeki yenileme çalışmalarının da gelecek yıl tamamlanması planlanıyor.
Suriye de Rusya'nın özellikle Gürcistan ile 2008 yılında 5 gün süren savaşı sırasında eksikliğini en fazla hissettiği donanmasına yeni alanlar yaratması karşısında Moskova'nın özellikle BM gibi uluslararası arenadaki desteğini sağlamış oldu.
Şam, Sovyetler Birliği döneminden beri Rusya'nın en büyük silah alıcısı ülke olurken, Suriye ordusunun envanterinde Rus yapımı 5 bin tank, 500'den fazla uçak, 41 gemi ve çok sayıda askeri malzeme bulunmakta.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki totaliter Arap rejimlerinin varlığını sürdürmesi Moskova için avantajlı olsa da Rusya Libya örneğinde olduğu gibi mevcut yönetimlerin varlığını sürdüremeyeceğine kanaat getirdiğinde söz konusu ülkelerdeki menfaatlerini korumak için taraflarla eşzamanlı ilişki kurma esnekliğini gösterebilmekte.
NATO'nun Libya'ya yönelik harekatını Başbakan Vladimir Putin "Haçlı Seferi"ne benzetirken, Devlet Başkanı Medvedev ise BM Güvenlik Konseyi'nde NATO'nun operasyonuna izin veren kararı Moskova'nın desteğinin kendi talimatıyla olduğunu belirterek Libya'daki totaliter rejimi eleştirmişti.

"Rusya'nın insanlara ateş açan rejime ne zamana kadar dayanması gerekiyor?"
Bu arada Suriye'deki muhalifleri destekleyen Dış Komite'nin Sözcüsü Prof. Dr. Mahmud Hamza A.A'ya yaptığı açıklamada, Rusya'nın Suriye sorununun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda net bir vizyon ortaya koyduğunu belirterek, Medvedev'in Esad'a reform yapması ya da iktidarı bırakması çağrısının olumlu olduğunu söyledi.
Rusya'nın Suriye'deki olayları yakından izlediğini ve daha çok olayın sonuçlarıyla ilgilendiğini ifade eden Hamza, "Rus yönetimi bu yüzden Suriye'deki rejime karşı benzer açıklamaları birkaç kez yaptı. Maalesef Esad ve yakınlarının bu uyarıları dikkate aldığını görmüyoruz. Halbuki Medvedev'in son açıklaması son derece sertti. İlk defa koltuğunu terk etmesi dillendirildi" dedi.
Moskova'nın Suriye yönetiminin bu uyarıları umursamayan tavrından sonuçlar çıkarması gerektiğini vurgulayan Hamza, "Rusya'nın İnsanlara ateş açan rejime ne zamana kadar dayanması gerekiyor?" dedi.
Hamza, Rusya'nın Suriye'ye karşı izlediği politikanın temeli konusunda ise, Moskova yönetiminin ilk başından beri Suriye yönetimine destek verdiğini belirterek, "Rusya Dışişler Bakanlığı açıklamalarında, 'Suriye'de silahlı çetelerin etkinliği' (ki ortada öyle birşey yok) ifadesini kullanarak Suriye'deki rejim taraftarı olduğunu net şekilde gösteriyor" diye konuştu.
Rusya'nın Suriye yönetimine desteğinin hala devam ettiğini ve BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto kararının da bu desteğin en iyi göstergesi olduğunu ifade eden Hamza, "Ortadoğu'da uluslararası güçlerin rekabeti gibi belli çıkarlar veya stratejik planlardan dolayı Rusya'nın Suriye rejimine verdiği destekle ilgili politikalarının kısa sürede değişeceğini sanmıyorum" görüşünü savundu.

"Rusya Libya senaryosunun tekrarlanmasını istemiyor"
Hamza, Rusya'nın Libya'daki senaryonun Suriye'de de tekrarlanmasına ve dışarıdan askeri güç müdahalesine kesinlikle karşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Moskova bir taraftan dışarıdan güçlerin müdahalesi olmadan kan dökülmesini engellemek ve reformların yapılmasını isterken diğer taraftan da Suriye halkına karşı olumsuz bir politika izlemekte. (Suriye) Halkı savunacak bir güç yok şu an. Her gün onlarca masum insanın kanı dökülüyor. Rusya, Suriye rejimini savunuyor. Libya olaylarından ders aldılar demek ki. BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye kararına izin vermeleri halinde Libya olayları tekrarlanacağını savunuyorlar. Bu pozisyonu doğru görmüyoruz.
Libya senaryosunun Suriye'de tekrarlanmasını istemediklerini ifade eden Hamza, "Dış güçlerin gelip ülkeyi bombalamasını, yıkmasını istemiyoruz. Biz uluslararası örgütlerin kan dökülmesini durdurmasını, mevcut rejimi izole etmesini, ülkede siyasal, ekonomik reformların yapılmasına yardımcı olmasını istiyoruz. Uluslararası toplumun, örgütlerin temel yükümlülüğüdür, sivil vatandaşları korumak" dedi.

"Moskova Esad'ın inatçılığından yorulmaya başladı"
Moskova'da Carneige Merkezi uzmanlarından Dimitriy Trenin de A.A'ya yaptığı açıklamada, dünya kamuoyundaki kanaatin aksine Moskova'da Esad'a karşı sabrın tükenmeye başladığını savunarak, bir yandan Suriye'de çıkarlar korunmaya çalışılırken diğer yandan Libya senaryosunun tekrarlanmaması için BM izniyle Batılı ülkelerin askeri gücünün dahil olması engellenmeye çalışılarak manevra yapıldığı belirtildi.
Kremlin'nin ülke çıkarlarına yönelik en uygun çözümün Esad ve muhalefet arasında anlaşmanın olduğuna inandığını söyleyen Trenin, "Öte yandan Moskova Esad'ın inatçılığından da yorulmaya başladı" ifadesini kullandı.

"BM'deki veto birçok tarafa mesaj"

Trenin, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ndeki Suriye kararını veto etmesinin aralarında ABD, AB ülkeleri, Esad yönetimi ve Suriye muhalefetinin bulunduğu birçok tarafa karşı mesaj olduğunu savunarak, "Moskova pozisyonun önemli olduğunu gösterdiği gibi, Moskova açısından stratejik öneme sahip olan ülkelere karşı Batı ülkelerinin müdahalesine Libya örneğinde olduğu gibi her zaman yeşil ışık yakmayacağını gösteriyor" dedi.
Medvedev'in Esad'a karşı yaptığı son açıklamayla, Suriye yönetimine reformların yapılması ya da gitmesi gerektiği mesajını net bir şekilde verdiğini belirten Trenin, Rusya'nın bundan sonraki Suriye tavrı konusunda ise şunları kaydetti:
"Rusya duruma göre davranacak. Suriye'de kaybetmek istemiyor. Libya'da Rusya 'iki sandalye' politikasını yürütmeye çalışmıştı. Libya lideri Muammer Kaddafi ile teması sürdürürken diğer yandan da isyancılarla ilişkiye geçmişti. Buna benzer model Suriye'de görülüyor. Esad'ın reformlar yapıp yapmaması söz konusu değil. Reformlar zamanının geride kaldığına inanıyorum. Herşey Suriye içindeki güçlerin dengeleri hangi yöne doğru kuracağına bağlı."

Rusya mevcut yönetiminden yana ancak
Aslında Rusya'nın Suriye'deki çıkarlarına günümüzde en iyi yanıt veren Esad yönetimi. Moskova Batı ile ilişkileri sorunlu olan mevcut yönetim sayesinde, silahtan enerjiye kadar birçok alanda rakipsiz durumda. Suriye'deki Batı desteğini almış iktidar değişimi Rusya'nın yukarıda bahsedilen avantajlarını sona erdireceği gibi Ortadoğu sorunundaki tarafların tümüyle iyi ilişkilere sahip olma özelliğini elinden almış olacak.
Esad'a yönelik iç muhalefetin çok zayıf olduğu değerlendirmesi yapmasına karşın Moskova BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto kararının hemen ardından önce Esad'a reformları yapma uyarısında bulundu ardından Suriye muhalefetiyle hafta içinde Moskova'da bir araya geldi.
Moskova'ya göre Suriye içindeki muhalefetin gücü Batı basınında abartıldığı seviyede olmadığı ve dünyanın Suriye'ye yönelik müdahalede bölündüğü yönünde. Bu yüzden yalnızlık hissi içinde olan Esad şu anda tamamen Moskova ve Çin'e yaslanmış durumda. Ancak Esad'a yönelik uluslararası pozisyonun giderek katılaşması halinde, Moskova uluslararası arenada bazı taleplerine (örneğin füze kalkanı ve Dünya Ticaret Örgütü üyeliği) karşı alacağı tavizlere göre Esad'dan desteğini çekebilir. Çünkü bu durum eski Dışişleri Bakanı İgor İvanov'un 2002 yılında bakanlığı sırasında yazdığı, "Yeni Rus Diplomasisi" adlı kitabında dile getirdiği "Bizim güvenilir dış politika referans noktamız sadece ulusal çıkarlarımızı ısrarlı bir şekilde korumamıza dayanmakta" ifadesiyle örtüşmekte.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.